veriyor. Ağaç ona inanmıyor. Sinirleniyor. Sen ne bilirsin. Sen anlamazsın. Sen göremezsin. Dallarını sallandırıyor adam sıkı sıkı tutunuyor. Tırnaklarını batırıyor. Düşmek istemiyor. İhanete uğradı. Bu bir tuzaktı. Ondan nefret ediyor varlıklar. Öyle değildi ama yanlış anlama adam. Siz dost olucaksınız. Ağaç sakinleşti. Ani öfkesi geçti.Sanırım anlamıştı. O gerçekleri biliyordu ya insanların ne kadar nankör ve bencil olduğunu. Orda gördüğü şey insanlara yapılmış olsaydı Adam korkardı ama oradakiler ağaçtı. Endişelenmesi gereken Adam değildi değil mi? Onun sorunu değil çünkü. Ağaçlar bir bir kesiliyordu. Bazen kırmızı bir ışık çıkıyordu uzaklardaki hemcinsleriden bir de duman vardı kapkara. Şimdi Adam dikenle konuşuyordu. Diken ona yaşadığı maceraları anlatıyordu. Oldukça heyecanlıydı. Adam onu pür dikkat dinliyordu. Dikenlerine dokunmak istiyordu Diken'in onları çok sevmişti Adam. Ama ağacı hiç sevmemişti. Zaman geçti konuşmalar uzadı adam gitmek istemiyordu. Ama açtı karnı gurulduyordu. Bunu fark eden ağaç bir şey düşürüdü. Bir besin adam ağaca baktı. Sanki ona olan kırgınlığı geçmiş gibiydi. Besini yedi. Beslendi. Sonra uykusu geldi ağacın altında uyudu. Ağaç bir kaç büyük yaprakta attı. Üşümesin diye.Adam minnettardı. Daha sonra Ağaçla konuşmaya başladı. Ağaçta buna sevinmişti. Ona her şeyi anlattı Ağaç. Gördüklerini. Sanırım Adam daha iyi anlıyordu artık. O da üzüldü. Bu sefer gerçekten hem de. Anlamamıştı. O hiç böyle şeyler...