3

75 5 0
                                    


Çalan telefonla gözlerimi açtım. Telefonu korkuyla elime alıp baktığımda junpyo yu görmemle dayanamayıp gözlerimi devirdim. Sonrasında yine biricik arkadaşıma dayanamayıp telefonu açtım. 

“Ne var?”

“Bu gün geliyorsun değil mi yijung?”

Junpyonun oğlunun doğum günüydü bu gün. 

“Yo, Bir yere mi gelmem gerekiyor?”

Dedim onu sinir etmek için.

“Yijung!” 

“Tamam tamam geleceğiz işte senin oğlunsa bizimde yiğenimiz tabi ki geleceğiz! Şimdi kapat artık sevişiyoruz.”

Bununla Yanımda uyuyor taklidi yapan biricik karım gözlerini açıp koluma vurdu. Ben de ona öpücük attım.

“Gaeul e selam söyle-“ junpyo lafını bitirmeden telefonu kapatmıştım bile. Biricik karıcığım bana kızgınmış gibi bakmaya çalışıyordu. Ona gülümseyip dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

“Gerçekten başka türlü susmuyor hayatım.”

Gaeul ün gözleri kocaman oldu böyle çok sevimli görünürdü hep.

“Her çok konuştuğun da böyle mi diyorsun? Sunbea junpyo hep çok konuşuyor!”

Ben sırıtınca karıcığım daha da sinirlenmiş olsa gerek kaşlarını çattı. Bu bana artık işe gitmem gerektiğinin göstergesiydi.

“Ben artık işe gideyim hayatım. Akşam partiye gidiyoruz unutma.”

Gaeul kendi işini hatırlamış olacak ki hızla yataktan çıkıp banyo ya girdi.

“Hey! Ben girecektim...”

Erkeklerin kaderi de buydu sanırım ayrı yerlere gitsek bile onu beklemek zorundayım! 

**

Akşam eve geldiğim de her şeye hazırdım söyleyeceklerim bile hazırdı.

‘Hayatım çok güzel olmuşsun. Elbisen tasarım mı? Tabi doğru sen o kadar para vermezsin bir elbiseye...’

Ama hayır gördüğüme hazır değilmişim. Gaeul bir Peri gibi önümden geçtiğinde neredeyse dilimi yutacaktım.

Bana gülümsedi. O gülümseyince dilimin yutmayı bırak kendi varlığımı unutmuştum.

“Peri kızı gibisin.” Diye bildim sonunda. O da benden onay almış olmanın mutluluğuyla arkasını dönüp yatak odamıza girdi. Giderken bana bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum. Gözüm karımın sırtında kalmıştı. Onun sırtı tamamen açık mıydı yoksa bana mı öyle gelmişti? Kör olmuş olmayı umarak ben de onun peşinden odamıza girdim. Bana benim giyeceğim takımı uzatırken aynadan sırtını görebiliyordum. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü o an. Öyle güzel duruyordu ki bunu tüm herkes görmemeliydi. Kesinlikle olamazdı. Acaba yakışmamış elbise mi desem diye düşündüm ama biraz önce ayran budalası gibi bakıyordum. Buna inanmaz. Kıskandım giyme dersem inadına daha da açarak giyer. Dişlerimi sıktım. Çabuk düşünmeliydim. O mükemmel sırtı benden başka kimse görmemeliydi.

Giyinirsen düşündüm. Tam hazırdım ki aklıma gelende sırıtmadan duramadım. Eğer başarabilirsen mükemmel bir plandı. Gaeul makyajını tazeliyordu ben yanına gittiğimde.

“Çok güzel görünüyorsun acaba gitmeyip bunu evde mi kutlasak.” 

Gaeul kahkaha attı. 

“Junpyo seni öldürür.”

Haklıydı. Omuz silktim ve ona sarıldım. Önce boynuna bir öpücük kondurdum. 

“Uslu dur sunbea.”

Onu umursamadan öpmeye devam ettim. Sırtını öpmeye başladığımda kıkırdadı.

“Hayatım sabrımı mı deniyorsun?” 

Sesi biraz boğuk gelmişti. Öpücüklerimden etkilenmiş gibiydi. Tam sırası diye düşünüp öptüğüm yeri emerek ısırdı. Gaeul den küçük bir ses geldi. Biraz morarsa bana yeterdi. Onu bırakarak uzaklaştım. O ise yanakları kıpkırmızı nefesi hızlanmış şekilde bana bakıyordu. 

“Bu neydi şimdi?” Dedi bana bakarak. Omuz silktim. 

“Karımı da öpemeyecek miyim?”

“Ah sen delisin. Gerçekten evden çıkana kadar benden uzak dur.”

Sırıttım.

“Bana araba da uyar hayatım.”

Gözlerini devirerek makyajını yapmaya geri döndü. Ben de salona geçip onun sırtında ki morluğu fark etmesini bekledim. Kısa bir süre sonra gelen çığlıkla başardığımı fark ederek onun yanına gittiğim de ağlamak üzereymiş gibi duruyordu. 

“Sırtım morarmış.” Dedi bana. Biliyordum.

“Bir yere mi vurdun hayatım bir bakayım.”

“Bir yere vurmadım! Öptüğün yer morarmış sunbea...”

“Hadi ya? Dön bir bakayım.”

Döndü. Gerçekten başarmıştım. 

“Ben danayamamıştım hayatım gerçekten özür dilerim ne yapmak gerekiyor şimdi?”

İç çekti.

“Elbiseyi değiştireceğim.”

İşte bu!

“Başka bir çözüm olamaz mı? Fondoten falan?” 

Umarım olmaz. Başını olumsuz manada sallayıp kıyafetini değiştirmeye gitti. Ben de büyük zaferimi kutlamak için kendime bir bardak içki aldım ve karımın parti için hazırlanmasını bekledim. Dediğim gibi beklemek erkeklerin kaçınılmaz kaderiydi.

**the end**

gomezbest

seulmate boys over flowersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin