Yirminci umut 🍃

8.4K 1K 725
                                    

🍃🍃🍃

Kollarını başının altına koymuş, yatakta düz yatan Jungkookun beline sarılıyordum. Benden tarafa dönmüyordu ya da bana sarılmıyordu.

"Korkun biraz geçti mi Taehyung?" dediğinde kafamı kaldırdım ve yüzüne baktım.

"Hayır."

Gözlerimin içine bakarken kafamı tekrar indirim ve biraz daha sarıldım. Korkum geçmişti ama Jungkookun bunu bilmesine gerek de yoktu.

"Neden o kadar içtin Taehyung?"

Gözlerim kapalı bir şekilde cevap verdim.

"Bilmem, sadece kafamı dağıtmak istedim. Beynimdeki düşüncelerden biraz uzaklaşmak istedim."

"Bir işe yaradı mı bari?"

"Hayır, maalesef. Daha çok boka sardı her şey."

"Her zaman öyle olmaz mı zaten? Düzelecek diye beklerken, her şey daha da çok dağılır."

"Öyle. Bir süre sonra da o dağınıklığı toplayacak gücün kalmaz zaten."

Kafamı, Jungkookun sakince kalkıp inen göğsüne koydum. Ona biraz daha yaklaşmak istiyordum.

"İyi geceler Taehyung."

Göğsünde iyice mayışırken ben de "İyi geceler." diye mırıldandım. Tam uykuya dalacakken belimde hissettiğim el, gerçek miydi hayal miydi ayırt edememiştim.

Perdenin kıyısından odaya giren güneş ışığı ile tek gözümü açtım ve yatakta gerindim. Gerinirken, elimle yatağın boş tarafına iyice dokundum ve kafamı kaldırdım. Jungkook, yoktu.

Suratım düşerken, yavaşça yataktan kalktım ve ayağımı sürüye sürüye aynanın karşına geçtim. Dağılmış görüntüme bakarken, aynaya karşı dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim.

Özgüven sahibi bir insandım. Kendimi yakışıklı ve hatta güzel bulurdum. Ama şu anda aynadaki yansıma, yıkık bir ölüden başkası değildi.

Ben ölüydüm.

Ölmüştüm.

Nasıl öldüğüm hakkında bir fikrim yoktu ya da kimin yüzünden öldüğüm hakkında. Trafik kazası diyip geçiştiriyorlardı ve bu, zaman zaman canımı sıkıyordu.

"Pşşt. Aptal, Jungkook seni bekliyor. Keyfin yetsin de giyin artık."

Kafamı, kapıdan kafasını uzatan Yugyeoma çevirdim.

"Sen de evde göt büyüt."

"Ah evet. Jungkook büyük göt seviyor." dedikten sonra göz kırptı ve gitti.

İki elimi de yumruk yapıp, dişlerimi sıktım. Bu çocuğu bir gün çok fena dövecektim.

Sinirle üstümü çıkarıp, dolaptan Jungkookun kıyafetlerini aldım ve unursamadan giydim. Yüzümü bile yıkamadan mutfağa geldim.

Üçü de masada oturmuş, kahvaltı ediyorlardı. Boş olan Bambamın yanına oturdum ve gözlerimi karşımdaki Jungkooka diktim. Kafasını kaldırmadan yemeğini yiyordu.

"Sevgilim, Bambamı bugün kafeye getireceğim."

Yugyeom, şirin olduğunu düşündüğü ama mide bulandırmaktan başka bir işe yaramayan sesiyle konuştuğunda göz devirdim.

"Getir sevgilim." dedikten sonra bana kaçamak bir bakış attı ve yemeğine geri döndü.

Hah. Pis dengesiz. Sevgilimmiş. Yugyeomu dövdüğüm gün, Jungkooka da bir iki tane çakmazsam şerefsizim.

57 Days | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin