Amy'nin Ağzından
Burada, Harry ve ben oturma odasında her zamanki yerde oturuyorduk. Kıyafetlerimi değiştirdikten ve Harry de aynısını yaptıktan sonra kanepeye oturduk. Onu ikinci kez tanımaya hazırdım sanırım.
Ona neden bir şans vermediğimi düşündüm ne kaybedecektim ki? Öyle olsa bile hiçbir şeyim olmadığı için bu konuda endişelenmiyordum. Her ne olursa olsun onu içeri (kalbime) girmesine izin vermeyecektim. O sadece arkadaş veya oda arkadaşıydı, nasıl olsa rüzgar bizi alıp götürecekti.
"İşte buradayız. Şimdi ne yapmamız gerek?" diye sordum bana gülümsedi.
"Birbirimize bazı sorular sorabiliriz."
"Bunu neden yapıyoruz ve neden zaman harcıyoruz gerçekten bilmiyorum. Birbirimizi zaten tanıyoruz Harry."
"İlk seferki gibi olacağını sen söylemiştin." İç çektim.
"Sadece başla." dedim
"Neden benden bu kadar nefret ediyorsun?" Bir kahkaha patlattım. Nedenini gerçekten bilmiyordum belki de çok fazla sebebim vardı, kafam karışıktı. Ondan gerçekten nefret mi ediyordum yoksa bu sadece bir davranış mıydı yoksa benim uydurmam mıydı?
"Komik olan ne?"
"Senden nefret edip etmediğimi gerçekten bilmiyorum."
"Bu iyi, benden nefret etmiyorsun her ne kadar yalan söylüyor olsan da."
"Soruyu değiştir. Doğruluk cesaretlik oynamıyoruz, birbirimizi tanıyacağımızı sen söylemiştin." Kıkırdadı.
Onu beklerken derin bir nefes aldığımda sessizce oturdu. Çok iyi uyuyamadım bu yüzden kaba ve huysuzdum. "Daha ne kadar sürecek?" dedim bıkkınlıkla."Tanrım, senin neyin var? O zaman-"
"Hey, kapa çeneni!" Ona sinirle çıkıştım. Gözlerini devirip somurttu.
"Ah, peki oda arkadaşın olacağımı öğrendiğinde aklından ilk geçen şey neydi?" Bir iç çekerek sırıttım. Bana kendim hakkında soru sormuyor ya da kendi hakkında konuşmuyordu, benden bazı cevaplar almak istiyordu. Ona sorularının cevabını verecektim ama bununla birlikte ona da aynısını soracaktım.
"Basit. Hayatımın en kötü günüydü." Kaşlarını çattı.
"Oh, gerçekten mi?" Başımı ciddi bir edayla salladım. "Ne düşündüğümü bilmek ister misin?" Başımı iki yana salladım.
"Sormadım ki." dedim saçlarımı geriye iterken. "Benim sıram. Neden hep sinir bozucusun?"
"Bilirsin, biz çıkıyorduk ve bu yüzden beni daha iyi tanıdığını düşünüyorum." Ben gözlerimi devirirken geriye yaslandı ve kolunu kanepenin üstüne koydu. "Ve bundan hoşlanıyorsun yalan söyleme."
"Hoşuma gittiğini de kim söyledi?"
"Pekâlâ, şimdi senin sıran değil güzelim." Göz kırptı.
"Sor o zaman."
"Kafede çalışacak olsaydım ne yapardın?"
"Ah, eğlenceli olacak." Hınzırca kıkırdadım.
"Korkuyorum şimdi."
"Çalıştığın yerden nefret etmeni sağlar, sürekli türlü türlü şakalar yapardım ve sadece bununla da kalmaz daha fazlasını yapardım."
"Ben de çalışmaktan nefret ediyordum zaten." Endişeyle kıkırdadı.
"Güzel."dedim gururla kollarımı göğsümde birleştirirken. "Ee, arkadaşların var mı peki?"
"Ah evet, onları hatırlamıyor musun yoksa? Hep onlardan bahsederdim sana."
"Hatırlıyorum, buraya taşındığından beri yalnız olduğunu düşünmüştüm. Şimdi neredeler peki?" Omuz silkti.
"Hâlâ onlarla konuşup zaman geçiriyorum, sadece tek başıma yaşamak ve kendimden başkasına güvenmemek istedim."
"Neden buradasın Harry? Beni nasıl buldun?"
"Bu sefer benim sıram güzelim." Sızlandım. "Herhangi bir yakın arkadaşın var mı?" Sorularımı görmezden gelerek sordu. Kafamı salladım. Tabii ki vardı. Benim İrlandalı, sarışın ve bir o kadar da sevimli bir arkadaşım vardı. Bir yıldır tanımama rağmen onu ölümüne seviyordum. Şimdiye kadar sahip olduğum en iyi arkadaştı.
"Ah evet, Niall. O benim en yakın arkadaşım, o da kafede çalışıyor."
Harry'nin Ağzından
Niall? En iyi arkadaş? O nereden çıktı ki şimdi? Birden bire hem de. Uzun zamandır hissetmediğim bir şey hissettim. Ah evet, kıskançlık... "Hâlâ şarkı söylüyor musun?" Amy sordu. O zaman onun sırası olduğunu anladım bu yüzden ona onun hakkında başka bir şey sormadım.
Amy'ye, ona ve arkadaşlarıma şarkı söylediğimden bahsederdim sürekli. Ondan başka hiç kimsenin önünde şarkı söylemedim. Kendimi onun yanında rahat hissediyordum, o beni yargılamazdı. Bunu ona söylemedim çünkü tuhaf bulabilir ya da insanların önünde şarkı söyleyemediğim için bana gülebilirdi, bunu istemiyordum.
"Evet, hâlâ şarkı söylüyorum." Sorusunu cevapladım. Sıra yine bana gelmişti. Amy saate bakıp derin bir nefes aldı, ayağa kalkıp bana döndü.
"İşim var üzgünüm. Buna daha sonra devam edebiliriz." Gülümseyerek başımı sallarken yürüyüp uzaklaştı.
Çok uzun bir süre olmasa da harika zaman geçirmiştim ama hiç yoktan iyidir. Bir anlık fikirle yürüyüşe çıkmaya karar verdim belki çocuklarla da buluşurdum. Ayağa kalkıp odama doğru ilerledim üzerimi değişmek için arkamdaki kapıyı kapattım. Ancak aklımı kurcalayan ve cevap alamadığım soruları sormaktan alıkoyamadım.
Tüm bildiğim onun görüşünü değiştirmekti o yüzden bu gece ilginç bir şey yapacaktım. Bana ikinci bir şans vermesine izin vereceğim ama bu sefer arkadaş olarak değil.
Thank you. londonstars
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roommates | Harry Styles
Teen FictionEn nefret ettiğin kişi oda arkadaşın olsaydı ne yapardın? Amy artık düşmanıyla yaşıyor. Kalbini kırdığı ve nefret ettiği kişi ile.. by: londonstars translate: timberlakejt