Ah acıklı sözler

180 14 12
                                    

-20 Gün Önce -

Evet , üçlü kayak bildiğiniz gibi onun olduğu kayak. Ama resmen takmıyor ya. Neyse mutsuzken mutlu rolü yapmaya alışkınım zaten. Kahkahalar falan atmaya devam ettim , umurumda değil havası vermeye çalışma keyfi. ( Burda qeyyf yazasım geldi de abartmayayım dedim sfsghsjs ) Sonra kardeşim , babam , ben kayağa yerleştik.  Ben her zamanki gibi ortadayım yine. En sevdiğim yer. Sonra el ele tutuşalım dedi kardeşim hadi ona da tamam. İşte kaydık. Kolay düşmüştüm. Bir yerim acımamıştı. Neyse suyun içinden çıktığımda bana bakan bir çift endişeli ( Burası benim hayalim de olabilir ama endişelimsi gelmişti napıyım sdfgdhdd ) gözle karşılaştım. Bakışlarımı suya çevirdim. Ben kimsenin gözüne uzun uzun bakamam öyle. Gözlerimi yukarı kaldırdığımda onun da bakışlarını çevirmiş olduğunu gördüm ve onu daha dikkatli inceleme şansı elde ettim. Yakışıklıydı. Hayır , yakışıklı kelimesi yetersiz kalacak kadar çok yakışıklıydı. Burada çalışıyordu. Üzerinde cankurtaran ve kayak görevlilerinin giydiği kırmızı tişörtlerden , altında ise beyaz ne çok kısa ne de uzun olan bir şort vardı. Sudan yavaş hareketlerle çıkmaya çabaladım. İşim zordu.

1- Babama çaktırmamalıydım.

2- Çocuğa çaktırmamalıydım.

3- Kağnı arabası kadar yavaş hareket ederek çocuğu daha uzun süre izlemem gerekiyordu.

Vazgeçtim bu kadar zora gelemem ben. Kendimi anın akışına bırakmaya karar verdim. Çocuk bana bir kez baktı diye bana vurulmamıştı ya sonuçta. Düşen her müşteriye bakıyordu. Benim bir özelliğim yoktu. Off olmasın zaten çok da önemli.

Yalan söylüyordum. O an kendime yalan söylüyordum. Bana tutulmasını bırakın benden hoşlansa hatta beni diğerlerinden azıcık bile ayrı koysa bile yeterliydi. Evet benim için önemliydi hem de çok. Bunu o an anlamasam da ileride son boyutlarda anlayacaktım. Derinlerime dek hissede hissede hem de ...

 - Bugün -

Kahraman Tazeoğlu'nun dediği gibi. ''Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum , ama alışacaksın biliyorum. '' Gün geçtikçe daha da alışıyorum onsuzluğa. Biraz daha silikleşiyor gülüşü hafızamda , sesi şimdi puslu bir yerden geliyormuş gibi. Günlerim daha kötü , gülüşlerim daha eksik ama hayat devam ediyor. Mutsuzluktan ölünmüyor ya  , ya da onsuzluktan , ya da yalnızlıktan ...

NOT : Evet arkadaşlar merhaba :))) Hikayenin ruhunu bozmamak için - ya da anı mı demeliyim bilmiyorum. - çok fazla yazar açıklama kısmı tarzı yerleri yazmayı sevmiyorum. Okuduğum hikayelerde hep böyle kısımlar oluyor ve sıkılıyorum açıkçası. Oy ve yorum istiyorum gibi şeyler yazmayı da sevmiyorum :)) Ama yine de istiyorum. Hikaye farklı bir hikaye. Çünkü gerçekten yaşanmış olayları anlatıyor. Ben hikayeyi samimi ve eğlenerek yazıyorum.  Zaten kendi başımdan geçmiş şeyler olduğundan da anıları bir daha hatırlayarak mutlu oluyorum. Umarım siz de okurken o ruhu hissediyorsunuzdur. Şu yukarıdaki ''20 gün önce '' yazısına takılabileceğinizi düşündüm. Bu açıklamayı yapmamın asıl sebebi bu. 20 gün önce yazmasının sebebi her gün bölüm paylaşmıyorum. Bu yüzden de mesela yarın bir bölüm paylaşacak olsam 21 gün önce yazacağım. Yani aslında ilk bölümdeki ''15 gün önce'' ve bu bölümdeki ''20 gün önce '' aynı gün içinde gerçekleşmiş olaylar. Bu arada hikaye romantik kategorisinde de mizah kategorisinde de mizah kategorisinde de dereceye girdi. Hem de beş gün kadar kısa süre içerisinde. Bana destek veren , yorum yapan , oy atan , arkadaşlarına öneren herkese sonsuz teşekkürler. Özellikle de yorum atanlar çok değerlisiniz <3 İyi kötü her türlü fikrinizi belirtmenizi rica ederim. Her yorum atana cevap vereceğimden emin olabilirsiniz. Bu arada duyguların tam anlamıyla ifade edilebilmesi için kız tarafını benim erkek tarafını ise bir erkek arkadaşımın yazdığı hikayemiz ''Siyahın Sonsuzluğu'' AybarOfficial adlı hesapta yayınlanmaktadır. Destek rica edilir. Neyse çok uzattım. Seviliyorsunuz ...  - Şekerini kaybetmiş küçük kız / Başka bir deyişle yazarınız Aysima :))

Yaz AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin