İstemsiz telaş yapmıştım. Halbuki evdeyken onu ilk gördüğümde nasıl davranacağımı o kadar çok çalışmıştım ki aynanın karşısında, hepsi kuş gibi uçtu gitti beynimden. Selam vermeli miydim ? Yoksa vermiyeyim mi ? Ne yapsam, ne yapmsaam.. En iyisi gideyim burdan, evet en iyisi bu. Elimdeki bardağı Özlem e verdim ve arkamı dönüp hızlıca ilerlemeye başladım giderken " Selam Can " dediğini duydum Sarp ın. Oyalamaya çalışıyordu sanırım. Neyseki ordan uzaklaştığımı düşünürken
" Belis bekle!" diye nefes nefese bir ses duydum. Yakalandım! Oyalama işi işe yaramamış galiba.
"Aaa Can merhabaa!" of ne kadar salağım. Salak Belis, SALAK. Yüzü garipsemiş bir tavır aldı önce sonra bembeyaz dişlerini göstererek hafifçe güldü.
" Hah! Az önce görmedin mi beni?" diyerek parmağıyla kantin tarafını gösterdi. Görmem mi, senden başkasını görmedim orada zaten.
" Ah şey. Şey.. biraz dalgındım da sınıfa gitmem gerek şey için... ödev için, evet ödev için sınıfa gitmem gerekiyor hemen şimdi." hayır olamaz, ne saçmalıyorum ben. Yüzünde iyice anlamsız bir ifade oluştu çocuğun.
" İlk günden mi!? Bak tamam anlıyorum benden kaçıyorsun ama neden? Tüm yıl kaçacak mısın benden?"
" Haha! Tabiki hayır" kesinlikle evet, evet, EVET! Sonra bana doğru yaklaştı ve "Benden kaçma" diyerek hafifçe koluma dokundu ve geri geri giderek uzaklaştı. Ne kadar tatlı bu çocuk, kesinlikle beni öldürmek istiyor. Of Can ooof! Hep böyle yapıyorsun. Acaba bana karşı bir şeyler hissetmeye başladı da o yüzden mi böyle yaptı ki.
Az önce benimle kesinlikle flörtleşti bu çocuk. Zilin çalmasıyla bu salak halimden çıkıp koşturarak sınıfa doğru gittim. Sınıfın kapısının önüne geldiğimde kapı kapalıydı. Of geç kaldım. Yavaşça kapıyı açarak içeri girdim.
" Kusura bakmayın hocam!" dedim ve yerime hızlıca giderken,
" Daha ilk günden derslere geç mi kalamaya başladık Belis hanım!" dedi edebiyatçı.
Çoktan yerime oturmuştum ve Özlem e doğru eğilerek " Sanki günler geç kalmak serbest!" dedim dalga geçerek. Gıcık kadın, geçen seneden beri benimle uğraşıyor. Pınar hocadan nefret ediyoruum!!
Neyseki bir süre sonra ona cevap vermeyeceğimi anladı (Sonunda) ve benden gözlerini çekip derse başladı. Ben tabiki onu dinlemiyordum. Aklım teneffüste olanlardaydı. Sonra Özlem dürttü kolumu, " Şşt, kantinde sen gittikten sonra Can da hemen arkandan çıktı." dedi. Kocaman sırıtarak " Biliyorum, benim yanıma geldi ve konuştuk!" dedim heycanla ve fısıldayarak.
" Belis bak bu aptal sırıtışın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum ben ama yapma hemen u mut lan ma!" dedi uyarıcasına,
" Ya tamam sakin bir şey olduğu falan yok sadece..." derken sözüm kesildi.
" Belis sen devam et bakalım kızım biz seni dinliyoruz!" Evet şimdi sıçtım işte. Aniden kafamı hocaya çevirdim. Cevap veremeyeceğimi bildiği halde bana cevap ister gözlerle bakıyordu hala. Of! Etraftaki arkadaşlar hem fısıldıyor hem de uzaktan göstermeye çalışıyorlardı nereyi okumam gerektiğini fakat,
" Özür dilerim hocam takip edemedim." dedim gözlerimi devirerek.
" Şaşırmadım, Belis ve Özlem ayağa kalkın bakalım. Numaralarınızı söyleyin. Sizi yok yazacağım!" heey en azından yalan söylemedim be kadın! Yok artık. Sınıftan da aynı anda uğultular çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ SORUNSALLARI
Teen FictionBen işaretlere ve kadere inanan bir kızım. Olanla olunmaz.( büyük ev ablukada 'dan bir şarkı bilen bilir.) Her olan olayın bir anlamı olmalı, yani öyle gerekiyor bence. Aklımı sürekli bir soru kurcalıyor. " Kaderimiz zaten belirlenmiş ve biz ona gör...