Karanlıktan Gelen

255 14 6
                                    

Evden çıkarken güneş batmak üzereydi aceleyle yıpranmış spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Kapıyı sertçe çekip hızlı adımlarla yürümeye başladım, evdeki tartışmayı düşünmek bileğimdeki tokaları daha sert çekmeme sebep oluyor

u. Neden hayatıma karışıyorlardı? Bir kızda gayet iyi dövüşebilir. Neden buna inanmamak için kendilerini zorluyorlar? Ne istediklerinin farkında değiller eğer dövüşmezsem sinirlerimi kontrol edemem ve bu da isteyecekleri en son şey olur. Düşüncelerimle boğuşurken dövüş kulübünün önüne geldiğimi farketmemiştim bile.

İçeri girdiğimde antrenör direk yanıma yaklaştı "Dövüş mü antreman mı? " Uzun zamandır dövüşmüyordum ama şuan buna gerçekten ihtiyacım vardı "Dövüş " dedim tereddütsüz bir sesle antrenör bana şaşkın gözlerle bakarken. "Biliyorsun bu saatlerde pek bayan dövüşçümüz olmaz. Emin misin? " Evet anlamında başımı sallarken bakışlarımı ringe çevirdim. Ringe bakarken karanlıktan gelen yakut rengi bir çift göze takıldı gözlerim. Antrenör spot ışıklarını açarken elime sargıları sarmaya başlamıştım. "Ee yok mu benle dövüşecek? " dedi gür bir ses "Mira? Ne dersin? " antrenöre cevap verecekken yine o ses "Gerçekten mi? Elindekinin en iyisi bu mu ? " dedi beni süzerken gözlerime bakması için bekledim ama kesinlikle bakmadı. "Ben varım. " bunu söylerken sesim sandığımdan daha kararlı çıkmıştı. "Kadın çocuk farketmez ne zaman nerde istersen. " Bu çocuk neden yüzüme bakmıyor ? Sinirimi bozmaya başladı artık!

Sweatshirt'ümü çıkardım ve bir köşeye fırlattım. Dövüşeceğim çocuk kendinden emin adımlarla ringe doğru ilerlerken bir an ayağının takıldığını ve düştüğünü hayal ettim ve bu istemsizce sırıtmama neden oldu. Neyse ki kimse sırıttığımı farkedip sebebini somamıştı eğer sorsalardı bunu kesinlikle açıklayamazdım. Neyse ki sonunda düşüncelerimi def edip ringe doğru yürümeyi başarmıştım.

Ben dövüş pozisyonu alırken çocukta sweatshirt'ünü çıkardı. Onlar gerçek mi?! Vücudunu incelerken gözlerimi ayırmak için büyük bir çaba gösterdim. "Vazgeçmek için çok geç değil." Benimle konuşurken yüzüme bak lanet olası! Ona doğru yaklaşırken kasıklarına ard arda iki diz darbesi geçirdim. Etkilememişti bile. Kolumu tutup tam tersi yönde çevirdi. Sinirlenmiştim. Kolumu kurtarıp yüzüne tam yumruğumu geçirecektim ki bileğimi sıkıca kavrayıp dirseğini geçirdi bu hareket nasıl bu kadar bu kadar etkiliydi? Yere düştüm önüme dönüp doğruldum o an yakut rengi gözleri gözlerime kenetlendi. Dikkati dağılmıştı. Bende bu boşluğundan faydalanıp karnına ve başına sert bir tekme geçirdim. Afallamıştı geriye doğru bir adım attı hala gözlerime bakıyordu. Boğazını kavradım ve yüzüne yumruğumu geçirdim. Yere düşerken kolumu kavradı. Üstüne düşmüştüm. Gözlerine bakarken "3!2!1! Nakavt!" Üstünden kalktım. Böyle bir çocuk nasıl olur da bana yenilebilirdi? " Yerden sweat'imi alıp üstüme geçirmemle telefonun zil sesini duymam bir oldu. Annem olduğunu düşünerek telefonu açmadım. Israrla çalıyordu ekrana baktım arayan Heves'ti.

"Nerdesin kızım sen?!"

"Klüpteydim ne oldu?"

"Hazırlan akşama bara götürüyorum seni. "sesi neşeli çıkıyordu ama ben hiç bara gidecek havamda değildim zaten hiç olmamıştım "Heves... " konuşmamı yarıda kesip "İtiraz istemiyorum!"

"Yok gelemem işim var. " karşı taraftan bi oflama sesi geldi "Ya kırk yılda bir çıkıcaz gel işte" bu kız beni ne zaman anlayacaktı "Yok Heves takıl sen." "İyi! " ve telefon suratıma kapandı.

Eve geldiğimde tek kelime etmeden odama geçtim. Kendimi yavaşça yatağa bıraktım. Tavanı izlerken karanlıktan gelen yakut rengi gözler bana bakıyordu. Sonrasında hemen uykuya daldım.

Yanıma bir ağırlığın çökmesiyle yataktan sıçramam bir olmuştu. Uykusuzluktan acıyan gözlerimi ovuşturup yanımda oturan Heves'e baktım "Ne oldu kızım sabahın bu saatinde ya ?!" ben yakınırken Heves neşeyle bana bakıyordu söylediğimi duyduktan sonra şaşırdı ve "Ne sabahı kızım öğlen oldu saat 12.30" Heves'e şaşkın gözlerle bakıp yataktan fırladım. Hızlı hareketlerle pijamamı çıkartıp taytımı giymeye çalışırken Heves kocaman olmuş mavi gözleriyle açıklama ister gibi bana bakıyordu. "Dövüş klübüne geç kaldım!" açıklama yaptıktan sonra üstüme salaş tişörtümü geçirdim "Akşam konuşuruz " cevap vermesine fırsat vermeden odadan çıktım aceleyle spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve koşmaya başladım klübe vardığımda nefes nefese kalmıştım. İçeri girerken gözlerim birini ararcasına etrafa bakıyordu ve bulmuştu da. Koşup Özgür'ün boynuna atladım "Hey yavaş! " Özgür'ün karnına yavaşça vurdum "Hayırsız! " "Hep ben mi arayacağım Mira?" dedi mesafeli bir ses tonuyla "İyi arama!" dedim soğuk bir sesle. Sargılarımı sarıp boks torbasını Özgür varsayarak en sert yumruklarımı savurdum o sırada tanıdık bir ses "2. raunda var mısın? " dedi "Kadın, çocuk, kas yığını farketmez ne zaman nerde istersen " Bakışlarımı ona çevirdiğimde yakut yeşili gözleri koyulaşmış öfke saçıyordu bir kıza yenilmeyi kaldıramamıştı belli ki. Ringe çıktığımızda Özgür meraklı gözlerle bana bakıyordu. Hazırlanmamı bile beklemeden kolumdan tutup beni kendine yaklaştırdı. Güçlü koluyla boynumu kavradı ardından dizimin tam altına sert bir tekme savurdu. Yerdeydim. Boynumu sıkıca tutarken karnıma ani ve acı veren bir yumruk indirdi. Ağzımdan kaçan ufak bir iniltiye engel olamadım. Doğrulmaya çalıştım ama karnımdaki keskin acı ve boynumdaki el beni engelledi. Özgür'ün sesini duydum "O koz lan! " ve yine o ses "Sen gel o zaman!"dedi sert bir sesle elini boynumdan çekerken sinirli bir bakış attı Özgür'e. Özgür iplerin üstünden atlayıp yumruğunu savururken çocuk Özgür'ün yumruğunu havada yakalayıp sıkmaya başladı. Kasları gerilirken elini o kadar çok sıkıyordu ki Özgür'ün yüz ifadesi değişti. "Ben Poyraz eğlenmek istersen beni ara güzelim" deyip küçük bir kağıt parçasını bana uzattı Özgür'ün elini bıraktığında başını çevirip bana munzur bir şekilde sırıttı. Bakışlarımı onun belediye çukuru gibi olan gamzesinden alıp Özgür'e çevirdim. Sinirden gerilmiş yüzüne baktığımda bakışları yumuşadı ve yanıma geldi endişeli bir sesle "İyi misin? " Özgür'ü susturmak için tek cümlem yetmişti "İyiyim eve gitmem lazım" tam kalkacakken kolumu tuttu "Dur bakalım seni bu halde yalnız bırakamam eve senle geleyim" kolumu kurtarıp "Hiç gerek yok iyiyim. " Özgür'ün bişey demesine fırsat vermeden dövüş klübünden çıktım Özgür'e kırgınlığım geçmişti ve şuan Heves görmeliydim sabah ki davranışımdan dolayı kırılmış olabilirdi. Yürürken arada karnım sızlıyordu ama aldırmıyordum. Heves'lere gelince kapıyı çaldım çok geçmeden kapı açıldı. Karşımda duran ağlamaktan gözleri kızamış Heves'e hayretle baktım "Gel hadi " Odasına girdiğimizde yatağın üstünde bir laptop vardı bakmak için yatağa oturduğumda bakmama izin vermeyerek laptopu kapattı. "Ne oluyor? " Heves burnunu çekip karşıma oturdu "Mira ben... dün biriyle tanıştım. " dedikten sonra ağlamaya başladı. Pişmanlık dolu bakışlarını bana çevirdi "Ben.. ben onunla birlikte oldum Mira! "

sonlara doğru sesi kısılmıştı bu duyduklarımdan sonra başımdan aşağı buzlu sular dökülmüş gibi hissettim. "A-ama sen nasıl?" gözlerini sildi "Bak sarhoştum çok içmiştim" Heves içki içerdi ama hiç biriyle yatabilecek kadar çok içmemişti bunun şaşkınlığıyla "İnanmıyorum sana inanamıyorum sen... sen.. kim o çocuk?! " burnunu çekti "Ne önemi var? " inanamıyordum bu kız Heves olamazdı "Sen.. adını bilmiyorsun değil mi?!" başını eğdi yanakları kızarmıştı "O kadar yakışıklıydı ki adını sormayı düşünemedim" sağ gözüm seyirmeye başlamıştı ellerimi saçlarımdan geçirip "Sen ciddi misin ya?! Dün biriyle birlikte oluyosun, hamile kalman olası ve sen hala onun yakışıklığından mı bahsediyorsun! Sana gerçekten inanamıyorum! " Heves başını kaldırdı "Ya kızım gelme üstüme zaten bulamıyorum kim olduğunu sabah uyandığımda gitmişti bende duş alıp sana geldim sende gidince onu aramaya başladım ama bulamadım işte lanet olsun bulamadım!" Aklıma gelen şeyle bir an dondum kaldım Heves sabah bana geldiğinde yüzünde güller açıyordu yani Heves... "Pişman değilsin dimi o çocukla yattığın için pişman değilsin sadece onu bulamadığın için ağlıyorsun! Ya sana inanamıyorum. Ben... burda daha fazla kalamam sen böyle devam et ben Özgür'e gidiyorum! " Odadan çıkarken "Ona söylemeyeceksin değil mi? " cevap vermeden odadan çıktım evet söylemeyecektim ama Heves'le konuşmak şuan en son istediğim şeydi.

Özgür yalnız yaşıyordu evi iki sokak ötedeydi ama şuan yürüyemeyecek kadar yorgun hissediyordum. Bir taksi çevirip adresi verdim. Parayı ödeyip taksiden indim cebimden anahtarları çıkarıp eve girdim. Özgür'le çocukluktan beri arkadaştık ve çok samimiydik bu yüzden evinin yedek anahtarlarından birini bana vermişti. Salondan gelen ışıkları görüp salona yöneldim. Özgür elinde birayla uzanıyordu beni görünce oturuşumu düzeltti "Hoş geldin Mira" yanına oturup "Gelip bir sana bakayım dedim" Özgür bana doğru dönüp "İyi yapmışsın. Karnın nasıl? " gözlerimi devirdim"Abartma 3 yıldır muay thai yapıyorum, yediğim ilk yumruk değil. " başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım çok yorulmuştum ve karnım hala acıyordu "Kimdi o çocuk?" başımı kaldırıp Özgür'e baktım "Bilmiyorum daha dün gördüm" Özgür "Dün ne oldu? " sırıttım "Dün klübe gittiğimde oradaydı dövüştük ama ben yendim o da hırs yapıp bugün de geldi sanırım" Özgür şaşkın bir ifadeyle baktı ardında gülmeye başladı kahkahalarının arasından "Sen... ve o çocuğu dövmek... güldürme beni" sinirle kaşlarımı çattım "İnanmıyorsan git antrenöre sor. Yerden kalkamadı çocuk" Özgür kocaman kahverengi gözleriyle "Ciddi misin sen? Anlatsana şunu" derin bir nefes aldım "Ya ben dün annemlerle tartıştım neymiş kızlar dövüşemezmiş zarar görecekmişim falan filan bilmiyolar tabi dövüşmenin beni rahatlattığını neyse gittim klübe Poyraz da oradaydı dövüşe başladık ilk o beni düşürdü ama sonra bir ara gözlerime baktı afalladı falan bende boşluğundan yararlanıp nakavt ettim " Özgür kaşlarını çattı "Aşık falan olmamıştır dimi? " gözlerimi devirip "Evet Özgür aşık oldu hatta o yumruğu öyle bir aşkla geçirdi ki anlatsam inanmazsın" Özgür'ün yüzü gerildi"Açsana şu karnını" Özgür'ün dediğini yapıp tişörtümü sıyırdım Özgür'ün karnıma yönelen gözleri şaşkınlıkla açıldı bir an bakışlarım karnıma yöneldi karnım ciddi anlamda morarmıstı ben bu nasıl olabilir diye düşünürken Özgür hışımla ayağa kalktı "Nereye? " başını bana çevirdi çok sinirli gözüküyordu "Belasını sikicem o piç kurusunun sana nasıl yapar bunu o orospu çocuğu! " kolunu tuttum "Kendine gel iyiyim ben" aslında iyi değildim ayakta durmamı engelleyebilecek bir acı vardı karnımda. Özgür sinirle "Nasıl acımıyor ya karnın mosmor! " ayağa kalkıp "Ya acımıyor işte saçmalama karın benim karnım sanane geç otur şöyle" Özgür tam gözlerimin içine bakarak "Nasıl sanane? Seni seviyorum işte yeter artık anla bunu senin zarar görmene dayanamıyorum. Sana aşığım Mira! "

Karanlıktan GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin