YENİ BÖLÜM KARŞINIZDA İYİ OKUMALAR :)**************
Multimedia: Zara Mirzanlı
Gözlerimi açtığımda etraf kapkaranlıktı hiçbir şey göremiyordum. Ben böyle karanlıkla bakışırken yan taraftan bir ses geldi. " Bakınmayı bırak o tarafta değilim." Ses tanıdık gelmişti ama kimin olduğunu çıkaramadım. Ben böyle bakınmaya devam ederken birden ışıklar açıldı. (Çaktırmayın ama gerçekten ters tarafa bakıyormuşum.) Hemen kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Karşımda Lodos vardı. Ben böyle Lodos'a şaşkın şaşkın bakarken "Sonunda uyandın gereksiz."dedi. Dik dik ona baktım ben niye burdaydım ki şimdi. Bu soruyu içimde tartışmayıp Lodos'a yönelttim "Ben niye burdayım ya?" Lodos'tan cevap gecikmedi "Bana dediklerin cezasız mı kalacak sanıyorsun."
"Ne cezasından bahsediyorsun ya bırak beni evime gitmek istiyorum."
"Evine gitmek istiyorsun demek." deyip bana doğru yürümeye başladı. Bana vuracak zannedip korkmuştum ve gözlerimi kapatmıştım ama biraz sonra ellerim ve ayaklarım serbest kaldı. Lodos beni çözmüş gözlerimi açmamı bekliyordu. Ellerim ve ayaklarım serbest kaldığında bileklerimi ovdum. Gerçekten ipi çok sıkı bağlamıştı ve bileklerim hafif morarmışlardı. Lodos bana bakıp "Yürü hadi." Dedi ve kapıya doğru yürümeye başladı. Belli ki beni evime götürecekti. Bu düşünceyle hemen yerimden kalktım ve Lodos'un peşinden gittim ama o çoktan merdivenleri inmişti ve dışarıya çıkıyordu. Ona yetişmek için bende merdivenleri ikişer üçer inerek dışarı çıktım. Ne kadar da hızlı yürüyordu bu be. Arabaya doğru hızlı hızlı yürüyordu ve benim ona yetişmem için koşmam gerekiyordu ama ayak bileklerim acıdığı için çok koşamıyordum. Sonunda arabaya bindiğimde bir oh çektim çünkü bileklerim çok acıyorlardı. Ben arabaya binince Lodos'da arabayı çalıştırdı ve gaza basmasıyla resmen koltuğa yapıştım, arabayı da çok hızlı sürüyordu. Bu çocuğun her şeyi hızlıydı yahu. Düşüncelerimden kurtulup dışarıyı izlemeye karar verdim. Ne kadar da ıssız bir yerdi burası hiç kimseler yoktu sadece birkaç tane kulube tarzında bina, sokak lambaları ve havlayan sokak köpekleri... Kelimenin tam anlamıyla çok ıssız bir yerdi burası. Ben böyle dışarıyı izlerken bir anda araba durdu. Lodos'a bakarak tam "neden durdun?" Diyecekken "in" demişti. Aval aval suratına bakarak "ne?" Dedim. Beni gece gece burada indiremezdi dimi "in" dedi tekrardan bu sefer ciddi olduğunu anladığımda söylene söylene arabadan inmiştim hem beni sebepsiz yere buraya getiriyordu hem de gecenin bilmem kaçında beni evime götürmeyip arabasından kovuyordu hem suçlu hem güçlü yahu. Arabadan indikten sonra havanın soğuğunu iliklerime kadar hissettim resmen, sonbahar ayındaydık sonuçta. Lodos piçi gitmiş mi diye arkama bakarken ortalarda kimsecikler yoktu. Piç işte nolucak. Sonra aklıma acı bi gerçek dank etti. Havanın soğukluğu beynime de işlemiş olacak ki bu sorunum aklıma yeni gelmişti "Siktir ben eve nasıl gidicem ya of Lodos piçi hepsi senin yüzünden ya." diye haykırırken aklıma Mert geldi tabi ya Mert beni götürürdü. Zeki beynime teşekkürlerimi sunarken çantamdan telefonumu çıkartıp Mert'in numarasını tuşladım. Telefon 4üncü çalışta açılırken Mert bir küfür savurdu "Ne var Zara gece gece." "Söylenmeyi keser misin beni gelip burdan alman gerekiyor." dediğimde telaşı sesine vurmuştu " Nerdesin?" "Şu an anlatamam gelince anlatayım biraz çabuk ol götüm dondu burda." kıkırdadı "Tamam geliyorum konum at." "Tamam" deyip telefonu kapattım. Mert'e konum attıktan sonra montuma daha çok sarıldım hava gerçekten çok soğuktu ve kelimenin tam anlamıyla götüm donmuştu. Mert çabuk gelse iyi ederdi yoksa burada soğuktan ölecektim. O sırada arkamda bir hareketlilik hissettim arkama baktığımda bana doğru gelen 3 tane adamı gördüm. İçkili oldukları yürüyüşlerinden belliydi. Şanslıydım ki beni sokağın karanlığından farketmemişlerdi. Ama ne yazık ki ben adamlara öküzün trene baktığı gibi baktığım için en baştan gelen adam beni görmüştü.
İçimden bi hassiktir çekerken koşmaya başladım. Ama şanssızlığım tekrardan yüz gösterdi ve sokak çıkmaz sokaktı. Bu sefer işim gerçekten bitmişti. Korkuyla geri geri giderken adamlar daha çok yaklaşıyordu adamlardan biri "yavrum kaçarak hata yaptın" derken pis pis sırıtıyordu adamlara çaktırmadan cebimde çakı olduğunu hatırladım ve yavaşça elimi montumun cebine attım elim cebimdeyken adamları süphelendirmemek için "Defolup gidin yoksa.." arkadaki adam konuştu bu sefer "yoksa..." o anda cebimden çakıyı çıkartıp adamlara doğrulttum "Hepinizi gebertirim." Adamlar bu atağımla biraz şaşırmışa benziyorlardı arkadaki gülerek " ooo bizim fıstık da ne atarlı çıktı yahu" aralarında pis pis gülüştüler. Ben içimden hala Mert'in gelmesi için dua ediyordum. Adamlar adım adım yaklaşıyorlardı bana " Defolun dedim size" en öndeki adam sırıtarak daha fazla yaklaşıyordu "Aman ne korktum ne korktum" sırtım duvara çarptığında artık sona geldiğimi anlamıştım şu şansım da bi kere bile gülmüyordu ki bana. Sinirle gözlerimi kapatıp soluklanırken bir anda bi kuvvet elimdeki bıçağı aldı ve kolumdan tutup beni kendine çekerek bıçağı boğazıma dayadı. Bu saniyeden sonra eğer yaşarsam bir daha şansa inanmayacaktım. Çünkü bana hiç uğramadığı için varlığından bile emin değildim. Adam bıçağı boğazıma bastırırken "Hani hepimizi gebertiyordun sürtük hayırdır dut yemiş bülbüle döndün " dedi sürtük kısmını bastıra bastıra. O sinirle "Sensin lan sürtük" dedim adam sinirlenmiş olacak ki bıçağı boğazıma daha çok dayadı "Senin o dilini keserim" diye tısladı. Üstü leş gibi içki kokuyordu o an kusma isteğim gelirken bu isteği bastırmaya çalıştım. Boğazımdan gerdanıma doğru bir sıvı yavaş yavaş akmaya başladığında boğazımın sızısı daha çok arttı. Çok bastırıyordu pezevenk adam o yüzden boğazım kesilmişti ama çok derin olmadığını biliyordum. "Biraz önce atıp tutuyordun noldu şimdi dilini mi yuttun küçük hanım" boğazımın sızısından cevap vermedim ama o anda başka bir erkek sesi benim yerime cevap verdi "İstiyorsan ben senin o dilini biryerlerine sokayım." herkes sesin geldiği yöne baktı karanlıkta kim olduğunu çözememiştim ama sesi genç birine aitti ve çok tanıdıktı adam genç çocuğa doğru bakıp " Oo misafirimiz varmış." Dedi ben onları izlerken boğazımın sızısı bin kat daha katlanıyordu sanki genç çocuk arkamdaki adama "Bırak lan kızı" dedi bu sesi hala nereden tanıdığımı çıkaramamıştım. Adam "Yok ya başka isteğin" dediğinde beni bırakmayacağını kesin olarak anlamıştım. Genç çocuk bize doğru yavaş yavaş yaklaşırken adam "Yaklaşma yoksa kızın kafası uçar" dedi ama karşımdaki genç adamı duymamazlıktan gelirken daha çok yaklaştı adam bıçağı boğazıma daha çok bastırınca bu acıya dayanamayıp "Ahh" dedim
Karşımdaki genç çocuk adamın dediklerini hiç duymazmış gibi daha çok yaklaşırken adam bıçağı daha da bastırıyordu boğazımın acısına dayanamıyordum artık gözümden bir gözyaşı süzüldü. Karşıdaki çocuk daha çok yaklaşmıştı bize doğru "Polis" diye bağırdı arkamızı göstererek arkamdaki adam kafasını arkaya çevirirken genç çocuk hemen eline vurup adamın elindeki bıçağı yere attı fırsattan istifade ederek hemen kenara çekildim genç çocuk, adama bir yumruk geçirdi. Adam yediği yumrukla afallarken yere düştü. Genç adamın üzerine oturup yumrukları yüzüne yüzüne vururken aklıma diğer iki adam geldi onlara baktığımda ortada olmadıklarını görmüştüm. Büyük ihtimalle genç çocuk onlarında icabına bakmıştı. Genç çocuk adamın bayıldığını anladığında adamın üzerinden kalkıp arkasına baktığında göz göze gelmiştik genç çocuğu tanımıştım Lodus'tu bu "Lodos" diye fısıldadım. Neden gelmişti ki şimdi . Yanıma gelip gözleri boğazımdaki kesiğe kayarken "İyi misin?" Diye sordu "İyiyim" dedim neden geri gelmişti ki şimdi. Biz böyle birbirimize bakarken sokağı beyaz bir ışık aydınlattı. Arabanın farları gözlerimi kamaştırırken gözlerimi kısmak zorunda kaldım. Arabadan bir adam inmişti. Tanımıştım hemen onu. Bu Mert'ti. Hızlı adımlarla yanıma gelerek "Zara iyi misin?" Diye sordu telaşlı telaşlı ben daha Lodos'un beni kurtardığı gerçeğini sindirememişken Mert sorulara boğuyordu beni "İyiyim" dedim. Mert'in gözü yanımdaki Lodos'a kayarken "Bununla burda ne işin var" diye sordu anlatacak halim olmadığı için "Sonra anlatırım" dedim sinirli sinirli gözleri bir bana bir Lodos'a kayarken "Hadi gidelim o zaman." Ben önde o arkamdan gelirken son kez Lodos'a bakmak için arkamı döndüğümde Mert'in sinirle çatılmış kaşlarını görünce önüme geri dönmüştüm. Arabaya bindiğimizde Mert'in neden burada Lodos ile birlikte olduğumuzu soracağını biliyordum. Arabaya binip kapıyı kapattıktan sonra Mert arabayı çalıştırdı ve geri geri giderek bu ara sokaktan çıktı. Mert ana yola çıktığında "Ne işin vardı orda" diye sordu "Şuan çok yorgunum yarın konuşsak olmaz mı?" Mert sabrının tükendiğini belirtmek ister gibi sertçe bi soluk aldı ve "Ben senin başına bişey geldi telaşıyla uykumu bölüp geliyorum ve bir bakıyorum düşmanınla ara bir sokakta buluyorum seni sonra küçük hanıma o adamla orada ne yaptığını soruyorum hanımefendinin cevabı 'şu an çok yorgunum yarın konuşalım Mert'. Dediğinde cevap vermedim çünkü gözlerim kapanmak üzereydi gözlerimi kapatmadan önce aklımda sadece şunlar vardı. Lodos beni hem o ıssız sokağa bırakıp hem de neden hayatımı kuratmıştı ki.************
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA BANDI
Teen FictionHepimizin bir yarası vardır. Ruhunda veya bedeninde kolayca geçmeyen yaralar, ama biliyoruz ki bedenimizde oluşan yaralarımıza ilk koşanlar yara bantlarıdır. Yara bantları ilktir, ilkler özeldir. Ruhu yaralı her insan gibi benimde ruhumda ağır bi y...