2.Bölüm -İşte Karşımdaydı-

48 4 0
                                    

     Ani bir şekilde arkamı döndüm, çantayı yerde bırakarak. Neyseki Özlemmiş. Hemen yanıma koşturdu bende o sırada çantamı alıp toparlandım. İstemeye istemeye kapıdan girdik birlikte tabi hayal ettiğim gibi çoğu kişi bana gözlerini dikmemişti, hatta hiç kimse. Özlem tedirgin olduğumun farkına vardığında,

     " Şştt! Belis kendine gel.Korkunu anlayabiliyorum ama bunu yeneceksin! Şimdi dik yürü bakalım." dedi hem ciddi hem dalga geçer gibi ve sırtıma geçirdi. Evet, bu hareketle o kadar rahatladım ki anlatamam. Yine de gülüşerek ilerledik o sırada,

     " Tüm öğrenciler okulun ön bahçesine sıraya geçsinler!" müdür anons yaptı. Her zamanki gibi tam zamanında gelmiştik. Zaten ya zamanında geliyorduk ya da geç kalıyorduk ikimiz. ( tabi genelde geç kalan ben oluyorum ) Sıraya girmemizle müdür yavaş yavaş konuşmaya başlamıştı her zamanki gibi, sanki hiç işi yok gibi ( a pardon bir işi var, bütün gün göbeğini bahçede gezdirmek! ) " Bu yılki eğitim öğretim yılı bla bla bla...." hiçbir şeyi dinleyemiyordum. Gerçi sadece ben değildim aynı durumda olan. Bazıları gizli gizli telefonuyla ilgileniyor, bazıları uzun süredir görüşemedikleri için sohbetlerine burda başlamış, bazıları da karşımızda duran hocaların taklitlerini yapıp gülüşüyordu. Benim gibi bir gerizekalı ise etrafı dikizliyor ve belki Can ı görme umuduyla yanıp bitiyordu. Can ın beni görmesini istemiyordum ama ben onu uzaktan görsem hiçte fena olmazdı yani.

 

     Ben öyle etrafa bakarken birdem herkes alkış tuttu. Daldığım için bir an sıçradım ve sonra nedenini bilmeden bende alkışlamaya başladım. Müdür de sırıta sırata - of bu adam beni çok güldürüyor - mikrafonu elinden bıraktı sonunda.

     Sınıflar açıklandıkça tek tek herkes içeri giriyordu. Bizimki de nihayet okundu ve Özlemimle aynı sınıfın yolunu tuttuk.

     Sınıfa girip orta sıranın en arkasından üçüncü sıraya yerleştikten sonra sınıfa göz gezdirdik ismen olmasada herkesi yüzünden tanıyorum diye düşünürken tatil boyunca görmediklerimiz geldi yanımıza ve sohbete daldık birden.. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu.

     " Tatilde nerelerdeydin seeen !?"

     " Kızım çok özledim seni ya! " deyip sarıldı Ceren.

     " Of niye hiç haberleşemedik " dedi biri ordan. En son,

     " Vay! Belis hanımla aynı sınıfa düşmüşüz yine. " dedi biri sırıta sırıta, sesin geldiği yere bakınca Ege duruyordu karşımda kalkıp hemen sarıldım, işte onu ciddem özlemiştim. Beni her zaman deli etmeyi başarsa da en sevdiğim erkek arkadaşlarımdan biri kendisi.

     " Yuh oğlum amma boy atmışsın sen! Zaten çok uzun değilim iyice cüce kaldım yanında." dedim gülerek. Sanki bir bebeğe sarılırcasına beni kollarıyla sardı ve sıkıca sarıldı, dalga geçer gibi kahkaha atıyordu.

     " Senin için kısalırım fıstık!" dedi ve o sırada içeriye hocalardan biri girdi. Hemen karınca misali dağıldı tüm sınıf ve yerlere geçildi. Hocayı tanımıyorduk.

     " Ben tarih öğretmeninizim. Geçen sene sizin sınıfların hiçbirine girmediğim için beni tanımamanız normal." diyerek kafalardaki soruları yanıtladı.

     " Bu yıl derslerde çok eğleneceğiz çünkü ben anlatacağım." dedi ve garip bir şekilde öksürüp tıksırmaya başladı. Meğer gülüyormuş adam.

     Zil çaldığında, hoca bizden daha hevesli bir şekilde çıkıp gitti sınıftan.Hemen ardından bir üst sınıftan yakın arkadaşımız Sarp geldi. Beni ve Özlem i alarak " Hadi kantine gidiyoruz kızlar, çay alıp oturalım bir yerde." dedi. Kolumu çekip tam itiraz edeceğimi anladı ve " ve çayları ben ısmarlıyorum." dedi kocaman sırıtarak ama bu beni güldürmemişti.

     " Üzgünüm ama benim sınıftan çıkmaya hiç niyetim yok.Birileri orada olabilir. " dedim huysuzca. İkiside aynı anda koluma girdiler ve " mutlaka bir yerde karşılaşacaksınız Belis bunun en kısa zamanda olması daha iyi. " dedi Özlem ve aynı zamanda ikiside çekiştirerek sınıftan çıkarmışlardı bile beni.

     " Of iyi tamam ama çayları aldıktan sonra kantinin arkasındaki masalarda oturacağız oraya kimse oturmuyor." dedim gözlerimi kısarak ikisinede bakıyordum, kafalarını olumlu biçimde sallayarak onayladılar ve kantine ilerlemeye başladık üçümüz.

     Kantine girerken ve çay sırasında Sarp ın yanında beklerken o kadar tedirgindim ki içeri giren her kişiye telaşla dönüp dönüp bakıyordum. Neyseki Sarp çaylarımızı hemen almıştı sonra yavaş yavaş arka tarafa doğru yürüdük. Tam kapıdan çıkarken "Neyseki kimsey..." diye başladığım cümleyi söylyemedem donup kalmıştım. Kapıdan çıktığımız an da bir çift yeşil gözlerle, göz göze geldim. Öylrece kalakaldım, o da kendi sınıf arkadaşlarıyla oturmuş sohbet ediyordu. Tam bir şeyler anlatıyordu ki sustu aniden.Yanındakiler de bakışları takip edip aynı anda hepsi dönüp bana baktılar.

     Bana beş çift göz odaklanmış bakarken ben onların içinde sadece bir tanesine bakıyordum. İşte karşımdaydı. Öylece karşımda oturuyordu Can.

------------------

İkinci bölümü umarım beğenirsiniz. Bana beğendiğinizi belli ederseniz çok sevinirim ve üçüncü bölümü de en kısa zamanda paylaşmaya çalışırım. Teşekkürleer :))))

------------------

    

KIZ SORUNSALLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin