Yıl 2060 okyanuslarda ülkelerden büyük pet şişelerden oluşan adacıklar vardı? Artık doğal diye bir şey de pek kalmamıştı? Herkes kirlilikten şikayetçiydi. Fakat kimse elini taşın altına koymuyordu. Ne yağmur yağıyordu. Doğru düzgün. Zaten yağan sadece asitti. Hükümetler birbiriyle savaşmaktan tehlikeyi görmüyorlardı. Karı görmeyeli yirmi yıl olmuştu. İnsanlar ya şavaşlardan ölüyordu. Ya da açlıktan ölüyordu. Dünya'yı korumak için harekete geçilmeliydi.
Japon bilim adamlarının buldukları bakteri plastikleri yiyerek besleniyordu. Fakat yavaş çalışıyordu. İngiliz ve Amerikalı araştırmacılar çalışmaları sırasında tesadüfen bir keşif yaptı. Plastik atıklarla beslenen bir enzim geliştirildi. Araştırmalar İngiltere'deki Portsmouth Üniversitesi ve Amerikan Ulusal Yenilebilir Enerji Laboratuvarı tarafından yapıldı. Enzim, 1940'lar da Japon araştırmacılar tarafından keşfedilen plastik yiyen bakteri üzerine yapılan çalışmalar sonucu şans eseri sentezlendi. Ideonella sakaiensis adındaki bu bakteri PET olarak bilinen polietilen tereftalat'la beslenmesiyle biliniyor.
Zaman insanlık için daraldığından artık düşünecek zaman yoktu. Bizde bu yüzden İngiltere'nin portsmouth üniversitesine gelmiştik. Bu bakteriyi çalıp savaşları katliamları durdurmaktı tek hedefimiz. Fatma hadi dedi birden kolumu tuttu. Hadi deyince Pet az enzimi olan kutuyu elime aldım. Tüm sirenler çalmaya başladı. Lanet olsun yakalandık dedi Mehmet. Hadi gel benimle dedim. Nereye delirdin mi? Buranın lavabosu nerede? Saçmalama Fatma buradan hemen çıkmalıyız? Biz buradan sağ salim çıkamayız fakat elimdeki şişeyi gösterdim bu çıkar dedim. Hadi bana güven deyip kalabalığın arsından geçip tuvalete gittim. Herkes bir tarafa koşturuyordu. Elimdeki şişeyle tuvalete girdim. şişeyi kolezetin içine atıp sifonu çektim. Mehmet bana baktı. Ne yaptın sen dedi.
Hadi gel dışarı çıkalım dedim. Kalabalığa karıştık fakat bizim dışarı çıkmamıza izin vermiyorlardı. Biz birer Greenpeace olarak arda beklemekteydik. Herkes birbirine bakıyordu. Mehmet şimdi ne olacak peki? Bilmem bekleyip göreceğiz dedim. Herkesi tek tek kontrol ediyorlardı sıra bize gelince biz olduğumuz anlaşılmıştı. Bakteri nerede dedi? Labaratuvar görevlisi? Cebimden çıkardım burada merak etmeyin ben sadece şişesini beğendim dedi. Bana bak ? Bakıyorum işte? Ne yaptın onunla şişesini beğendim dedim.
MI6 gelene kadar polis gözetiminde bekleyeceksin dedi? İyi tamam sanki atom bombasını çaldık. Götürün şunu dedi şişeyi yerine yerleştirdi. Bizi polis gözetiminde bir odaya aldılar? Mehmet bana baktı planımız bu değildi. Planlarımızda siren çalması da yoktu ama çaldı. Şimdi ne olacak peki? Hazırlıklı ol Mehmet taş devri geliyor dedim.
Tam bir saat sonra siyah giyen adamlar filmindeki gibi bir sürü adam odaya girdi. Başların da kel bir adam siz çocuklar ne yaptığınızı sanıyorsunuz? İkimizde konuşmayınca Mehmet'in kafasını duvara çarptı. Konuş neden çaldınız? Mehmet buna çalmak denemez sadece ödünç aldık dedi. Ne için amacınız neydi? Dünyayı yozlaşmaktan kurtarmak dedim.
Öyle mi dedi? Gelip bu sefer benim saçımdan tuttu. Ne sayıklıyorsun açık konuş? Bakteri şuan muhtemelen denize ulaştı. Üzgünüm dünya plastik olmayan bir cennet yani taş devrine merhaba desin? Ne saçmalıyor bu kız?
Arkadan Uzman olduğunu düşündüğüm Bir kadın Efendim galiba plastik yiyen bakteriyi denize bırakmışlar? Bilmiyorum ama kanalizasyon denize açılan tek kapı dedi. Eee şimdi ne olacak? İlk denizdeki deniz altılar bozulacak tabi gemilerde? Sonra sıra yeryüzündeki plastik olan her şeye gelecek. Pandora'nın kutusu açıldı? Artık hiçbir petrol türevi bu devrimin önünde duramaz dedi. Kafa mı hızla masaya vurdu? Delirmiş gibi güldüm. Dikkat et zira kış geldi dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLASTİK CENNET
Short StoryOkyanuslarda ülkelerden büyük pet şişelerden oluşan adacıklar vardı? Artık doğal diye bir şey de pek kalmamıştı? Herkes kirlilikten şikayetçiydi. Fakat kimse elini taşın altına koymuyordu. Ne yağmur yağıyordu. Doğru düzgün. Zaten yağan sadece asitt...