Linda
Bu gün kamptaki 2 senem.. geçen senem pek iyi geçmemişti, derslerde başarılıydım, fakat arkadaş ilişkileri..
Benim bir sırrım var, aslında 1 değil birkaç sırrım var, benden başka kimsenin bilmediği.
Buradaki hemen hemen herkes benden pek hazetmez, çoğunlukla itip kakmaya çalışıyorlar ben ise kaçmakla yetiniyorum, ne de olsa kamp arkadaşlarım, onlara zarar vermek istemem. Keşke onlarda öyle düşünse.
Geçen senenin son 2. Ayında kampa geldim hiçbirşey bilmiyordum ama senenin sonun kadar 1-2 kişi hariç hepsini geçtim.
Ben böyle düşüne düşüne servis durdu.. sonunda geldik! 4 saat yolculuk olurmu ya?
Eşyalarımı yerleştirdiğim gibi meydana indim, sadece birkaç kişiydik, diğerleri daha gelmemişti. Ben aval aval bakınırken herkes toplandı, müdürde geldi..
"Yeni bir kamp yılına hoşgeldiniz. Bilidiğiniz gibi bu senede 15-20 yaş arasındaki gençlere eğitim şansı veriyoruz, yeni öğrencileri buraya alalım.. kampa hoşgeldiniz çocuklar, hangi sınıfa gireceğinizi belirlememiz lazım, Jamila.. sen gökyüzü sınıfına, Melina sen toprak sınıfına.."
Canım şimdiden sıkıldı hadi ders yapalım ya..
Umutu gördüm, yalnızdı ve sıkılmış görünüyordu, yanına gitsem mi diye düşündüm ama gitmesem daha iyi. Arkadaşları daha gelmemiş herhalde. Umut geçen sene bana en çok eziyet eden grubun içinde, o hiçbirşey yapmıyordu, ama gülüyordu ve acı çekmemden mutlu görünüyordu.
Ama o ne de yapsa ben ona kızamıyorum, geçmişimizin hatırına. Ama o hatırlamıyor bile.. yada hatırlamak istemiyor. Bilemiyorum.
Bu düşüncelerden kurtulmak umuduyla başımı iki yana salladım.. eh tam olarak kurtulamadım ama bu iyi geldi.
Evet. Bize sıra geldi, kimlerle aynı sınıfta olacağım acaba? Her sınıfta aynı şeyi öğretiyorlar, neden değişik değişik adları var bilmem.
Müdür yine konuşmaya başladı..
"Linda Safae, Umut Bossyt, Marinette Leving, Rashel Kaverina, Merinda Valt, Angelina Darko, Darina Petrova, Krum Gochev, Elizabeth Rain, Christin Marley, Jamelia Mitko, Farah Larza, Blerina Refan siz G3(Gökyüzü 3) sınıfındasınız.."
Yes be! Umutla aynı sınıfa düştüm, yeniden. Ama bu sefer arkadaşları yok. Demek bu sene eziyette yok. Umuta baktım, arkadaşları gelmişti.. artık onlarla sadece geceleri konuşabilecekti.
Hava iyice karardı, odama gittim ve biraz yattım, saate baktığımda 23:00 dı artık ormana gitsem iyi olacak.. sıkıca giyindim, ne de olsa havalar soğumaya başladı, dışarı çıktığımda iyice hertarafa baktım, kimse olmadığından emin olduktan sonra yola koyuldum, giderken takip ediliyormuşum gibi bir hisse kapıldım, arkamı döndüğümde kimse olmadığını görüp rahatladım ve yola devam ettim, geleceğim yere yaklaştığımda sesler duydum, ustanın mezarının önünde 4 kişi var, 3ü bayılmış, diğeri ayakta.. dikkatli bakınca ayakta olanın Umut olduğunu anladım, Usta ise karşısında dikiliyordu.
Usta Umuta "ne işiniz var burda?" Diye sordu, Umut cevap veremedi.. korkmuştu.
Usta bu sefer bana sesledi "Linda! Ne bekliyorsun orada? Buraya gel"
Koşarak gittim.
Umut "Sen.."
"Evet?" Diye cevap verdim. Sakin kalmalıydım.
Umut "Sen bu yaşlı adamı tanıyormusun?" Diye sordu. Ustaya baktığımda sinirlenmişti. Ah bu adam bu laflara gelemez. Umut ne yaptın sen!
Ben böyle düşünürken Usta Umuta bastonuyla vurdu ve ardından "sen kime yaşlı diyorsun? Ben daha sadece 187 yaşındayım" diye cevapladı.
Umut ise iyice korkmuştu ve bana "soruma cevap ver!" Diye bağırdı.
Tam cevap verecektim Usta "kıza bağırma!" Dedi biraz sonra devam etti "geçen sene son 2 ay geldiği için baya gerideydi ve 2 ay içinde nerdeyse hepinizi geçti, okulu çok güzel gidiyordu, tek sorunu onu itip kakmanızdı, ne kadar üzüldüğünün farkında mısınız?" Diye sordu.
Usta naptın sen? Şimdi daha çok üstüme gelecek
Umut "kimin umurunda?" Diye cevapladı. Yüreğim acıyor, hemde çok
Usta "Benim umurumda! Bu kızı üzmeyeceksiniz."
Umut baya bi korkmuş görünüyordu, muhtemelen bunları rüya zannedecek.
Usta "Kızım, bu gece dinlen, yarın gece gelirsin eğitim için. Şimdi uyu" dedi
Sadece "tamam" deyip gülümsedim ve gitmek için arkamı döndüm.
Usta "bunada yardım et gitmesi için, arkadaşlarını göndereceğim" dedi
Bende "peki" dedim ve Umuta dönerek "beni takip et" dedim ve yola koyulduk. Hiç konuşmuyorduk, zaten arkamdan geliyordu, onu görmüyordum ama hissediyordum. Sessizliği o bozdu, yanıma gelip beni durdurdu ve "o adam kimdi?" diye sordu
"Bilmiyormusun?" Diye sorusuna soru ile karşılık verdim
"Bilmiyorum" dedi. Kamp tarihini okumadığı çok belli.
"O adam kampın kurucusu" dedim ve devam ettim "bundan 187 sene önce öldü" dediğimde ise gözleri faltaşı gibi açıldı. Normal birşey..
"Ama 187 yaşındayım dedi" diye cevap verdi
Bende "öldükten sonraki seneleri yaşı gibi sayıyor" dedim
"Öldüğüne eminmisin? Hiç ölü gibi durmuyor" dedi. Haklıydı.
Hiçbirşey söylemedim.
"Onun yanında ne yapacaktın?" Diye sordu
"Bence sen çok soru soruyorsun" dedim
"Ne eğitimi alıyorsun?" Dedi.
"Madem biliyorsun eğitim aldığımı neden ne yapacaksın diye soruyorsun?" Diye sordum
"Emin olmak için.. neyse sen söyle ne eğitimi alıyorsun?" Diye tekrarladı
Ben ise sadece "Sır" dedim.. bir süre sonra sordum "siz ne yapıyordunuz orda"
"Hiiç" diye geçiştirmeye çalıştı
"Söyle" dedim
"Geçen sene son gün seni ormana girerken görmüştük, ama bakamadık. Bu sene bakmaya karar vermiştik" dedi
"Arkadaşların baya korkakmış" dedim.. Güldü.
Kamp alanına gelmiştik
"Bu akşam olanlar aramızda kalmalı" dedim
"Bana güvenebilirsin" dedi
Tam arkamı döndüm gidiyorum "ama sadece bir şartla" dedi
Tekrar ona döndüm "bende eğitim almak istiyorum" dedi
"Ne konuda" diye sordum
"Dövüş sanatı, senin aldığın gibi" dedi
"Madem ne eğitim aldığımı biliyorsun neden sordun?" Dedim
"Seni denemek için, başka ne için olabilirki? Anlaştık mı?" Dedi
"Bilmem.." dedim
"Eğer kabul etmezsen tüm okul sırrını öğrenir" dedi
"Bende sır çok" deyip güldüm ve devam ettim "şu an herkes uyuyor"
"Yarın söylerim" dedi. Kendinden fazla emin.
"Sabah uyandığında hiçbirşey hatırlamayacaksın" dedim
"Nedenmiş o? Gerizaklı yok karşında"
Diye sert bir cevap verdi.
"Usta senin ve o arkadaşlarının beyinlerini yıkayacak" dedim.
Sinirli bir şekilde odasına gitti.Sabah
Saat daha beş! Bu gürültü ne!
Hangi deli sabahın beşinde kapıma vuruyor
"Kimsin?" Diye sorduğumda "Benim" diye cevap verdi. Çok saçma bir cevap.. bu ses Umuta ait
"Açarmısın kapıyı" dedi
"Bekle bir dakika" dedim ve çabucak hazırlanıp kapıyı açtım, içeri geç bile demeden daldı. Saygısız.
"Hafızam silinmemiş" dedi
Bu nasıl olur ya! Usta neden silmemişki hafızasını?
"Anlamadım" dedim. Anlamazdan gelmeliydim belki rüya olduğunu düşünüp vazgeçerdi
"Anlamazdan gelme, akşam yaşanılanları hatırlamıyor olamazsın" dedi
"Ne diyorsun?" Diye cevap verdim.. umarım iyi rol yapıyorumdur..
"Iyi rol yapamıyorsun! Sesin titriyor" dedi ve güldü
"Ne demek istiyorsun?" Diye sordum.. hala direniyordum
"Akşam birlikte gidiyoruz demek istiyorum" dedi
"Nereye?" Dedim.. aah rol yapmak bu kadar zor mu?
"Inatlığı bırak, akşam beni çağırmazsan küçük sırrın ortaya çıkacak! Bu seneyinde geçen seneki gibi geçmesini istemediğini zannediyorum.. hani çok üzülüyormuşsunya.." dedi
Geçen seneyi hatırlamak istemiyorum ben.. sanırım gözlerim doldu ve o da fark etti.. şimdi bittim ben!
Beklemediğim bir tavır sergiledi ve "bu sene dersler saat 6da başlayacak.. haberin olsun" dedi ve gitti.
Düşünmeye başladım, acaba usta neden hafîzasını silmedi? Yemekhaneye indim ve kahvaltı yaptım
Bir sorun mu vardı acaba? Şimdi bu akşam Umutu da çağırmak zorundayım. Çağırmasam sırrım ortaya çıkacak. Bu usta için iyi olmaz. Çağırsam belki usta kızar. Of ne yapacağım ben?
Umutun arkadaşlarına baktım, onlarda sorun yoktu.. herzamanki gibiler. Gerizekalı ve aptal.. demek onların silinmiş. Ama Umut?? Bir dakika ya! Umut nerde? Hep onlarla birlikte olurdu şimdi nerde.. ben düşünürken biri yanıma oturdu.
"Ne oldu beni göremedin diye endişelendin mi?" Diye pişkin bir soru sordu. Bu Umuttu.
"Neden seni göremedim diye endişeleneyim ya?" Dedim. Ne sanıyor bu kendini?
"Şimdi bana anlat" dedi. Ben hala direneceğim..
"Neyi?" Diye sordum
"Senin bu inadın.. anlat!"
"Neyi anlatayım? Biraz daha açık konuş!" Dedim. Sabrı iyice taşmaya başladı.
"Zorlama güzelim.. anlat" baya bi sinirlenmişti.. ve bana güzelim demişti, konuyu bunun sayesinde dağıtabilirim
"Ben nerden senin güzelin oluyorum?" Diye sordum
"Her söylediğimi ciddiye alma" dedi. Açıkçası biraz moralim bozuldu.
"Tamam" dedim.
"Hadi anlat" dedi.. ne inatçı ya!
Cevap vermedim. Soru soran gözlerle bana bakıyordu. "Ne? Her dediğimi ciddiye alma demiştin" dedim
"Ben bu anlamda demedim" dedi
"Peki öyleyse ne anlamda dedin?" Dedim.. sinirlerinde oynuyorum şu an
"Senin niyetin beni delirtmek mi?" Diye sordu
Sadece "Hayır" dedim
"Bana bak! Akşama kadar vaktin var. Beni çağırdın- çağırdın, çağırmadın-sırrını herkes öğrenir. Aklında bulunsun. Böyle aptal rolü yapıpta beni kandırmayada çalışma, yapamıyorsun. Ayrıca Igor Djenebe ve Abigelin hafızaları silinmiş. Hiçbirşey hatırlamıyorlar" dedi ve arkasını döndü tam gidecekken yine bana doğru geldi ve kolumu sıktı "akşama bekliyorum" dedi ve uzun uzun gözlerime baktı.. kolumu çok kötü sıkıyor. Canım acıyor, kesin moraracak! En sonunda kolumu bıraktı ve arkadaşlarının yanına gitti. Bu kadar güçlümüydü bu ya!Evet arkadaşlar bölümün sonuna geldik 😊
Umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz lütfen vote verin ve yorum yapın 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Bir Sırrım Var
AdventureHayatı sadece sırlardan ibaret olan bir kız, geçirdiği kaza sonucunda çocukluğunu hatırlamayan bir oğlan. Ve eğitim aldıkları internacional kamp.. at binmeyi, ok atmayı, savaşmayı, dövüş taktiklerini öğrendikleri ve öğrenecekleri yer..