Kafasında ki soru işaretleri durmadan beynini adeta parçalıyor idi. Bunun bir göz yanılması olduğunu düşündüğü zamanlar çoğu zaman aklını oynatmasına kadar zihnini bulanıklaştırabiliyordu. Bunu gören sadece kendisi miydi? Herkes neden tepkisiz kalıyordu? Bu sarmalda günleri geçiyordu. Eylül'de, Sonbahar'ın o eşsiz kapısını açtığı ayda, başlamıştı bu geri dönüşleri ve inkar edişleri. Okul günü gelmişti. O lanet okul günleri! Yaz tatili bittiği zaman adete o da eriyip bitiyordu. Neyse ki çok sevdiği 3 arkadaşı, Tuana, Melis, Özlem olmasaydı o dersler nasıl geçerdi bilmiyordu. Okul günü herkes tatilden dönmenin verdiği uyuşukluğu birbirlerinin gözüne sokarcasına belli ediyordu. Tenleri esmerleşmiş kokoş kızlar, saçlarında jole ile gezen serseri erkekler, çalışkan ve zeki tayfa ve niye burdayız diye birbirlerine soran okulun sosyal insanları. Yine Pelopa grubu bir köşede oturuyordu. Bu gruba isim bulmak Tuana'nın işiydi. Tuana mitolojiyle ve uzay bilimleriyle ilgilenen genç bir erkekti. Pelopa'nın bir gün her şeyin sahibi ve efendisi olacağı bazı uzay ve mitoloji konulu kitaplarda geçiyordu. Berk az sonra gelmişti. Bu grup üyeleri okulun ilk günü sadece çay içerler ve kulaklıklarını asla çıkarmazlardı. Selamlaşmışlar ve sohbete başlamışlardı. Artık 11.sınıf olmanın heyecanı üstlerindeydi deseler yanılırlardı. Çünkü neden buraya geldiklerini bilmeyen bir grupta Pelopa'idi. Okul müdürünün rahatsız edici ve bunaltıcı konuşması bittikten sonra herkes sınıflara geçmişti. Yeni bir öğretmen sınıfa girmişti. Kimse bu hocayı daha önce okulda görmemişti. Her haliyle ürpertici, gözlerine baktığınızda derinliklerde kaybolabileceğiniz, yüz hatları çok belirgin, boyu uzun ve zayıf bir erkekti. Bazı kızların bu adamı görünce dibi düşmüştü. Adının Mete olduğunu söyleyip, sırasına oturdu ve bugünlük bu kadar yeter dedi. Sonra ki günlerde, ders zamanlarında nedensizce kimseye sormadan sınıftan koşarak çıkıyor ve arkasından gidenler onu göremiyordu. Eylül ayı böyle geçmiş, bu sırlarıyla baş döndüren genç öğretmen herkesi meraklandırmaya devam etmişti.
Melis ve Özlem, gerçekten güzel ve alımlı, boyları bir kıza göre uzun, normal kilolu ve sarışın genç kızlardı. Birbirlerine makyaj yapıp, poz vermeyi severlerdi. Gerçekten bu kızlar birçok erkek ve kızı kendine hayran bırakan tiplere sahipti. Tuana ise esmer ve okulun basketbol takımında kaptan olan uzun boylu zayıf bir erkekti. Aralarında en asosyal olan Berk idi. Berk kumral tenli, kilo ve boyu orantılı olan, okul dışındaki bütün günlerini bilgisayar başında Eski Çağ tarihine ve gelecekteki dünya üzerine bilgi toplayarak geçirirdi. Ve çoğu zaman bunu Tuana ile birlikte yaparlardı. Bu 4 kişi her hafta sonu sırasıyla birbirlerinde toplanırlardı. Okulun gıptayla baktığı bu 4 arkadaş her zaman Pelopa'nın imrenilmesini sağlamışlardı. Ve artık bu hafta sonu toplantılarında; Mete ismi sıkça duyulmaya ve geçmeye başlamıştı. Ve tabi bunda Berk'in payı büyüktü. Çünkü Mete'nin derslerden aniden çıkıp gitmesini büyük bir merakla takip eden ilk isim Berk'ti.
İşte günler ve zamanlar böyle geçmiş, bu sır giderek büyümüş, Pelopa bunun peşine düşmeye karar vermişti. Başlarına neler gelicekti bunu zamanın o serin ve ıssız kollarında takip etmek için onun insanı umutsuzlaştıran esintisine kapılıp onda kaybolmak gerekiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bunlar?
Science FictionGizli Dünya Aydınlanıyor! Kelep'ler Yeni Dünyanın Düzenini Kuruyorlar! Pelopa Bu Düzende Neler Yapacak! Keron Ve Daha Nice Zihin Bulandıran İnsan Üstü Canlı! Tek Bir Amaç Var : Kazanmak! Habersiz Pelopa Gücünü Farkedecek Mi? Bilim Kurgu'nun...