"Zevk"

456 60 9
                                    

Eylem;

Kitapçı dükkanından dudaklarımda kocaman bir gülümseme ile ayrılıp karanlık sokaklarda yürümeye başladım.Etrafımda insanlar olsa bana garip garip bakışlar atarlardı kesin.Rezil olurdum.Ama şu an etrafta  insana dair hiçbir işaret olmadığına göre istediğim kadar gülebilirdim.Aslında evim buraya oldukça uzak bir konumdaydı.Ama yaklaşık iki saat önce canım çok sıkıldığı ve yapacak bir şey bulamadığım için üzerime siyah mini triko bir elbise elbise giydim.Natural bir makyaj ve düzleştirilmiş bir saçın ardından omuzlarıma  açık kahve bir manto,ayaklarıma da mantomun renginde süet bir bot geçirdim.

Evden çıkıp en yakın otobüs durağına ilerledim.Aslında aklımda gidebileceğim bir yer yoktu.Buna rağmen neden otobüse biniyorum bilmiyorum.İşsizlik işte.Durakta on dakika civarı kadar bekledikten sonra ilk gelen otobüse-ne olduğuna bile bakmadan-bindim.İki saatin sonunda son durakta otobüsten inip ara sokaklardan birine bodoslama daldım.Etrafımı tanımaya çalışarak girdiğim sokak boyunca yürürken gözüme bir dükkan ilişti.Oldukça büyük bir alana sahip olan bu dükkanın bir tarafı sahaf,bir tarafı ise günümüzün kitaplarının bulunduğu kitaplıklar olarak düzenlenmişti.Girip girmemek arasında kaldım ama merakım beni kısa sürede yenmeyi başardı.İlerleyip dükkanın kapısını açtım.İçeri girdiğim anda burnuma gelen yeni basım kitap ve eski kitapların karışmış kokusu dükanın görüntüsünden çok  daha hoştu.Aslında ilgi çekici bir dükkan olmasına rağmen içeride sadece bir , taş çatlasa iki üç kişi vardır.Ama normal tabi dükkan herhangi bir ara sokaktaydı.Kimsenin bu güzelim yerden haberi olmadığı aşikar.

Önce etrafıma bakındım.Sonra gözüme sadece Ahmet Ümit kitaplarının sıralandığı bir kitaplık ilişti.Hızlı adımlarla bahsettiğim kitaplığa ilerledim.Kitapların kapağı birbirine oldukça benzemesine rağmen her birinin ayrı muazzam bir eser olduğu belliydi.

Bütün rafları inceledikten sonra tekrar en üste döndüm.Hepsi çok güzele benziyordu ama aralarından bir tanesi daha çarpıcı ve daha ilgi çekici geldi bana:Patasana.

İsmi çok ilginçti daha önce hiç duymamıştım.Kitabı elime alıp kasaya doğru ilerlemeye başladım.

Hasan:Merhaba.Hoşgeldiniz.

Eylem:Hoşbuldum.Ben bu kitabı almak istiyorum.

Uzattığım kitabı aldı ve barkodunu okuttu.Ardından kitabı poşete koyup bana geri verdi.Parayı ödedikten sonra tam gidecektim ki kasanın üzerinde duran bir kitap dikkatimi çekti.Bu da bir Ahmet Ümit mucizesi olmalıydı.

Eylem:Pardon şu kitabı da alabilir miyim?

Hasan:O kitabı...Maalesef alamazsınız.Çünkü başkasının.

Eylem:Kitaplıkta görmedim?

Hasan:Evet çünkü son kaldı.

Eylem:Peki ne zaman gelir?

Hasan:Bir daha gelmeyecek.

Eylem:Ya çok merak ettim şimdi.Adı da bir garip zaten.Lütfen ben alayım.

Yalvarmama rağmen Nuh diyor peygamber demiyordu.

Hasan:Bakın hanımefendi gerçekten olmaz.O başkasına ait.

Eylem:Sahibi niye burada değil o zaman?

Hasan:Gelip alacak çünkü.

Eylem:Gelip alsaymış o zaman.Şimdi ben almak istiyorum.

Hasan:Sizi kırmayı gerçekten istemezdim ama inanın olmaz.Söz verdim.Hem başka yerlerde  vardır.

Eylem:Benim oturduğum yerde böyle bir yer yok.Ayrıca ben İstanbul'u tanımıyorum.Lütfen.

Karanlık IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin