Zeynep Demet’in peşinde fır dönüyor, bir yandan da tüm masumiyetini kullanıp annesini ikna etmek için yalvarıyordu.
-Ya anne ne olur ya. İki güncük, lütfen.
Demet öldürücü bakışlarını kızına çevirdi.
-Olmaz Zeynep! Delirtme beni. Hem ne işin var senin Amerika’larda?
-Dedim ya… Kerem’in bir arkadaşı var, uzun zamandır görüşemiyorlarmış. Çocuk da beni çok merak etmiş, tanışmak istiyor.
-Madem o kadar istiyor, kendi gelsin buraya. Yollamam ben seni oralara.
-Ya anne…
-Olmaz diyip kestirip attı Demet.
Zeynep’in gözlerine yaşlar dolarken, titreyen sesine inat kendinden emin konuştu.
-Bana güvenmiyorsun, değil mi?
Demet şefkatle kızına baktı.
-O nasıl söz kız deli? Tabi ki güveniyorum.
-O zaman?
-Kızım, sen ne bilirsin Amerika’yı? Bilmediğin, etmediğin yere ben seni nasıl yollayayım? Burada bile tek başına bir yerlere gittiğinde aklım kalıyor.
-Yalnız olmayacağım ki. Kerem kaç yıl kalmış zaten orada. Her yeri avucunun içi gibi biliyor.
Bu sırada konuşmalarına başından beri şahit olan Jale daha fazla dayanamayıp araya girdi.
-Zeynep, bu konuyu yarın konuşalım mı güzelim? Bak geç oldu zaten. Git yat yerine, hadi.
Zeynep nedense Jale’nin bakışlarında bir şey yakalamış, umutla gülümseyip başını salladı ve iyi geceler dedikten sonra odasına çıktı.
Jale arkadaşının içinden ve aklından geçenleri adı gibi biliyor anlayışla elini sıkıp gülümsedi.
-Ne düşündüğünü biliyorum Demet. Ama izin ver gitsin.
-Nasıl izin vereyim Jale? Ta dünyanın ucuna nasıl yollayayım ben kızımı?
-Kerem yanında olacakmış işte.
-Kerem de en az Zeynep kadar çocuk. Hatta Zeynep’ten daha çocuk.
-O çocuk yıllarını Amerika’da geçirdi ama canım. Rehber olarak daha iyi birini bulamazsın bence.
-Burada rehber olsun olacaksa. İstanbul’da da gezilecek çok yer var.
-Ya canım arkadaşım bir düşün, biz Zeynep’in yaşındayken ne hayaller kurardık? Tabi yurtdışına çıkmanın hayalini bile kuramazdık, o ayrı ama… Hep hayatımızı dolu dolu yaşamayı dilemedik mi? Başka yerler, başka insanlar…
-Evet, öyle ama…
-Zeynep’i bundan mahrum etme.
Demet kararsızca düşündü biraz, sonra hışımla salladı başını.
-Olmaz dedim. Olmaz! Israr etme lütfen.
Jale arkadaşının endişelerini elbette biliyordu ama Zeynep’in hevesli hali gözünün önüne geldikçe aklı da genç kızdan yana kayıyordu. Bu yüzden bir çözüm bulmalıydı. Düşündü, düşündü… Sonunda aklına gelen fikir, heyecanla gülümsemesine neden oldu.
Demet bu deli bakışların anlamını biliyor oflayarak arkadaşına döndü.
-Seni dinliyorum.
ERTESİ AKŞAM – ZEYNEP’LERİN EVİ
Kerem koltukta oturmuş, karşısında ayakta duran iki kadına bakıyordu tedirgin bir şekilde. Demet ile Jale kollarını birbirine dolamış, tehditkâr bir şekilde kendisine bakarken, nefes alsa bile kıyamet kopabilirmiş gibi hissediyordu.