Başlama tarihi:
🍷
1.Bölüm:
"Bir tanrının kızısın"Üç kelimenin hayatımı değiştirmesi ne kadar olağandı?
Peki ya bunların gerçek olması?
Herşeyden bıktığım ve bencillik yapıp kendi hayatımı kendimden çalmaya çalıştığım zaman öğrendim tüm bunları, elimde bir cam parçası ve bileklerimden akan kanın tekrar damarlarımda can bulmasıyla öğrendim.
Ölmüyordum acı vardı ancak ölüm yoktu.
İlk seferinde hayal sanmıştım öldüğümü ve sonsuz uykuma küçük bir rüyayla merhaba dediğimi.
Ne yazıkki olan şey sadece yeni hayatıma merhaba oldu.
Babamın kapıyı kırması ile elimdeki kesik ve kanlı camla karşılaşması bir oldu.
Korkar sanmıştım ancak gözlerinde gördüğüm sadece endişeydi.
Hiçbir şey demedi, eğilip beni kucakladıktan sonra sadece kendisinin girebildiği ve 'orası benim çalışma alanım İlgini çekmez' deyip hiç bir zaman girmeme izin vermediği odaya beni kendi isteğiyle götürmesi fazlasıyla ilgimi çekmişti.
Daha altı yaşındayken ve birinci sınıfken en sevdiğim şey o oda hakkında hayal kurmaktı yüzlerce hatta binlerce hayal kurmuş Bir çoğunu mavi ve pembe şeritlerle dolu bir kabı olan defterime geçirmiştim.
Neler yoktu'ki o defterde?
Kanatlı atlar, savaşan goblinler ve ejderhalar her hikayemde olağan üstü varlıklar vardı.
On beşimdeyse defterimde cinayetlere ve katliamlara yer verdim.
Yüzlerce rengin binlerce tonunu gün geçtikçe karartıp iki rengi bıraktım kırmızı ve siyah.
Şimdiyse on üç seneme ilham veren odaya giriyordum.
Hep özel birşey düşünmüştüm kollarım kesik şekilde değilde daha özel ve güzel bir giriş düşlemiştim.
sadece bir odaydı ancak hayatımın çoğu yerinde yer almıştı.
Bitmez sandığım merdivenler bitmiş, sonu olmadığını düşündüğüm merdivenlerin sonuna varmıştık, çoğu odanın aksine daha kapalı bir kahve olan kapının önünde indirdi beni bana bakmıyor kollarımı incelemiyordu sesi dahi çıkmıyordu.
Ben ise boğazımdaki yumrudan kurtulup paslı bir sesle seslendim babama.
'Baba neler oluyor.'
'...'
Konuşmadı gözleri gözlerimi buldu ve sadece sustu sanki bir daha hiç konuşmayacakmış gibi.
Gözleriyle aramızdaki köprüyü yıktıktan sonra.
Boynunda bulunan kolyenin ucundaki anahtarla kapıyı açtığında bakamadım aniden gözlerim kapandı hazır değildim ve içeride neler olduğunu tahmin dahi edemiyordum.
Sadece dosyalarla karşılaşırsam büyük hayal kırıklığına uğrardım ancak bir çalışma odasında ne çıkabilirdiki?
Aklımın bir köşesinde hala bileklerim ve olanlar varken merakım onları en uca itmişti, en dibe, en karanlığa.
Tek düşündüğüm ise odaydı, koyu kahve kapının aramıza ördüğü duvar kalkmış ancak bu seferki duvarı göz perdem kurmuştu.
Babam ise sadece üç kelimelik bir cümle kurdu ve sustu.
'Aç gözlerini tanrıçam'
Bana hep tanrıçam derdi nedenini sorduğumda ise tek sahip olduğu güzelliğin ben olduğumu ve kimsesi olmadığını derdi.
Sarı saçlarımla güneşe hükmedebileceğimi dahi söylerdi.
Gözlerimi açtığımda siyahlara bürünmüş matem havasında'ki odayı gördüm koskocaman bir odaydı duvarlar koyu griydi sade bir odaydı ancak beni kendine çeken bir aurası vardı.
Odayı incelerken nasıl olurda bunu görmedim diye şaşırdım orda koyu gri duvarda binbir rengi barındıran bir el izi vardı.
İlerledim elimi yerleştirecekken başka bir el yer edindi bileğimde ve engelledi beni.'Baba neler oluyor.? Tanrı aşkına!'
Diye bağırmamla ne zamandan beridir kapalı olduğunu bilmediğim gözlerini açtı.
Mavi gözleri duvardaki el izi gibi bir çok renge ev sahipliği yapıyordu.
Bir iki adım gerilememle aynı şekilde iki adım yaklaştı bana.'Baban değilim'
'ne diyorsun baba.!?'
'selene baban değilim.'
'...?'
'Hyperion... Baban o'
'şaka? Evet şaka olmalı ama komik değildi.'
'şaka değil selene bir tanrıçasın'
Ne oluyordu? Cidden neler oluyordu?
'Bir tanrının kızısın sen bir tanrıçasın git selene zamanı geldi git ve güneşe emret! Umudu koru selene.'
Hayat sünmez ☕
HESTİA , ATLAS VE İRİS ADLI KURGULARIMA BAKARSANIZ SEVİNİRİM ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SELENE
FantasyNeden bi canavar olduğum için özür dileceyecekmişim? kimse beni buna çevirdiği için özür dilemedi!