Yirmi birinci umut 🍃

8.2K 1K 283
                                    

🍃🍃🍃

Kolay bir hayatım olmamıştı. Jungkook ile tanışana kadar, mutluluk nedir bilmezdim bile. Annem ve babam ben küçükken ayrılmıştı ve babamın yüzünü hatırlamıyorum.

Durumumuz yeterince iyi olmadığı için liseden beri çalışırdım mesela. Paramız çok yoktu, zeki ya da çalışkan bir öğrenci değildim. Ama iyi ki de o kafede çalışmışım derim hep. İyi ki çalışmışım ve iyi ki Jungkook ile tanışmışım.

Jungkook, resmen hayatıma mutluluk ve huzur getirmişti. Etrafımı sis bulutları ile kaplayan hayatım, Jungkook sayesinde güneş açmıştı.

Hayatım boyunca hiç üzmemişti Jungkook beni. Hiç kırmamıştı. Ama öldükten sonra, Jungkooka kavuşmak için geri döndüğümden beri kalbimi binbir parçaya böldü

Hala sinirli bir şekilde nefes alıp verirken, Jimin beni sandalyeye oturtmuş sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Taehyung tamam artık, sakinleş."

"Sakinleşemiyorum Jimin. Beni öptükten sonra yalan söylemesine anlam veremiyorum. Sarhoş olmama rağmen her şeyi hatırlıyordum ama Jungkook bana yalan söyledi."

"Nedeni vardır mutlaka."

Jungkook, Yugyeom ve Bambamı dışarı çıkartmış, bana tek kelime bile etmemişti. Sinirim hala geçmezken bir de düşünmem gereken pembe saçlı bir Bambam ve hala ne olduğunu bilmediğim bir Yugyeom vardı.

"Jimin." diyip Jimine döndüm ve devam ettim.

"Yugyeomun ne olduğunu bulmamız lazım. Bambam eğer bir melekse neden dünyada öylesine dolaşsın ki?"

"Bilmiyorum Taehyung. Ama Bambamın da beni tanıdığına eminim. Yani benim melek olduğumu Yugyeom da biliyor. Ne yapmaya çalışıyor bunlar?"

"Aklı sıra bana oyun oynuyor Yugyeom malı. Ama göstereceğim ben ona oyunu."

"Bence de biraz Yugyeoma odaklanalım. Jin hyung da bir şeyler araştırır."

"Az zamanım kaldı ve ben kafayı yiyeceğim."

"Jungkook ile de bir kere daha konuş ama sakin bir şekilde. Deli misin sen? Gelip insanların içinde cırlamak ne?"

"Of sus Jimin ya. Daha ileriye gitmediğime şükret."

"Aa bir de gitseydin minnoşum."

Derin bir nefes alıp Jiminin yüzüne doğru verdim. Ama pek hava gitmemiş gibiydi.

"Şuna bak, nasıl da sırnaşıyor Jungkooka."

Jimin, kafenin dışındaki Jungkook ve Yugyeomu gösterdiğinde kafamı o tarafa çevirdim.

"İkisinin de ağzına sıçacağım. Az kaldı."

Jungkook, içeri girdi ve yanıma doğru gelmeye başladı bile.

"Taehyung."

"Ne var?"

"Konuşmamız lazım."

"Yine yalanlarını dinleyeceksem, hiç de lazım falan değil."

"Gizli odaya gel."

Jungkook gittikten sonra omuz silktim.

"Taehyung, git konuş bakalım."

"İstemiyorum."

"Taehyung geri zekalı mısın? Yürü hadi. Ben de Jin hyungun yanına gidiyorum."

Jimin kolumdan tutup beni kaldırdı ve sürüklemeye başladı.

"Jungkooku dövebilirim her an. O yüzden bence gitmemeliyim."

57 Days | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin