(Tiesta Hannah, Brad'in bir fakesinin sevgilisiydi, ismi Hannah ama hikayede Tiesta. Kız Brad'le bir olup bana sövmüştü..) Kampa gitmek için bindiğimiz otobüsten inip kamp alanına yürümeye başladık. Brad azimle bir önümüzden gidip Tiesta'yla konuşup kıkırdaşıyordu. Jess'i sevip kıkırdıyordu Tie. Bir ara Tie'ın çakma sarı saçlarını gözlerime girercesine savurdu. "Pis sürtük." Yanımda Connor kıkırdadı. "Pis aşık." Hönk?! Bana mı dedin onu sen? "Kim kim kim???" Korktu galiba,"Kimse! Kimse." Hıı peki gibi bir şey deyip önüme döndüm. Tanrııım! Sabahki incir ve su sanırım etkisini göstermeye başlıyorrr! "Con! Sanırım altıma yapacağım!" Güldü. Durdu. Gözlerini devirdi. Kolumdan tutup otların oraya çekti beni. Ashley'i elimden alıp anırdı "Hemen!" Slk ya sıçcz brda nsi hmn ya .s.s. İşim bitince ellerimi toprağa sürtüp (cehalet, nasıl yıkayabilirim ki?) Con'ın yanına gittim. Ash'in tasmasını alıp kimsenin olmadığını fark ettim "Tanrım, diğerleri nerede?" "İki dakika önce buradalardı! Bir ses duyup ormana doğru yürüdüğüm zaman hepsi gitmişti!" "Neeeööğ?! Şimdi kayıp mı oldööök?!" Diye anırdım ben de. Tabi ki içimden anırdım. Radiohead- Creep çalmaya başladı bi anda. Çığlığımsı bir viyaklama çıkarttım. Sonra hatırladım. Telefonum çalıyormuş. Connor gülmeyi kesince açtım. "Alo? Alo??" Tabi ki çok endişelenmiş bir Bradley sesi duymayı düşünmüyordum. "Alo? Neredesiniz ya? Biz çeşmenin oradayız. Otobüs terminalinden 7km uzaklıkta, siz nerelerdesiniz?" "Bilmiyorum. Biz size doğru geliyoruz o zaman." Gülümsedim. BENİ UMURSUYORRR! Con gülmeye başladı. "Ne var?" "Hiiç. Sadece, aptal aptal gülümsemenin nedenini biliyorum. *başını önüne eğdi* Lütfen inkar etme. Ben de aşık oldum." Kıkırdadı. Omzundan tutup kendime çevirdim ve boynuna sarıldım. (Burayı yazarken bi mutluluk doldu içime fagsgsvav) Kolum omuzunda, yürümeye devam ettik. Ashley de Connor için şımarıklık yapıp durdu. Çeşmeye gelince James yanımıza koşturdu. Tiesta adının Jordan olduğunu hatırladığım bir çocukla öpüşüyordu. Brad'in umurunda değil gibi davranması beni azıcık mutlu etti. Azıcık. Valla azıcık. James "Korktum ama ya. Bir dahakine nereye giderseniz söyleyin." "Hey millet! Sıçmaya gittim!" Bu espri James'in çok hoşuna gitmiş olmalı ki güldü. Sesli güldü ^_^ Brad gözlerini kaçırıyordu. Tristan'a dönüp kulağına fısıldadı. O sırada artık gözlerimi üzerinden çekmemin doğru olacağını düşünüp James'e diktim gözlerimi. Dar kot pantolon ve üzerine kırmızı kareli gömleğini giymişti. İçinde bir şey yoktu. Connor ile konuşuyordu. Bana dönüp göz kırptı. Yanlarına yaklaştım. "Ne oldu?" James kolunu belime koyduğunda Brad'in yüzünü düşünüp güldüm. "Kiminle kalsak diyorduk. Biliyorsun. Bradley en güzel kızı aldı. Ama ben kesinlikle Sophia'yla yan yana uyumak için her şeyi yaparım." Güldük. Connor konuyu devam ettirdi. "Eh, sonuçta birileri beraber uyuyacak. Tris, ben ya da Jamie." Konularına tiksinçliğimi yollayarak bir kaç adım geriye- yere oturdum. Yanıma Brad geldi ve sohbet başlatmaya çalıştı. "Naber?" "İyi senden?" "İyidir." "Bizim, erkeklerden biriyle ilişkin mi var?" "Ne?!" Tısladım. "Çok yakı-" "Çok mu yakınız?! Sabahtan beri Tiesta ile gülüşüp şakalaşan ben değilim!" Ashley hırlamaya başladı. "Ama dün James ile aynı yatakta yatan sensin!" Sustum. Yanaklarım kıpkırmızı oldu. Tanrım. Böyle olsun istememiştim ki! Evde abimle, Ashleyle ve kahvemle oturup HIMYM izlemek istiyordum. Ashley düşüncelerimi okumuş olacak ki başını kucağıma koydu. Dostum benim. Yarım saatlik ikinci tur yürüyüşünün ardından kampa geldik. Düzlük bir yerdeydi. Yüz metre uzaklıkta deniz vardı. Duşlar, tuvaletler vardı. Kamp lideri olduğunu yeni anladığım Jordan emirler vermeye başlamıştı bile. Tiesta da yanında durmuş kıkırdıyor ve boynunu falan öpüp duruyordu. "Çadırlar 10 dakika içinde kurulsun. Ondan sonra erkekler ile balığa gideceğiz." Nee? Erkekler mi? Benim dedem balıkçıydı. Kadın erkek eşitsizliği var abi ya! "Jordan, balığa ben de geleceğim. Eşitsizlik yapmayın. İsteyen bayan arkadaşlarımız da gelebilir." İtiraf edeyim, birden alkışlanacağımı falan ummuştum. Onun yerine hepsi anırarak güldüler. Homurdanarak çadırın çubuklarını toprağa gömdüm. Brad ile çadırı ilk kuran biz olduk. "Ödül olarak, balığa gelebilirsiniz Bayan." Yapmacıkça gülümsedim. Balık için yola koyulduk. Ash, Brad, Jess ve ben aynı sandala bindik. Ben oltanın ipini hazırlarken Brad de kürek çekiyordu. Açıkçası onu orada denize atasım vardı. Gözlerimi kaçırıp duruyordum. Oltaya ipi takıp ayağa kalktım ve oltayı uzağa fırlattım. Brad de sandalı durdurup kendi oltasını hazırladı ve o da aynısını yaptı. Çok sessizdik. İkimizin de güneş gözlükleri yüzünden birbirimize bakıp bakmadığımız anlaşılamıyordu. Ash ve Jess huzursuzlandılar. Ashley sandalı sallamaya başladı. Onu durduramazdım "hey, bebeğim. Hey hey hey! Sakin." Ağlayıp inledi. "Sorun ne bilmiyorum." O anda oltalar hızla çekildi. "Yakaladım." Yavaşça çektim. Sarmaya başladım. Gülümsememe engel olamadım. Kocaman bir şey geliyorrrr! Gerçekten koca bir somonu sandala aldım. Brad'de aynısını alınca aşağıda somon sürüsü olduğunu acıyla anladım. Sandalı rahatça batırabilirler, parçalayabilirlerdi. Ağı hızlıca açıp suyun yüzüne attım. Beş, altı tane takıldı. Gülümsedim. Brad de yorumunu yaptı. "Harikasın." İçten içe mutlulukla taşıp ağı çektim. Buluşma yerine döndüğümüzde telsizle diğerlerine geldiğimizi haber verdik. Tanrım! Ölmedik! *-* Kampa döndük. Soğutucuya koydum ve üstümü değiştirmek için çadıra girdim.
Berbat yazdım... Çok özür dilerim. Bu aralar bana ne oluyor bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golden (The Vamps Fan Fiction) -ASKIDA-
FanfictionMerhaba arkadaşlar! Bir hikayeye başlıyorum ve beğeneceğinizi umuyorum! . . Selam ben Olivia, Londra'da lise sondayım. Köpeğim Ashley ile (golden retriewer) -doğru mu yazdım asddsa-ufak bir apartman dairesinde oturuyoruz. Bir abim ve bir ablam var...