''Lord ne diye buraya gelmemizi istedi ki! Bulanık olacak sonuçta...'' diye homurdandı sarı saçlı adam. Bir yandan da Muggle evlerine iğrenerek bakıyordu.
''O safkan,seni aptal. Güçlerini kaç kere açıkladı...Onu Lord'a götürmemiz gerek. Aptallar,ne diye onu buraya koymuşlar ki?'' Ayaklarınn arasından geçen sokak kedisi ile irkildi bir an. Asasını aydınlatıp evlere bakmaya başladı.
17 Numara'yı gördüğünde arkasında ki adama işaret verdi. Siyah pelerini arkasında dalgalanırken hızlı adımlarla evin önüne geldi. Asasını kapıya doğrulttu. ''Alohomora.''
Küçük bir click sesinden sonra evin kapısı açıldı. Kendisi önde,arkasında ise evde ki Muggle eşyalarına iğrenerek bakan Malfoy.
En sessiz şekilde,üst kata tırmandılar. 3 tane oda vardı. Birisinde pembe kalpler vardı. Yavaşça kapısını aralayıp,içeriye göz attı. İçeri de ki yatakta küçük bir beden uyuyordu.
''Burada.'' diye fısıldadı. Ama aniden arkasından gelen havlama sesi ile irkildi. ''Lapifors!'' Arkasına dönüp alaycı bir ifadeyle Lucius Malfoy'a baktı. ''Tavşan mı? Gerçekten mi?''
''Kapa çeneni de kızı alalım!'' diye tısladı Malfoy. İçeriye girip kızın yatağının başında durdular. ''Eeee?'' diye sordu Lucius.
''Eline alacaksın gerizekalı. Cissy ne diye seninle evlenmiş ki!''
''Ama burada erkek olan benim,sen de kadın olansın!''
''Sessiz ol Garkenez Kafalı,al bebeği de gidelim.''
Mavi gözler son kez kendisine ters ters baktıktan sonra bebeği aldı. Tekrar sessiz adımlarla odadan çıktılar ki-ŞLAAK.
Bir şeye takılmıştı,gözlerini kısıp önünde ki şeye baktı. ''Aptal tavşan.''
''Edward? Galiba aşağıda birisi var...'' Üst kattan gelen sesle buz kesildi. Elinde bebeği tutmakta olan adama döndü. ''Cisimleneceğiz!'' dedi.
Merdivenlerden gelen seslerle,hemen cisimlendiler. Ama ayaklarına dişlerini geçiren tavşanı fark etmemişlerdi.
----------------------------------------------
''Crucio!'' diye bağırdı önünde ki adama. Yere düşüp acı içinde kıvranmasını zevkle izliyordu şimdi. Büyüyü kesip,bir kaç kere tekrar etti.
Kapının açılma sesi ile o tarafa döndü. ''Baban seni çağırıyor.'' dedi sadece. Kafasını sallayıp odadan çıktı.
Ayaklarına sürtünen ıslak şeye baktı. ''Babamın görevini biliyor musun,Taia?''
''Taia bilmiyor,efendi Aaliyah.'' Aşağıya eğilip,yılanın koluna tırmanmasına yardım etti. Büyük Salon'un kapıları açıldığında arkasında ki bütün Ölüm Yiyenler eğilmişti. Kendisi hariç.
Koşa koşa masanın en ucunda oturan üvey babasının yanına gitti. Üvey babası olduğunu biliyordu,hakkında ki bütün şeyleri de biliyordu. Nasıl kaçırıldığını da. Ama burada ve böyle olmayı seviyordu.
Tom Riddle,aynı eski zamanlarda ki yakışıklı haliyle,şimdi ki ismiyle Voldemort,gülerek kıza baktı. Aslında kalpsiz dedikleri adamında bir kalbi vardı. Sadece tek bir kişiye gösteriyordu bunu. Eliyle yanında ki sandalyeye oturmasını işaret etti. ''Benim için yeni görevin ne,baba?'' diye sordu heyecanla.
''Bu sene Draco Malfoy ile Hogwarts'ta 6. yılına başlayacaksın,kızım. Görevin,Harry Potter'ı bana getirmek.''
-------------------
''Draco! DRACO!'' Genç adam arkasına dönerek kendine yaklaşan kızı gördü. Kahverengi saçları koşarken sallanıyordu.
''Ne oldu?'' diye sordu kaşlarını kaldırıp. Kızın soluklanmasını bekledi.
''Bu sene-seninle Hogwarts'a-başlıyorum! Evlatlık edinildiğim ismimle! Herm-Hermione Granger!''
Şaşkınlıkla kıza baktı. Karanlık Lord,kızını Hogwarts'a mı gönderiyordu yani? Kız bütün planı anlatırken,o da dikkatle dinledi. En çok Gryffindor'a gitmesi gerektiğine üzüldü. Yoksa Slytherin'e ya da Ravenclaw'a seçileceğine adı gibi emindi.
''Peki,ben Gryffindor olacağım için benden uzak mı duracaksın?'' diye sordu kız merakla.
''Saçmalama,Aaliyah.'' diye cevap verdi gücenmiş gibi. Ve aniden kendisine sarılan kıza biraz şaşkınlıkla baktı. En sonunda o da onu kollarıyla sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Riddle.
FanfictionAaliyah Trix Riddle,eski ismi Hermione Granger ile Hogwarts'ta 6. Seneye başlayacaktır. Ancak,bu arada kendisine verilen görevi de unutmaması gerekir. (Bilinmeyenler Serisi-AU.)