Not: Bora karakterini Ümit Kantarcılar olaark düşündüm.Resim multimedyada ;)
İYİ OKUMALAR
AMERİKA – HAVAALANI
Zeynep uçağa bindiğinden beri yüzünden eksilmeyen heyecanlı gülümsemesiyle etrafına baktı. O kadar kalabalıktı ki… İnsanlar oradan oraya koşuşturuyordu ve bazıları oldukça suratsız sayılabilirlerdi ama bu durum bile Zeynep için “mükemmel” diye tanımlanabilirdi. Başka bir ülkedeydi çünkü… Başka bir ülke… Küçükken kendi mahallesinden dışarı adım atabileceğinin hayalini bile kuramazken, şimdi buradaydı. Rüya gibiydi resmen.
Kerem’in “işte orada!” demesiyle bakışlarını oraya çevirdi genç kız. Sevgilisinin anlata anlata bitiremediği Bora’yı o kadar çok merak ediyordu ki.
Kerem arkadaşına sımsıkı sarılırken, Zeynep gülümseyerek onları izledi. Bora da Kerem’e neredeyse içine sokacakmış gibi sarılmıştı ve bir yandan da “hayırsız” diye veryansın ediyordu dostuna. Sonra kendini geri çekip Kerem’i şöyle bir süzdü. Gözlerini devirerek:
-Hiç değişmemişsin. Hala hiçbir halta benzemiyorsun.
Kerem güldü.
-Ben de seni özledim Bora’cım. Ve sorduğun için teşekkürler, yolculuğumuz çok güzel geçti.
-Ne soracağım ya… Oturduğun yerde geldin işte. Duyan da seni uçağın kuyruğuna bağlayıp getirdiler sanacak.
-Bana bak! Trip mi atıyorsun sen bana?
-Ne trip atacağım ya? İnsan sevdiği, değer verdiği kişiye trip atar. Ben sana olsa olsa mektup atarım. Ona da pul bile yapıştırmam. Tenezzül etmem yani.
Zeynep gülerek ikisinin atışmasını izlerken Bora’nın kendine dönen bakışlarıyla gülümsemesi daha da arttı. Bora kollarını iki yana açıp heyecanla bağırdı.
-Yengeee.
Zeynep de kollarını açıp aynı şekilde bağırdı.
-Boraaaa.
Yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi sarıldılar. Zeynep bu çocuğu daha şimdiden sevmişti. Çok içten biriydi.
-Kız sen deli misin? Dedi Bora kendini geri çekerken.
-Ne işin var senin bu gereksizle?
Zeynep Kerem’e aşkla bakıp gülümsedi.
-O gereksiz olmasa, ben nefes bile alamam ki.
Kerem de aşk dolu bakışlarla sevgilisini izlerken Bora gözlerini devirmeden edemedi.
-Hep sizin gibiler yüzünden annem gaza gelip beni evlendirmeye çalışıyor biliyor musunuz?
Kerem:
-Sahi, Ayfer Teyze nasıl?
-Nasıl olsun? Senin kız arkadaşınla buraya geleceğini ağzımdan kaçırmış bulundum. “Kerem bile bulmuş birini. Sen başımıza kaldın. Benim ne suçum vardı? Bir torunum olmayacak mı benim? ” Diye dertlendi durdu. Ben de sonuçta annem, saygısızlık olmasın dedim, tam yirmi iki dakika on üç saniye konuştu ya… Babam niye erkenden öldü, bunu da anlamış oldum bu sayede. Neyse… Bu mevzu uzar gider. Biz en iyisi eve gidelim. Sohbet edecek çok zamanımız olacak nasılsa.
BİR SAAT SONRA - BORA’NIN EVİ
Eve geleli yarım saat olmuştu. Bavullar odalara çıkarılıp biraz dinlenildikten sonra bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittiler. Bora geldiklerinden beri bıcır bıcır Kerem’le olan anılarını anlatıp duruyordu. Söz Sibel’den açıldığında Zeynep imayla başını salladı.