3,
Sadece,diyorum bazen,sadece annemi kaybetmek istemezdim. Her şeyin o zaman daha çok ilerleyeceğine emindim oysa ki. Ancak ben o kadar nankördüm ki, bazı göremediğim şeyler olmuştu o yokken hayatımda ve ben onlara yoğunlaşmam gerekirken daha çok kopmuştum.
Pat!
Yoongi hyung'un beyaz eli girdi görüş alanıma. Piyanonun üstünde duran,sinirden titreyen beyaz elleri.
"Anlamıyorum Jeon. Anlamıyorum."korku dolu gözlerimi ona çevirdim. Tabii ki normaldi bu kadar sinirli olması.
"Hyung, Taehyung'un hatalı bir davranışı mı oldu daha önce?"Yere bakmaktan donuklaşan gözlerinin hedefi bana döndü. Elini kaldırıp kasılmış çenesini kaşıdı.
"Hayır fakat birisi onuna fena dalga geçiyor."Taehyung uyarılmıştı. Okulun tek müzik işlerine bakan kişisi-öğretmen demek zoruma gidiyordu- Taehyung'a bir partner bulmasını,bunu bir ay içinde halletmezse de tüm planlarının iptal olacağını söylemişti. Herkes onun ne kadar mükemmel çaldığını biliyorken hocanın böyle davranması garipti.
"Nasıl dalga geçsin ki,kararı hoca verdi."ben piyanonun tuşlarında gezdirirken ona göre çok masum bir soru sormuşa benziyordum. Bana yaklaştı ve ufak bir gülümseme sundu.
"Etrafına bir bak Jeon. Burda seni,beni parayla satın alacak o kadar çok insan var ki..."O sırada sessiz konuşması bir kapı gıcırtısı ile bölünen Yoongi kafasını sahnenin aşağısındaki kapıya çevirdi.
"Ben geldim çocuklar..."oturduğum yerden de hissedebiliyordum yüzünü. Bu ses hayal kırıklığının ifade edilme şekli olmuştu. Başımı hafifçe sahne merdivenlerini çıkan bedene çevirdim.
"Ne oldu Taetae?"Yoongi yanımdan arılıp sahnenin ortasında dikilen bedene yaklaştı. Asık suratlı olan Taehyung'un omuzlarını tuttu ve ona alttan baktı. Sanki biraz şey gibiydiler...şey. Söylemek istemeyeceğim bir şey.
"Olan bir şey yok Yoon. Tek çarem bir partner."O an bağırmak istedim ben ne güne duruyorum diye fakat çok sesimi çıkarmadım.
"Çalacağım parça ne demiştin?"arkasına bakmadan geri geri bana ve piyanoya yaklaşan Yoongi'ye şaşkınlık ile baktım. Yanımda kalan boşluğa oturdu,piyano tuşlarına dokundu yavaştan.
"Seven years old' ama Yoongi-"onun sözlerini bölen Yoongi'nin hızlı notalarıydı. Bir kaç saniye çaldı fakat bir anda bitirdi.
"Bu mu,değil mi?"Taehyung delici bakışlarla Yoongi'yi onayladı. Fakat sonra beklemediğim bir şey oldu;yanımda oturan Yoongi ellerimi sertçe bileklerimden kavrayıp tuşlara bastırdı. Canım yanıyordu.
"Sen çalacaksın,çocuk!" bu yöntemi sevmemiştim. Canım yanıyordu. Yoongi'nin şekilli elleri yumuşak süt ellerimi sertçe sıkıyordu. Bu duygu sanırım yanlışlıkla yüzüme de yansımıştı. Gözlerimi yavaşça Yoongi'ye çevirdim. Sinir onu berbat bir şey yapıyordu. İki gün içinde yüz yüze -telefonda mesajlaşma hariç-çok az konuşmuştuk fakat onun en büyük özelliğini biliyordum. Çok sinirliydi.
"Yoongi,bırak!"Taehyung yavaşça seslendi. Yoongi duymamıştı.
"Çalsana çocuk!"ellerimi son kez piyanoya sertçe fırlattı. Aynı zamanda da Taehyung yerinden hareket edebilmişti. Yanımıza büyük iki adım attı ve sertçe omzuna vurdu.
"Yoongi,seninle tekrar bu konu hakkında tartışmak istemiyorum!Neden biraz olsun sinirlerine hakim olmuyorsun? Hem bu benim meselem,sana ne oluyor?"onun bağırması ile Yoongi de sinirle yanımdan kalktı.Birbirlerine çok yakın bir şekilde durdular ve bu durum Taehyung'un ittirmesi ile son buldu.
"Ben kavga edeceğin insanlardan değilim Yoongi."
"Ben de bundan sonra senin meseleni kendiminki gibi önemseyecek birisi değilim."ardından sahneyi terkederek arkasına bakmadan gitti. Yoongi'nin arkasından bakarken gözlerim bir hıçkırık bırakan Taehyung'a döndü. Bir insan birkaç saniye içinnde nasıl bu kadar çökebilirdi?
Tam yanına gidecekken benim yanıma gelip Yoongi'nin yerine oturması ile şaşkına dönmüştüm.