11.

28 51 19
                                    

Niall'den;

"Hadi bebeğim ye şunu hadi."

İki saattir yedirmeye çalıştım sütü eliyle itiyor ve dudaklarını büküyordu. Sorun neydi hiç bir fikrim yoktu. İki saat önce -Eva gitmeden-kahkahalar ile oyun oynadığım o değilmiş gibiydi.

Pes edip onu yere oyuncaklarının yanına bıraktım annemi arayıp burda kalmasını isteyecektim. Ona kesinlikle ihtiyacım yoktu ben bu üstesinden kalkabileceğime inanıyordum ne olabilirdi ki en fazla bir bebek.Altına yapan,pis kokutan bir bebekti. Her şeyden önce sevgiye ihtiyacı vardı ki bunu benden başka kimse karşılayamazdı.-annesi hariç-

Koca mavi gözlerini bana çevirip dudaklarını bükttüğünde patlamaya hazır bir bomba olup patlamaya hazırdı.

"Sadece bir saniye Alanis, büyükannene mesajı atacağım lütfen be-..."cümlemi bitirmeden önce çok büyük bir bağrış ve içten ağlamalar başlamıştı. Ne olmuştu acaba hasta mıydı, yoksa canı mı sıkılıyordu ? Aç olduğunu kesinlikle biliyordum iki saat önce yemek yemiştik birlikte ben bile açken o küçücük bedeni tatbiki de açtı. Peki ya neden yemiyordu?

Onu kucağıma alıp yavaşça havaya attım, bu hoşuna gidiyordu birazdan güler diye beklerken o daha çok bağırmaya başlamıştı.

"Hey, buldum uykun geldi değil mi ?"

İçini çekip bana baktığında,denemekten zarar gelmeyeceğini düşündüm. Umarım işe yarardı çünkü gerçekten yorulmuştum fazlasıyla.

Üzerimdeki tişörtü çıkartıp kucağımdaki minik beden ile koltuğa uzandım. Başını göğsüme koyduğunda minik iç çekişleri canımı acıtıyordu. Cidden babalık bu muydu, onun ağlaması bile beni kahrediyordu.

Hızlı nefesleri düzenli bir şekilde olunca göğüsümde ki ıslaklık onun ağlayarak uykuya daldığını gösteriyordu. Umarım uyandığında sabah ki gibi mutlu ve güler yüzlü bir bebek olurdu.

Telefonumu pantolonumdan yavaşça çıkartıp annem gelene kadar birini bulmam gerekiyordu. Beni öyle büyük bir boşluğa itmişti ki Eva, ona sinirlenmemek elde değildi.

Fiona hala hastanede kalıyordu, canlı ve gülen yüzü buz gibiydi sadece güvendiğim kişi oydu. Ama şu an mecbur kalarak Rose'a mesaj gönderdim.

"Merhaba,sana ihtiyacım var Rose."-niall

Aradan iki dakika geçmemişti ki telefonum titreşmişti.

"Ah bana herkesin ihtiyacı var biliyorum. Şimdi öt bakalım."-rose

Gözlerimi devirip hızlı haraketlerle ellerimi klavyede oynattım.

"Eve gel lütfen konuşalım."-niall

Ona kesinlikle eve gel deseydim gelmeye hevesi olsa bile o emir(!)cümlesinden sonra gelmezdi. Çünkü o klasik bir 'ben badgirl, korkun benden' havlarındaydı. Liam'ın onda ne bulduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. Ama aşk işte.

Tamamen uyduğuna emin olduktan sonra minik bedenini fazla sarsmadan kucağına aldığımda minik gözlerinin şişmiş olduğunu fark ettim. Neyi vardı cidden çok fazla merak ediyordum.Pembe güzel kokan minik odasına girdiğim de onu yavaşça yatağına yatırıp üzerini battaniyesi ile örttüm.

Tam odadan çıkacakken Alanis'in resminin yanında ki benim ve Alisha'nın olduğu resim dikkatimi çekmişti yavaşça oraya doğru ilerledim. Onu kucağımda minik bir bebek gibi tutmuş kameraya dil çıkarmıştık bu resmi Fiona çekmişti. Zayn'e göre "gereksiz aşk pozu" olan bu resmimizin burda ne aradığını merak ediyorum. Çünkü Alisha ile ayrıldığımızda onun olan bütün resimleri yırtıp çöpe atmıştım ve yarısını da yakmıştım.

Bu uzun ilişkimiz için aptalca gibi gelebilirdi ama onun bana bıraktığı yara izini kimse anlamazdı.Resmi yavaşça yerine bırakıp bana bıraktığı siyah defteri almak için odama girdim.

Eve getirdiğinden bu yana içini bile açmamış ve çalışma masamın dolabına koymuştum. Dönen sandalye ye oturup rahat bir pozisyon aldığımda dolaptan siyah defteri açıp onun özlediğim güzel yazısı ve doğum günümde çekildiğimiz resmimizi fark ettim.

Kalbimin hızlandığını fark ettim. Beni terk eden kadın için kalbimin yine hayalet ettiğini. Resimde ki yüzüne dokundum ve onu yavaşça masaya bıraktım. İlk sayfasını açtığım da minik bir kurumuş papatya gördüm onu da nazikçe elime alıp yazısını okumaya başladım.

Sevgilim...

Belki ben senin için 'sevgili' kategorisi içinde yer almasam bile ben benim için hep öylesin. Seni o kadar özledim ki Niall...
Bu gün senden ayrı 5 ay 6 gün 4 saat geçti.

Belki de şu an kaşlarını çatmış bana 'ayrı kaldığımız günleri dakikaları sayıyorsun o halde neden gittin?'diyip sitem ediyorsundur.Bunu yapmak zorunda olduğumu biliyorsun.

Tekrar tekrar aynı şeyleri söyleyip seni sıkmak istemiyorum. Seni çok özlediğimi hatta o mezara girdiğim de bile kalbimde sadece sen ve kızımızın olduğunu da sakın unutma. Bu gün kendimi çok kötü hissettim, Eva benimle ilgileniyor hatta mutlu olmam için elinden geleni yapıyor ama ben onun yanında seni de görmek istiyorum...

Her neyse seni üzmek için yazmadım bunları. O kitabın sayfasında duran çiçeği bana sen vermiştin ve sen ve benim ilk biz olduğumuz zaman bana verip 'seni seviyorum.'diyip burnumdan öpmüştün. Onu hep sakladım ve artık saklayacak zamanım yok, onu artık sen sakla olur mu ?

Seni seviyorum...Hep mutlu ol unutma sen her şeyin üstesinden gelirsin.

Çiçeği yerine koymuş, kitabın kapağını yavaşça kapattım.

Gözlerimin dolduğunu yüzümden akan ıslaklıkla anlamıştım. Şu an hiç bir şey umrumda değildi bebek gibi ağlamak, içimdekileri haykırmak istiyordum.Lanet olsun iyi bir baba değildim! Yapamıyordum ve ben çok yalnızdım....

Resimdeki yüzünü okşayıp mırıldandım.

"Sana çok ihtiyacım var Alisha..."

******

"İki kilo parfüm sıkmak zorunda mıydın ?" Gözlerimi devirip burnumu sıktın.

"Bana bak sarı kafa beni sinir etme yoksa giderim."

Gözlerimi hızla açıp "Sadece şaka yaptım Rose. Harikasın bebeğim."diyip göz kırptığımda gözlerini devirip saçını tek eliyle havalandırdı.

"Ah biliyorum."diyip kucağında ki minik bebeği Bella'yı yere bıraktığında minik, kızın yanağından öptüm aynı babası yani Liam'a benziyordu.

Rose fazla kendini beğenmişti bana göre, Fiona'ya göre ise minik fareydi.Ama annemin Almanya'dan gelmesine daha 3 saat vardı ve ona ihtiyacım vardı.

Kendini tekli koltuklardan birine atmış bana 'anlat hadi yelloz işim var' bakışı atıyordu kesinlikle bana kendisi yelloz demeyi çok severdi.

Karşısında ki üçlü koltuğa yavaşça oturup onunla kibar bir şekilde konuşmak için kendimi motive ettim aksi takdirde en küçük kelimemden sinirlenip gidebilirdi.

"Nasılsın Rose?"

"Konuya geç yelloz."diyip törpüsünü çıkartıp tırnakları ile uğraşmaya başladı.Gözlerimi devirmemek için kedimi zor tuttum.

"Eva evi terk etti ve artık gelmeyecek.Alanis bugün huzursuz annem gelene kadar ona bakar mısın ? Üç saat sonra annem gelecek. Lütfen Rose sana ihtiyacım var."ona yavru köpek bakışları attığım da -ki o hala tırnakları ile uğraşıyordu-kafasını hafif kaldırıp başını memnunda salladı.

"O kızdan hiç hoşlanmamıştım gitmesi iyi olmuş. Merak etme benim kadar tecrübeli bir anneyi asla bulamazsın. Tabi ki de sana yardım ederim ama bir şartla."

Yamuk bir sırıtış ile bana baktığında aklındaki düşüncesini anlamıştım şu sadece o istediği şeydi. O söze girmeden ben hemen atılıp "Nike orijinal siyah ayakkabı biri beyaz diğeri siyah değil mi ?"

Gülüşü genişlerken göz kırptı.
"Aynen öyle koca oğlan."

Yazım yanlışlarım varsa sorry🤞🏻
Diğer bölüm bir Fiona bölümü olabilir.

Without You ||NH||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin