Olaaamaaaz!! Diye bir çığlık
Bizim olduğumuz vagonda
Peki ya şimdi ne olacak!!!
Çok canım sıkılıyordu ta ki o telefon gelene kadar. Tanımadığım bir numara olmasına rağmen hemen açtım. O ses, evet oydu, can kuzenim Damla'ydı. Üniversite olarak burayı kazanmış. 4 sene bizde kalacakmış. Ben bizde kalacağını duyunca sevincimden havalara uçtum. Ve gece heyecandan uyuyamadım. Saat sabahın dört buçuğuydu. Kapı çaldı, açtım ve karşımda Damla'yı gördüm. Çok mutluydum. Kahvaltı edip çocuklar gibi lunaparkta oynamaya gittik. İlk önce gondol sonra korku treni,atlı karınca, çarpışan arabalar derken son olarak dönme dolaba bindik. Babam bizi aşağıda bekleyecek, biz binecektik. Çünkü o kadar kalabalıktı ki yanımızda iki kişi daha vardı. İkisi de kızdı. Biri kızıl saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü iken diğeri siyah saçlı, esmer tenli ve kahverengi gözlüydü. İkisi de tatlı görünüyordu. Dönme dolap en yükseğe çıkmıştı. İki adet pencere vardı. Biri açık biri kapalı.Biz kapalı pencereye yapışmış manzarayı seyrediyorduk. O an aniden dönme dolap durdu. Ve bir an "Olamaaaz!! " diye bir ses duyduk. Damla ile kafamızı çevirdiğimiz an şok olduk. Çünkü çünkü...
Kızıl saçlı kadın yoktu. Dönme dolabın en üst katında durakta deyip inecek hali yok ya. Hemen polisler ve tamirci geldi. Dönme dolap tamir edildi, aşağıya indirildi ve ve biz... Şüpheliydik...Vagondan aşağı indirildiğimizde kızıl saçlı kadın yerde kanlar içinde yatıyordu. Ben o an resmen şok geçiriyordum. Siyah saçlı kadının böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Biz vagondayken hiç tartışmamışlardı. Hatta birlikte gülüşüp fotoğraf bile çekiliyorlardı. Bende manzaranın güzelliğine dalmıştım. Hiçbir şey görmedim. Bunları içimden geçirirken babama sarılıyordum. Dönme dolap görevlisi ve polislerin konuşmalarını duydum. Görevli şöyle diyordu "Ben olay anında tuvaletteydim. Ve geri geldiğimdede bu olay olmuştu. ilk başta kızın pencereden sarkması ile düştüğünü düşündüm ama sonra her şeyi kontrol edince dönme dolapta bir arıza olmadığını fark ettim. Yani biri ben yokken gelip kasıtlı olarak durdurma tuşuna basmış olmalı başka bir açıklaması yok."dedi. İlginçti ne yani birisi kızı öldürmek için arkadaşı ile birlik mi olmuştu. Ama neden!
Bizimde sorgularımız alınacaktı bunun için polisler eşliğinde karakola gittik. Bizim sorgularımız alınırken annem babamı aramış. Babamda bütün olayları anneme anlatmış. Erkek kardeşim ve annem bi sorgudan çıkınca kapıda bekliyordu. (Erkek kardeşim dediğime bakmayın aslında ikizim.) Annem bii o kadar merak etmişti ki ağlıyordu olayları birde bizim ağzımızdan dinlemek istemişti. Bizde ne olduysa aynen anneme anlattık. Damla'nın ailesinin çok meşgul vir hayatı vardı. Ve şuanda anne ve babası çok önemli bir proje üzerinde çalışıyor. Bu yüzden damla ailesine söylenmemesini istedi. Annem bu duruma kızmış olsada onu ikna etmiştik. Damla'nın ailesi bu durumu bilmeyecekti.Damla ya bir telefon geldi. Arayan Üniversiteydi. Damla'nın bütün evraklarının yanında olup olmadığını sordu Damla'nın verdiği yanıt evet oldu ve telefonu kapattı. Sonra Damla aniden "Evet evet mi" diye bağırdı. Damla'nın yurt dışına, ailesinin yanına gitmesi gerekiyordu. Kimlik kartı ve aile üyelerinin imzası gerekliydi. Kimlik kartı elbette yanındaydı fakat aile üyelerinin imzalarını almamıştı yani bilmiyordu. Fakat unuttuğumuz bir şey vardı. Biz şüpheli ve görgü tanığıydık ve yurt dışına çıkış iznimiz yoktu. Eğer yurt dışına çıkamaz imzaları alamaz veya evrak sahteciliği yaparsa okuluna son verilecekti. Ne yapacağına şaşıran Damla bu haber üzerine kaçmayı bile düşündü. Fakat kaçarsa bütün dikkatleri üzerine toplardı ve göz altına alınırdı. Daha sonra benim aklıma harika bir fikir geldi. "Şimdi öncelikle Amerika'da yaşayan,olan birisini bulucağız ve"diye gerisini anlattım. Hepsi bu fikre tamam dedi. Bu fikre tamam der demez bir telefon daha geldi. Telefonda gene Damla'nındı. Telefonu açtı. Üniversiteden arıyorlardı. söylemeyi unutmuşlar Amerika'da olacak bir sınava daha katılması gerekliymiş. Hemde zorunlu. Of her şey git gide karmaşıklaşıyordu. Ama babamın bu fikri ile...