Şüphe Tohumları ஐ

1.1K 65 28
                                    

Merhaba ! Tatildeyim. Imm, kolay bir yazma süreci olmadı. Fakat final kurgusunu hazırladım. Finale yakınız. 

Bölüm şarkısı : Şebnem Ferah - Yağmurlar

Dün İzmir'e gelmiştik. Aşk dolu bir balayından sonra normal hayata dönmek çok zordu. Aslında hiç İzmir'e dönmek istemiyordum. Normal hayatımdaki olaylardan bıkmıştım ve bu sevimli adacık beni koruduğunu düşünüyordum. Özgür ise, İzmir'e dönmemiz gerektiğini söylüyordu.İzmir'in bizi koruyacağına inancı büyüktü.

Balayında ufak çapta bir kriz çıkmıştı. Gittiğimiz bardaki bir Yunanlı bana laf atmıştı. İngilizce ateşli piliç demişti ve Özgür bunu duyunca zıvanadan çıkmıştı. Yanımdan ışık hızıyla ayrılmış ve çocuğa kafa atmıştı. Pataklamanın arasına girmişlerdi. Olayı ucuz atlatmıştık. Özgür ise hatırladıkça küfürler yağdırıyordu. Ben ise onu sakinleştirmeye çalıştırıyordum. Tabii, Özgür ne zaman sakin olmuştu ki şimdi sakin olsun.

Yatak odamızda, Özgür ile sarmaş dolaş yatıyordum. Odamız gri ve beyaz ağırlıktaydı. Yavaşça kalktım. Özgür uyuyordu. Yataktan kalktım. Sakin bir şekilde odadan çıktım. Banyoda işlerimi hallettim ve mutfağa gittim. Mutfakta kahvaltı hazırlamam lazımdı. Biz evli bir çifttik ve bu evin sorumluluğu bendeydi. Mutfağımıza gelmiştim. Burası kan kırmızısı ve siyah ağırlıktaydı. Benim istediğim gibi büyüktü. Buz dolabını açtım. Yeşil zeytin, siyah zeytin, peynir, domates, salatalık ve haşlamak için iki yumurta çıkardım. Kendim için portakal suyu çıkardım. Özgür çayını kendisi hazırlardı. Balkona kahvaltı masamızı hazırladım. İzmir manzarası ile kahvaltımızı edecektik. Kahvaltıyı hazırlamıştım. Özgür'e bakmam lazımdı. Yatak odasına gittim. Benim sevimli küçük ayı yavrum uyuyordu. Yanına sinsice sokuldum. Birden gözlerini açtı ve beni yanına çekti. Kolları ile sarmalamıştı. Kaçmak istiyordum ama beceremiyordum. Benim bu halime gülüyordu.

" Bırak beni ! Boğuluyorum." dedim.

Özgür " Bende sana olan sevgimden boğuluyorum ama hiç şikayetçi değilim, küçük hanım."

" Şımarmayı keser misin ? Azıcık ciddi ol."

" Şımarmamak elimde değil ki ! Şu hayatımda sadece sana sahibim. "

" Öyle konuşma. Benden önceki hayatın gayet iyiydi. Cebinde paran vardı, ailen seni seviyordu. Şimdi ben geldim ve bunlar parçalandı. Paran önceki gibi çok değil, ailenle olan bağların koptu. Ben seni mahvettim, Özgür. "

" Begüm, yine şu saçmalık olarak gördüğüm istenmeyen gelin olayına başlama. Balayında bile bu konuda konuştun. Ben seni istiyorum, diğerlerinin seni istememesi umurumda bile değil. Onlara orta parmağımı kaldırıyorum."

" Durum sana göre basit olabilir ama bana göre değil. Beni anlamıyorsun."

" Sende anlaşılmaz olmak için elinden geleni yapıyorsun. Azıcık beni de düşün. Şu hayattan keyif almasını beceremiyorsun. "

" Hayattan keyif almak, bana göre değil. Benim hayattan tek beklentim, azıcık da olsa mutluluğu ellerimle tutmak istiyorum."

" O zaman kendini kasmayı kesmelisin. Sana ellerimle mutluluğu sunmaya çalışıyorum ve sen bunu görmüyorsun. Begüm, sen benim sonum olacaksın. Yemin ederim sen benim sonum olacaksın."

" Sonun olduğumu her gün söyleme ! Bunu ezberledim." dedim ve kollarının arasından kalktım.

Dolabımı açtım ve ev içinde rahat olarak giyebileceğim kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı tarayıp, topuz yaptım. Özgür'e baktım. Mavi gözlerinde derin bir sessizlik vardı. Bana baktı ve onu umursamadan odadan çıktım. Mutfakta kendime portakal suyu koydum. Balkona çıktım ve kahvaltıma başladım. Özgür ile bu tartışmaları her gün tekrarlıyorduk ve hep onun sen benim sonum olacaksın demesiyle bitiyordu. Beni anlamıyordu. Anlaması lazımdı. Benim bakış açımdan bakmayı beceremiyordu. Ben onun gibi rahat olamazdım ki ! Bunu neden anlamamak için elinden geleni yapıyordu ? Ben, bendim. Evlensek bile benden değişmemi beklemesi büyük aptallıktı. Benim ondan hiçbir beklentim yoktu. Beni birazcık anlamasını umuyordum. Birazcık yeterdi. Fazlasında gözüm yoktu.

Önce Sen ஐHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin