1.8

517 25 11
                                    

 Multimedya : Dolu Kadehi Ters Tut - Yardım Et

Su'yun gözünden:

 O sabah Su, diğer günlerden farklı olarak, içinde bir sıkıntıyla uyandı. İlk işi telefona bakmak oldu, gözleri 'Günaydın' mesajı aradı. Ama ne bir mesaj vardı, ne de artık mesaj atabileceği birisi. Saat 06:45 idi. Su biraz daha vaktinin olduğunu düşünerek, kafasını yastığa geri koydu.

 Belki de cidden tüm bu yaptığı şeyler saçmalıktı. Hem de koskocaman bir saçmalık. Bu mesajlar ona Uzay'a dokunmasını sağlatmamıştı. Aksine her şeyi daha da berbat etmişti ve bu düzelmeyecekti.

 Bunlar beyninde dönerken, birden ağlayacak gibi oldu. Kaybetmişti. Bu oyunu kaybetmişti.

 Kendini daha fazla tutamayarak, göz yaşlarını serbest bıraktı. Göz yaşları bu soğuk günde yanaklarından akarken, onun elinden hiçbir şey gelmiyordu. 

 Kısa bir süre sonra yataktan kalktı ve banyoya gidip yüzünü yıkadı. Aynadaki mahmur görüntüsü berbattı. Elini yavaşça lavaboya koyarak güç almaya çalıştı. 

 Mutfağa giderek, annesinin işe gitmeden önce hazırladığı kahvaltı masasına oturdu. Uzay aklından çıkmasa bile, kahvaltısını bitirdi. Bulaşıkları tezgaha yerleştirdi ve dişlerini fırçalayıp, odasına yöneldi.

 Hızlıca kıyafetlerini giyip saçını yaptıktan sonra, evden çıktı.

 Yolda kulaklıklarını kulağına taktı ve yavaş, endişeli adımlarla yürümeye başladı. Şarkılar, şu anda onu sakinleştirebilecek tek şeydi ama hala sakinleşemiyordu. Uzay'ın ona dediği cümleler aklında dolaşıp duruyordu. 'Beni parmağında oynattın...' 

 Cidden onu parmağında oynatmış mıydı? Sadece onun karşısına böyle çıkmaya çalışmıştı. Yüz yüze değil, mesaj mesaja ona onu sevdiğini söylemişti. Bu durumu neden bu kadar büyütmüştü gözünde?

 Düşünceleri, onu intihar ettirecek dereceye gelmişti. Derken, sağına baktı. Uzay ve Melisa.

 Uzay Melisa'ya gülerek bir şeyler anlatıyordu ve bunun üzerine Melisa da gülmekten ölecek duruma geliyordu. Su içinden, 'Şu anda neden ben Uzay'ın yanında değilim?' diye düşünürken ne konuştuklarını merak etti.

 Bir cesaretle onların arkasına geçti. Uzay ve Melisa, hala Su'yu fark etmemişti.

 Su onları dinlemeye başladı. Uzay gülmeye devam ederken, "Kız kendini ne sanıyor ki? Ben sadece seni severim bebeğim ve bunu kimse değiştiremez." dedi ve Melisa'nın yanağına bir buse kondurdu.

 Tam o esnada, sanki Su'yun içinde bir şeyler parçalanmıştı. Kalbi ağırlaşmış, ayakları hafiflemişti. Uzay'ın bu tavırları neden yaptığını bilmeden, olduğu yerde donup kaldı.

 Uzay ve Melisa ilerlemeye devam ederken Su, sokağın ortasından duruyordu. 'Ben sadece seni severim bebeğim ve bunu kimse değiştiremez.'

 Su, tüm bunları kendisine inat yaptığını biliyordu. Belki de 'kız' olarak kendisinden bahsediyorlardı, ama Uzay artık ne yaparsa yapsın, kimi severse sevsin bu Su'yun umrunda değildi. Uzay haklıydı. Keşke bu kadar büyütmeseydi ve tüm bunlar ana sınıfında kalsaydı.

 Ama olmadı. Büyüttü. Ana sınıfında kalmadı. Ve artık olay, burada bitemezdi. Bir kere başlamıştı savaş, şimdi bir taraf galip gelmemeliydi. Bu savaş, iki tarafın birleşmesiyle bitmeliydi.

GİZLİ NUMARA ||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin