Gökyüzü uzun zamandır akıtmadığı yaşları akıtıyordu. Saniyelik şimşekler gökyüzünü hiç olmadığı kadar aydınlatıyordu. Dışarıdan gelen yağmurun ince ve bir o kadar da kalın sesi omuzlarımdan başlayarak bütün vücudumu sarstı. Gerilmiş bir beze vurulma sesine benzer gök gürültüsü, bakışlarımı belirli bir noktada durdurmamı engelliyordu.
Odamı inceledim yıllardır yaşadığım halde; oldukça az eşya vardı. Aslında bu detay umrumda değildi ama bakışlarımın, onun karanlık bakışlarıyla buluşmaması için biçare uğraşıyordum.
Karanlık odamda, karanlık bakışlı adamla baş başaydım.
Avucumda sıkıca tuttuğum şişenin kapağını çevirdim ve içinden bir tane ilaç çıkardım. Komidinin üzerinde duran şişede ki suyu bardağa boşalttım. İlacı ağzıma götürürken, önümde hissettiğim ürpertiyle durdurdum kendimi.
Karanlık bakışları dipsiz bir kuyuyu andırıyordu, "O ilaçları içme." Ses tonu her zaman ki gibi emir veriyordu bana. Karanlık bakışları daha önce görmediğim kadar sinir doluydu.
Gözlerimi kırpıştırdım ve başımı biraz öne eğdim. Masa lambasının yaydığı loş ışık aydınlatıyordu odayı.Gözlerim karanlık bakışlı adamı görebilmek için alttan baktığımda kaşlarımın gölgesi uzuyordu ve gözüme gelen karartılığıyla, "Neden ama? Doktor eğer bu ilaçları içersem iyileşeceğimi söyledi. Bu ilaçları içmem gerekmiyor mu?" dedim. Sorum çenesinde ki kemiklerin daha fazla belirgin olmasını sağlamıştı. Bana sanki nefretle bakıyordu. Gözlerim çoktan taşmaya hazırlardı.
"Eğer o ilaçları içersen beni bir daha göremezsin, küçük. Ben, artık senin imkansızın olurum." Karanlık bakışlarına inat, güçle bakmaya çalışıyordu kahve gözlerim. Her ne kadar başaramasada.
Sol gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim ve yüzüme neşeli bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım,
"Neden ki? Sonuçta sen hayal değilsin." Söylediğim şeye karşılık tepkisizce baktı bana. "Öyle, değil mi?" dedim ve tepkisizliğini bozdu.
Diğer gözümden de bir damla düştüğün de yine elimin tersiyle sildim. Akan yaşı silerken bir şey fark ettim.
Son zamanlarda çok ağlıyordum.
Bunu anlamam için geçmişi hatırlamam değil, göz altlarımda ki hassas deriyi hissetmem yeterdi.
Dudağının kıvrılan sol tarafı ile kahve gözlerime meydan okudu alay dolu karanlık bakışları.
"Bilmem, öyle miyim?" Artık gözlerimden gelen yaşları silmeyi bıraktım. Çünkü her sildiğimde yenisi akıyordu.
Bir aşk yaşıyorum. Karşılıksız ve huzurlu. Yazmamı sağlayacak kadar huzur kokuyor benim karşılıksızlığım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞVAR
Teen FictionGenç ama bir o kadar da yaşlı bakışları gri gökyüzünü taradı. İçinde bulunduğu bu kaostan onu kurtarması için yalvaran benliğinin sesini dinledi ilk defa. Yankılandı sesi içindeki ıssız boşlukta. Yardım dilendi biçare soyutluktan. Soyut varlıkları...