2,
Ertesi gün ben konferans salonuna gitmeden bir çocuk geldi yanıma. Benden kısa olmasına rağmen benden üst bir sınıfta olduğu belliydi. Eskiden mint yeşili olduğu belli olan saçları şimdi gri ve beyaz arasında bir tondaydı. Teni ise bembeyaz olduğunu haykırıyordu.
Sırada, boş sınıfta otururken gelmişti yanıma. Önümde durdu ve bana üstten seslendi.
"Jeon Jungkook? "Başımı korku dolu bir şekilde kaldırdım. Bu okulda ne de olsa dünkü çocuk hariç kimseyle konuşmamıştım.
"Benim. "Yavaşça ayağa kalktım sıramda. Başım eğik bir biçimde söyleyeceklerini bekledim.
"Takip et beni, piyano provası alacağız. "Heyecan ile kaldırdım başımı aniden. Min Yoongi miydi o? Başımı hızlı bir biçimde salladım. O ise yandan çarpık bir gülüş sunup arkasına döndü. Sınıftan çıkarken ben de arkasından gidiyordum. Yanından geçtiğimiz çocuklar bize garip bir bakış sunuyordu. Tabii ki doğaldı bu, Min Yoongi okulun en iyi piyanisti ve yanında da daha önce hiç görmedikleri bir çocuk. Ben bile gördüğüm çocukların simasını yeni yeni aklıma kazıyordum.
"Tae bana daha önce piyano çaldığını söyledi. "Ilerlerken arada bir dönüyor ve bana sorular soruyordu. Elinde yeni farkettiğim kırmızı bir nota klasörü ile asil bir görüntü sunuyordu.
"Çalıyordum, artık pek bir şey hatırlamıyorum. "Kalabalığın ortasında ilerlediğimiz için kısık sesim, gürültüye karışıyordu öyle ki bazen Min Yoongi'nin beni duymak için bana çatılı kaşlar ile baktığını görüyordum. Anladığı zaman ise anlaşılmaz bir şekilde başını sallıyordu.
En sonunda yardığımız kalabalığı geride bırakarak konferans salonunun kapısına geldik. Hafif bir şekilde kapıyı açtığında Yoongi, bir anda kulaklarımı dolduran o melodi ile girdim salona. Kapıyı arkamdan kapatırken, boş tahta sahnenin ortasındaki bedeni seyrettim. Bir sülün gibi süzülüyordu aynı zamanda da elindeki kemanı yönetiyordu. Tek farkettiğim kötü detay ise kapalı gözlerinin hemen üstünde büst gibi duran kaşları masumluk ile kötülük arasında çatılmıştı. Taehyung ne düşünüyordun?
Başımı yanımdaki bedene çevirdiğim zaman Yoongi'nin de benden farkı olmadığını fakat onun bakışlarında bir farklılık olduğunu hissettim. Parçanın değil de, Taehyung'un her notasını biliyormuş gibi bir alışkanlık ile gezdiriyordu bedende gözlerini. Yüzündeki gülümseme ise ne masum denecek kadar küçüktü, ne de kötü emeller düşünecek kadar büyüktü.
"O harika, değil mi? "Son atağında Taehyung'un, fısıldadı Yoongi. "Mükemmel çalıyor. "Sonunda ona bakmaktan vazgeçtiği zaman yandaki basamaklardan çıkmaya başladı. Arkasından afallayarak takip ettim onu. Taehyung ise ayak seslerine durmuş olacak ki yanına gittiğimiz zaman kemanı piyanonun yanına dayamıştı.
"Ah merhaba Jungkook! "Ellerini hafif açarak büyük bir gülüş sundu. Ardından ona başımı sallayarak gülümsediğimde bana piyanonun koltuğunu işaret etti. Ben de mahcup bir şekilde oturdum tabi.
"Aslında Jungkook, Taehyung'un çaldığı bir parçadan başlatmak isterdim sana ama bilebileceğin bir şarkının notlarını ilk ben çalmak istedim. Belki notaları hatırlarsın diye. "Yanımda duran boşluğa oturdu Yoongi. Taehyung da eline aldı kemanı. Sanki ikisi de telepati ile anlaşıyor gibi bir iki saniye bakıştıktan sonra aynı notaya başladılar.
Yoongi'nin parmaklarını izlemem gerekiyordu fakat alttan Taehyung'u izliyordum. Gözlerini kapatmıştı yine görmek istemiyor gibi hiçbir şeyi. Açmayacağını bildiğim için hızlı parmaklara indirdim gözlerimi. Cidden hızlıydılar. Ancak neden ise bu parça hiç olmadığı kadar yakın geldi bana. Bir anda Yoongi'nin elini takip ederken basacağı bir sonraki tuşu öngörerek o tuşa bastım. Doğru basmış olmalıyım ki durdu.
"Sanırım geldi aklına ha?"dedi gülerek. Ben ise başımı salladım. Ellerimi kabaca tuşların üstüne koyarak gözlerimi kapattım. Hazır olduğumda da bastırdım.
"Hello,hello. Anybody out there? 'Cause I don't hear a sound~..."ağzımdan çıkan kelimeler ile ezberden bastığım tuşlar aklımın bir köşesinden fırlamıştı. Sanki Yoongi'nin çaldığı notaları kopyalayıp çalıyordum.
"Biliyorsun sanırım. Aman Tanrım, Jungkook sesin çok güzel. "Taehyung da bana dünkü şaşkın bakışlarından birini atınca gülümsedim kocaman.
"Peki o zaman, bir saat boyunca aynı parçayı durmadan çal desem, yapabilir misin?"Yoongi yanımda benden bir cevap beklerken tuşlara basan parmaklarıma çevirdi gözlerini.
"Belki bazı yerlerde takılabilirim fakat bana yardım edersin değil mi hyung? "Yoongi'nin baktığı kemikli parmaklarıma çıkarttım ben de bakışlarımı.
"Neden olmasın velet? Hadi devam et."gülerek söylediğinde tekrar başlangıç tuşuna bastım. Taehyung ise bana eşlik ediyordu. O saat içinde çaldığım her dakika daha çok şey hatırladığımı anladım. Tabii bir keman yardımı ile daha güzel oluyordu. Partnerim olmasını çok istedim o gün Taehyung'un. Onun notalarına yetişebildiğim an partner olmayı çok isterdim onunla.
