(Oğuz Karadağ)
Bu dünyada aşırı sıkıcı olan 2 şey var!
1.'si dış kapının dış mandalı olan aşırı gereksiz Buse yellozu, 2.'si ise bu Matematik. Hem o ne lan öyle? Deterjan markası gibi! Ayrıca hangi geri zekâlı haftanın ilk günü, ilk derse bunu koyar!?
Saatle bakışıyordum ki Alev hoca "Üçgenin 3 kenarı olduğu için..." diye devam ederken aklıma gelen şeyle elimi kaldırıp söz hakkı istedim.
Hoca "Konumuzla ilgisi yoksa boşuna konuşmak için kendini yorma" dediğinde "Hayır, hocam tam da konumuzla alakalı" diye cevap verdim. Alev hoca hayretle "Oğuz hafta sonu sana yaramış galiba, ilk defa dersi dinliyorsun, merak ettim sor bakalım." dedi.
"Hocam üçgen 3 kenarlı, dörtgen 4 kenarlıysa Figen de Fi kenarlı bir çokgen midir?" diye sorduğumda bütün sınıfı Kıvanç'ın kahkahası doldurdu. Sınıfça Kıvanç'a dönerken Kıvanç bize anlamsızca baktı. Hoca bizi takmayıp sabır dilendiğinde bir kez daha Kıvanç'ın kahkahası duyuldu. Ama bu sefer bozuk plakta takılmış gibi art arda gülmesi bitmeden yarıda kesilip baştan güldüğü için sınıfça ona UFO görmüş köylü amca gibi bakıyorduk.
Herkes bunu nasıl yaptığını merak ederek ona bakarken Kıvanç'ın gülmediğini fark etmemle olayı çaktım! Hoca anlamış olacak ki "Buse ver telefonunu!" diye bağırdı. Buse şaşkınca etrafına bakınırken ben kurtulduğum için seviniyordum.
Telefonumu sessize almayı unutmuştum ve whatsapp bildirim sesini Kıvanç'ın kahkahası olarak ayarlamıştım. Bizimkilere baktığımda hepsi telefonunu saklama çabasına girişiyordu.
Buse "Ama hocam nereden anladınız ya?" diye sızlanmaya başladığında hoca ona "Kıvanç ile sevgili değil misiniz siz?" diye sordu. Buse şaşkınlıkla "Oha, hocam siz nereden biliyorsunuz?" diye sorduğunda Alev hoca ona "Konumuz bu değil, ver telefonunu!" diyerek kapak yaptı. Buse yine de kurtulmak için "Hocam ben bir şey yapmadım ama ya" diye diretirken Alev hoca bıkkınca "Kızım başka salak Kıvanç'ın kahkaha sesini bildirim sesi yapar!?" diye sordu.
"Hocam ama salak falan ayıp oluyor" dediğimde herkes bana döndü ve Buse "Oğuuuuz!!!" diye bağırarak üstüme atladı. Buse ellerini boğazıma koymuş beni boğmaya çalışırken Kıvanç gelip onu kucaklayarak benden uzaklaştırdı. Buse'yi arkasına alıp beni kurtardığı için teşekkür edecekken "Oğuz ver telefonunu!" diye bu kez bana bağırdı Alev hoca.
Bu saatten sonra inkâr edemeyeceğim için sessizce sıranın dibinden çıkarıp hocaya uzattım. Eline aldığında tuş kilidini sordu. Kıvanç'ın arkasındaki Buse'ye bir bakış atıp "Oğuz Yıldırım" diye cevap verdim. Buse bana doğru bir hamle yaptığında Kıvanç onu durdurdu. Alev hoca "Yıldırım mı? Senin soyadın Karadağ değil miydi?" diye sorunca bizim grup gülmeye başladı. Onun Kıvanç'ın soyadı olduğunu söylemedim çünkü disiplin istediğim son şey bile değil!
Alev hoca çakmadığından umursamadı ve bildirimleri açtı. Whatsapp'ta bizim grubun konuşmalarına girdiğinde Kıvanç götü tutuşmuş gibi telaşlanmaya başladı. Bizimkilere kaş göz işareti yapıp bir şeyler anlatmaya çalıştı ama ben anlamadım. Ardından tüm grubun suratları değişince bunların bir bok yaptığını anladım.
Neler olduğunu merakla beklerken Alev hoca mesajları sinirle okumaya başladı.
"Kıvanç! Şu çarpıkbacaklısarıçiyangereksizmahlukata baktığın kadar bana bakmadın be! Resmen ağzının suyu aktı!"
Sınıf hocanın sözünü bitirmesiyle kahkahaya boğulurken Alev hoca sinirle "Kim bu dış kapının dış mandalı!? Buse!?" diye çığırdı. Buse onu nasıl kaydettiğimi fark edip Kıvanç'ı atlatarak beni bu kez cidden boğmaya başladı. Kıvanç'a yardıma Ege de geldiğinde sonunda Buse'den kurtulup öksürmeye başladım.
Alev hoca sinirle "Buse tahtaya çık!" diye bağırdı. Ardından kaldığı yerden okumaya devam etti.
"Oğuzun Yavuklusu: Yok aşkım ya uykum var benim ondandır, yoksa ben bu şırfıntıya bakar mıyım hiç?" dediğinde sınıf tekrar gülmeye başladı. Alev hoca sinirle Kıvanç'a
"Şırfıntı ha!? Oğuzun Yavuklusu da sen oluyorsun galiba?" diye tıslarcasına konuşurken Buse bana bakıp dişlerinin arasından "Seni sonra öldüreceğim Oğuz!!" diye tehditler yolladı.
Alev Hoca'nın "Tahtaya!" diye bağırmasıyla Kıvanç tehditkâr bakışlarını üzerimden çekmeyerek Buse'nin yanına gitti.
"HanımZaa: Ege! Şu kaltağa baktığın gibi tavuklarına bile bakmadın, yuh!.. Bu kadarı da fazla artık! Kaltak mı!? Hanginizsiniz bu?!" diye bağıran hocayla bakışlar Beyza'ya dönerken, o sınıfta yokmuş gibi yapıyordu. Alev hoca onu da öfkeyle tahtaya kaldırdığında bu kadar laf yedikten sonra nasıl hâlâ kızların saçını başını yolmadığını merak ettim doğrusu! Ben olsam kesin yolmaya Buse yellozundan başlardım.
Hoca "Fi kenarlı çokgen: Ege tavuklarına bile böyle bakmadıysa sorun büyük demektir!" diye devam etti. Ardından da Figen'e bakıp "Oğuzun dersteki saçmalığından anlaşıldığı gibi bu sensin Figen! Hemen tahtaya çıkıyorsun!" dedi.
Figen el mecbur tahtaya kalkarken hoca mesajları okumaya devam etti. Yalnız fark ettim de bu kadın bizim konuştuklarımıza ne kadar meraklıymış lan!?
"3 Harfli: Beyzacığım lütfen hayatım! Muhteşem hazinem olan chickenlarımı şu saçma kadının saçma dersiyle söz bile olsa aynı ortamda bulundurma!" diye devam eden hoca Ege'ye yiyecekmiş gibi bakınca Ege teslim olur gibi ellerini kaldırıp tahtaya ilerledi. İlerlerken de bana "3 harfli biraz sonra seni çarpacak!" diye eklemeyi ihmal etmedi.
Sınıf vahim olan durumumuza gülerken Alev hoca "Muz-Çık: Kızlar, gençler haklı şimdi. Her haftanın ilk günü ilk dersinde orasını burasını gösterip, Oğuz'un deyimiyle 'gell beni alll' diye bağıran afete bakmayıp ne yapalım?" dedi. Bizim tayfada son kalan olduğu için bakışlar Muhsin'e döndüğünde gülerek "Büyük sıçtın kanka" dedim. Hoca artık sinirden kıpkırmızı kesilmişti ve başka tek söz etmedi. Muhsin "Her şeyi anladım da Muz-Çık ne lan!?" diye sorduğunda "Kanka Muhs-in ya, oradan Muhs-çık. Hızlı hızlı söyleyince de Muz-Çık gibi oluyor ondan" diye gülerek açıkladım.
2 dknın sonunda hoca dokunsam ağlayacak gibi duruyordu. Birden "acaba cidden dokunsam ağlar mı?" diye düşünüp işaret parmağımla yavaşça omzuna dokundum. Hoca birden bana dönüp sinirle bakmaya başlayınca hızla elimi çekip açıklama yapacaktım ki "Sen hâlâ burada mısın!? En başta senin çıkman gerekiyordu tahtaya!" diye çığırınca sustum.
"Tamam, hocam kızmayın çıkarım yani n'olacak?" diye ilerlerken bana yiyecekmiş gibi bakan 6 kişiyle göz göze geldim. Arkama dönüp tahtaya çıkmaktan vazgeçtiğim sırada hoca önüme geçti ve bende tekrar tahtaya ilerledim. Sıraları geçip tahtanın önündeki bizimkilerin ortasında kaldığım an hepsi üstüme atladı. Ege ve Muhsin'den tekme, Kıvanç'tan yumruk, kızlardan vücuduma çeşitli darbeler alırken bu durumdan sıkılıp önümdeki kişinin saçına asıldım!
Saçını çektiğim kişi ince ve tiz bir sesle çığlık atınca kim olduğuna baktım. Alev hoca olduğunu fark ettiğim an ise bıraktım. Ardından, ama bu kez kimden olduğunu kestiremediğim karmaşık darbeleri yerken bu kaosun köşesinde bir boşluk buldum ve kendimi oraya doğru fırlattım. Boşluktan dışarı atladığımdan yere uçuşa geçtim ama sonra toparlanıp ayağa kalktım. Arkamı dönüp kavgaya baktığımda sınıftaki diğer öğrencilerin de kaosa girip dayak yediğini ve son anda açılan kapıyla içeri giren müdürümüzü gördüm. İşte şimdi sıçmıştık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HABİTAT "Bir Mütüşmel Lise Meselesi"
Humor*Oğuz kişisi HABİTAT grubunu kurdu* Handsome Boysların Prensi (Oğuz): Hey teens! Are you ready!? Oğuzun Yavuklusu(Kıvanç): Ooo Oğuz, gavurcanı ilerletmişsin... Fi Kenarlı Çokgen(Figen): Yeni macera ha? Figen bunu sevdi :) Dış Kapının Dış Mandalı(Bus...