Kontrolü kaybedip düşeceğim anda ben daha yere düşmeden elimi tutmuştu. Kuru ve sıcak avuç içleri, parmaklarımla birleştiğinde bütün savunmayı indirmiştim sanki. Korumacı tarafım, tıpkı bir kedi yavrusu gibi kıvrılmıştı. Bir diğer eliyle belimi tutarken, o an bıraksalar uçurumdan bile atardım kendimi. Ona güvenmiştim. Her ne kadar kendimden beklemesem de ona güvenmiş olmanın siniriyle gücümü toplamıştım.Bulanık görüşüm ve her an kusma tehlikesiyle kırılan içimi aldırmadan dik durmaya çalıştım. Müdire ağzına geleni sayıyor, daha önce böyle bir şey görmediğini bağırıyordu “Sen geldikten sonra Milena...” azarlamaya devam ederken daha fazla dayanamamıştım “Özür dilerim Müdire Hanım bölüyorum ama acaba revir var mı?” sakinliğim ve ne dediğini umursamamış olmam onu daha fazla sinirlendirmişti.
“Geldiğin anda belayı çeken bir tip olduğunu anlamıştım. Acaba neden şaşırmadım bunun senin başına gelmesine?” mezun olduktan sonra muhakkak bu kadını ziyaret edecektim “İnanın ben de şaşırmadım ben olduğuma.” Dümdüz bir şekilde bakmış ve gözlerini devirmişti.
Kat görevlileri kendi arasında tartışıp müdireye fikir sunarken daha fazla dayanamamıştım “Kusura bakmayın ama revir yoksa en azından ilk yardım çantası var mı?” ayakta duruyor olmam sanki hiç başıma bir şey gelmemiş gibi görünmeme sebep oluyordu. Kendimi yerlere atıp dikkat çekmem gerektiğini bir türlü öğrenememiştim.
Topuz yaptığı için gerilen gözleriyle beni süzüyordu “Odama gelin orada ilk yardım çantası var, pansuman yapalım.” Meyra ayağı kalktı ve müdirenin peşinden yürümeye başladık.
Odanın içerisinde ki kapıyı açıp içeri girdi. Odanın içerisinde küçük bir oda daha olduğunu o an fark etmiştim. Biraz sonra elinde bir çantayla geldi ve Meyra ’ya uzatıp “Arkadaşına pansuman yap! “ dedi.
Beklemediğim bir şeklide ısrar etmemiş, nasıl yapacağını savunmamıştı. En az bir doktor kadar tecrübeli ve dikkatliydi. Sargı beziyle kolumu sararıyordu “Bunu senden beklemezdim nereden öğrendin?” yeşil gözlerini hızla kaldırmış, sanki söylerse onu öldürecekmişim gibi ürkek bakmıştı “Annemin yatmaktan sürekli vücudu yara olur ben de hemşirelerin işi çıktığında annemin yaralarını sararım.” Annesine olan öfkemi o an, ondan çıkarmak istememiştim.
Anlamış gibi kafamı salladım, çantayı elime aldım ve koltuktan kalkıp masaya doğru ilerledim “Teşekkür ederim efendim.” İstediğim zaman ne kadar nazik olabildiğimi görmek beni gerçekten içimde iyi bir insan yattığına ikna ediyordu.
Yarın hafta sonu olduğu için telefonlar teslim edilmişti. Birkaç cevapsız çağrı dışında bildiririm yoktu. Mahallede yardım ettiğim on dört yaşında erkek çocuğu, defalarca aramıştı. Yaklaşık iki gün geçtiği için başına bir şey gelmiş olmasından korkuyordum. Oldukça düşkündü bana. Öz abladan daha ileri bir bağ kurmuştu. Her ne kadar insanlara bir şey hissedemesem de bana olan güveni yüzünden içim içimi yiyordu.
Yatağa uzanıp tam dört kez ardı ardına aramıştım. Açmıyordu. Endişeli olmama rağmen yorgunluk veya acı beni yenmiş olmalıydı. Ne zaman uykuya esir olduğumu bile hatırlamıyordum.
Beynimin içinde yankı yapan, oldukça sinir bozucu bir ses vardı. Güneş tam doğmamıştı ama odaya süzülen ışık gözlerime vuruyordu. Birden bire doğrulup bağırmıştım “Meyra kapat şunu! Beynimden kan gelecek artık.” Gözlerim aralık, ona doğru bakıyordum.
Meyra saç kurutma makinesini kapattı ve “Bir şey mi dedin?” ters tarafımın enerjisinin ona yöneldiğini görünce hemen elinden bırakmıştı “Sabah saat altı, daha uyanmama bir buçuk saat varken senin şu saçma makinenin sesi sayesinde hafta sonuna bir kargadan bile erken başladım.” Tekrar uyumak istiyordum ama bir türlü yapmamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/167850613-288-k383252.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIN KORUMA (Yeniden Düzenleniyor)
RomansaTehlikeli bir iş adamının kızına koruma olarak girdiğim lise, bana bazı insani duyguları tekrar hatırlatmıştı. Yeniden öğrenci olmak, kendimi eski dostumun önüne atmak ve en önemlisi aşık olduğum için yaşamla savaşmayı öğrenmiştim. Ben Milena! Tıpkı...