1. SOĞUK BİR GÜNDE SICAK BİR ORTAM

25 1 0
                                    

     Ortaokuldayken kışları çok berbat geçerdi. Buz gibi soğukta daha güneş doğmadan servisi beklerdim. Tabi, evim yokuşta olduğu için kaldırımlar buz tutunca Moon Walk yapmadan sevisin beni aldığı yere gelebilmek bir nimetti. Servis gelene kadar atkının örtemediğim yer olan kirpik ve kaşlarım kristalleşirdi adeta. Servis geldiğinde ise cam kenarında bir yere geçer, çantamdan hemen kulaklığımı çıkarır klasik müzikle güne başlamış olurdum. Bir yandan yerdeki ısıtmaya ayaklarımı yaslar, camdan etrafı izlerdim.
     Çok şükür, liseye geçerken yakın okul seçmiştim ve böylece servis işkencesinden kurtulmuştum. Gayet memnundum hele ki sabah uykusuz bir şekilde gözlerim kapalı servisi beklemenin nesi iyiydi?! Şimdi ise daha çok uyuyor, istediğim vakit okula geliyordum ki bugün erken vakitte gelmiştim. Hızlıca gidip kantinden simit ve çay aldım. Çay ile ellerimi hem ısıtıyordum hem de simide çok yakışıyordu. Sonra meraklı gözlerle sevdiğim çocuğun gelmesini bekliyordum. Servislerin gelmesi için henüz erkendi.
     On beş dakika geçti ve sınıftan içeri girdi sonunda. Günaydınlaştık, sohbet edip gülüşüyorduk. Ona kantinden yiyecek almıştım, o kahvaltı ederken ben de sıramdaki simitten dökülmüş olan susam tanelerini toparlayıp bitirmiş olduğum çayın karton bardağına döktüm ve çöpe attım.
     Teneffüste, dersler bitince okulda kalıp birlikte çalışmaya karar verdik. Ben de markete uğrayıp bir şeyler alabileceğimi söylemiştim ve o vakit geldi. Okul bitince herkes servisine gider, evi yakın olanlar eve yürür ben ise markete gidiyordum. Markette ne alsam diye bir süre bakındım ve aklıma çok mantıklı bir fikir geldi. Alışverişimi yapıp okula geldim. Benimkini okulun bahçesinde arkadaşlarıyla sohbet ederken gördüm ve ona göz kırpıp hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım. Sınıfıma geldim ve coğrafya ödevimi yapmaya başladım, beklediğimden daha hızlı bitmesi beni sevindirdi. Ardından Coca-Cola tenekesinin kapağını açtım, o çıkan "cısss" sesi nedense ben de bir rahatlama hissi oluşturmuştu. Bir yandan colamı yudumluyor, bir yandan da gözlerimle pencereden bahçeyi tarıyordum. Arkadaşları şuan basketbol oynuyordu ama o yoktu. Birden önümde bir gölge gördüm ve o arkamdan kollarını karnıma doladı. Ona baktım, kısık gözleriyle bana bakarak yumuşak sesiyle "Hmm bahçede beni arıyordun demek... O kadar odaklanmıştın ki benim geldiğimi fark etmedin." dedi. Ben de başımla onayladım ve gülüştük.
     Daha sonra beni bıraktı lakin çoktan kıpkırmızı olmuştum. Elimdeki cola tenekesinin ağzından biraz cola taşıyordu. Sakince elimdeki colayı alıp masaya koydu. Gayet keyifli bir şekilde "Beni görünce ellerin titriyor. Bu kadar heyecanlanmanı seviyorum." demişti. Utanmıştım ama haklıydı. Sonra hızlıca kafamı çevirdim buna güldü. Ben de "Hadi çalışmaya başlayalım!" dedim ve sıraları birleştirip oturduk.
"Yarına ne ödev var?" dedi.
"Coğrafya ödevi var. Yaptın mı?" diye sordum.
"Hayır yapmadım... Nasıldı o ödev?"
"A4 kağıdına dünya şeklinin üzerinde paralelleri ve meridyenleri çizerek yirmi tane soru yazıp bu soruları çözmemiz gerekiyor."
"O ne ya! Hem de yuvarlak çizmek çok zor.. Çok uzun sürmez mi bu ödev?"
"Sen arkadaşlarınla bahçede sohbet ederken ben bitirdim çoktan."
"Ciddi misin?! Nasıl yaptın, ver bakayım."
Ona ödev kağıdımı verdim, biraz inceledi. "Yalnız bu kadar sürede bu kadar düzgün nasıl çizdin şekilleri? Yanında pergel mi taşıyorsun?"dedi gülerek. "Hayır, aslında biliyorsun cevabı..." dedim ve dudağımı yaladım kasıtlıca. "Yoksa tenekenin altını mı kullandın çizmek için?!" dedi heyecanla, başımla onayladım ve gülüştük.
"Ben de diyorum bu soğukta bu kız niye cola içiyor?"
"Aslında iki nedeni vardı, birisi buydu.." diye ağzımdan kaçırdım.
"Diğeri neydi peki?" dedi ve bana baktı merakla.. Utandım ve başımı çevirdim. Söylemeyeceğimi bildiği için kendisi keşfetmeye karar verdi. Biraz sesli düşünüyordu.
"Aslında bu sabah cola içmedin, ben gelmeden önce çay içiyordun...." Ona baktım, beş saniye geçti ve konuşmaya devam ediyordu. "Bir dakika ben gelmeden önceydi!" Şaşırdım bu kadar hızlı fark etmesini beklemiyordum. "Çünkü benim yanımda sıcak bir içecek alırsan heyecandan elin titrer ve bunun sonucunda elini yakarsın..." dedi. Utanmıştım... Evet, günlük kafein-tein ihtiyacım oluyordu ve colada kafein olduğu için elimi yakmayarak da işimi çok iyi görüyor ve tadı da çok güzeldi. Elimi kaldırdı ve öptü.
"Her şeyi bu kadar önceden hesaplayıp ona göre hareket etmen çok zekice. Ayrıca benim yüzümden elini yakmışsan özür dilerim." dedi.
"Özrünü kabul ediyorum. Hadi derse başlayalım artık. Sana da aldım coladan, önce ödevini yapalım sonra içersin olur mu?"
"Ya da ben önce tadarım!" dedi muzipçe ve dudaklarıma yumuldu.
Sonra çok bilmişçe "Hmm cola içmişsin!" dedi. "Vay canına!" diye şaşırma ifadesi yaptım ve gülüştük. Ben de "Eğer beni uzun süre öpersen sabah kahvaltıda ne yediğini söylebilirim aynı şekilde!" dedim gülerek. "Gerçekten mi?!" dedi heyecanla. "Hmm denemek ister misin?" dedim gülümseyerek. On saniye sonra "Aaa! Bana kahvaltıyı sen almıştın bugün!" dedi. "Yaa! Yine fark ettin inceyi." dedim ve gülüştük.

GÖZLERİM KAPALI SERVİSİ BEKLİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin