Her şeyin bir başlangıcı vardır

180 3 1
                                    

Bir süre önce; Not defterimi de alıp sıradaki masaya doğru ilerliyordum. Başımı kaldırıp bakınca karşımda bana doğru sırıtan üç erkek gördüm. Olamaz yine başlıyoruz. En içten gülümsemesi yüzüme yerleştirip onların masalarına doğru yürüyüp  masalarının önünde durdum.

"Buyrun ne alırdınız?" diye sordum. Ortada oturan erkeğin yüzündeki sırıtış büyüdü. Bu kesinlikle iyi değildi.

"Ben senin numaranı alıyım" diye cevap verdi.

Tekrar sordum "Ne sipariş etmek istersiniz?".

Aynı cevabı tekrar dan aldım "Senin numaranı". Hayır anlayamıyorum niye ben,  hani eskiden bir günah işlediysem belki ondandır diyeceğim ama yok aklıma gelmiyor. Bıkkın bir nefes verip tam cevap vereceğim zaman omzunda atılan elle irkildim. Bu kokuyu tanıyordum.

"Eğer şimdi buradan gitmezseniz olacaklardan ben sorumlu değilim " dedi abim ve elindeki tepsiyi sertçe masaya bıraktı. Şuan kafedeki her kez bize bakıyordu. Erkeğin yüzündeki korkuyu görebiliyorum. Ne de olsa karşısında 1.80 boyuyla abim ona yukardan bakıyordu. Üçüde hiç birşey demeden kalkıp gittiler. İyiki olay fazla uzamamıştı. Kolumda hissettiğim elle neye uğradığımı şaşırdım. Abim kolumu kırarcasına sıkarak beni mutfağa sürüklüyordu. İstesem kolumu kurtarabilirdim ne de olsa babam bir dövüş uzmanıydı ve beni küçüklüğümden beri bütün dövüş dallarında eğitiyordu. Fakat şu an sadece daha fazla sorun çıkarırdı. Abim mutfağa girip kapıyı sertçe arkasından kapattı. Bende şuan büyük halde morarmış olan elimi abimden kurtardım. 

"Damla ne yaptığını sanıyorsun sen?! "dedi büyük bir kızgınlıkla abim.

"Ne yapmışım ki ben?" diye sordum abime,  çünkü şu an gerçektende neyi yalnış yaptığımı bilmiyordum.

Şimdi daha çok kızmış olmalı ki artık bağırmaya başladı "Hanım efendi neyi yalnış yaptığını bilmiyormuş! Ben sana kaç kez söyledim burada çalışmayaksın diye! Çok istiyorsan sabahları çalış. Eğer ben yanında olmasam ne yapacaktın?".

İşte şimdi kızmıştım. "Ben altı yaşımdan beri dövüş eğitimi alıyorum! Kendimi koruyabilirim! Hem sen yokken de ben kendi kendimi koruyabiliyordum. "Evet abim ünüversite için üç yıldan beri şehirdışı eğitim alıyordu. Şu an yaz tatili olduğu için abim İstanbul 'a gelebilmişti ve babamın kurduğu aile kafesinde benim gibi çalışıyordu.   Yaz tatili bitince son senesi için yine şehirdışına gitmesi gerekiyordu. Abim artık o kadar karşlarını çatmıştı ki, nerdeyse birbirine değecekti.

"Demek bensiz de iyiydin! O zaman-" Abimin konuşması babamın mutfağa gelmesiyle yarıda kaldı. Babam kaşlarını havaya kaldırmış bir bana bir de abime bakıyordu.

"Umarım bu gürültü için açıklamanız vardır " dedi babam.Abim beni hemen ispiyonlamaya başladı

"Hanımefendi kendi başının çaresine bakabilirsiniş. Baba hepsi senin yüzünden eğer bunu bu kadar serbest bırakmasaydın böyle olmazdı. Kız başına akşam akşam cafede çalışıyor." Bi dakika bu şimdi serbest bırakmak mı dedi?  Ha ben ve serbest olmak. Adamlar her adımımı harfi harfine izliyor,  her şeyine karışıyor, bunun neresi serbestmiş anlayamadım.

"Efendim?  Ben serbest olacakmışım. Herhalde okulda bize serbest olmayı yanlış açıklamışlar çünkü daha deminden beri erkeklerin siparişini aldım diye başımın etini yiyip duruyorsun " Abim yine tam cevap verecekken babam duruma müdahele etti

"İkiniz de küçük çocuklar gibi tartışmayı kesin. Tartıştığımız şeyin ne kadar saçma olduğuna bakın. Hem Damla sadece bugünlük akşam cafede çalışacak."Abimle ben mahcup bir şekilde yere bakıyorduk. İkimiz de saçma bir şey yüzüneden kavga etmiştik. Abimle ben aynı anda birbirimize

" Özür dilerim"dedik.

.............................................

Şimdi yatağımda yatmış bugün olan bitenleri düşünüyordum. Kavgadan sonra cafe kapanasaya kadar çalışmıştım. Ee haliyle şu an yorgunluktan ölüyordum.  Ayağa kalktım duş almam lazımdı çünkü bu gün aşırı derecede terlemiştim. Tam giderken gözüme çalışma masasının üzerindeki çerçeve gözüm çarptı. Üzerinde ben ablam abim ve babam ile 9 yıl önce çekilmiş bir resmimiz vardı. Ben babamın başının üstüne çıkmıştım.  Babamın sağ tarafında ablam,  sol tarafında abim vardı . Ben hem abim hemde ablamın parmaklarını sıkı sıkı tutmuştum. Hepimizinde gözlerimizin içi gülümsüyordu. Hala da öyleydik. Annem bizi ben doğduktan 2 yıl sonra bırakmıştı. Yanlış anlamayın ölmemişti bizi terk etmişti.  Ama biz böylede mutluyduk. Şuan ablam yeni evliydi. Abim ise sözlenmişti. Babam eskiden dövüş öğretmenliği yapıyormuş sonra emekli olup evimizin altına cafe açmış. Cafemizin adı Limon Cafeé.  Gerçekten de ismine yakışıyor. Her taraf sarı renginde. Ne de olsa orayı ablam ile ben döşedik. Ablam mimar ve zevkide çok güzel. Ablamın kapıyı açıp bana seslenmesiyle gerçek hayata döndüm. Ablam kapıda dikilmiş bana bakıyordu. Üstünde de çok tatlı bir önlük vardı. Önlüğün üstünde tavşan resmi vardı ve tavşanın durduğu yerde ise çiçekler vardı. 

" Off Damla.  Aşağıdan kaç kere sana seslendim haberin varmı?  Hadi aşağıya yemek için bana yardım etmen lazım. " Şimdi soracaksınız bu kız evli barklı burada ne işi var diye. Eniştem holding yönettiği için bazenleri işi yüzünden yurtdışına seyahat etmesi gerekiyor bu zamanlarda da ablam bize gelip kalıyor. Şehirdışına gitmesi gerektiğinde ablam da eniştemle beraber gidiyor.

"Ablacığum, canım ablacığım ne olur bırak biraz dinleneyim. Bu kardeşin sabahtan beri çalışıyor. " deyip dudak büzüp ablama yavru  kedi bakışlarımı attım kimse buna hayır diyemezdi. Ablam derin bir nefes alıp geri dışarıya verdi. Bu galibiyetin bir başka şekliydi.

"Bana öyle bakmayı kes Damla. Kabul fakat bulaşıklar senden" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sadece sabretmek lazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin