Sabah uyandığımda aklıma ilk dünkü olanlar geldi. Acaba o nefretlik herif yine evde miydi? Umarım evde değildi, şu an tek istediğim şirketine gitmiş olmasıydı. Terliklerimi giyip odadan çıktım, salona geldim. Burada değildi, demek ki gitmişti. Bu iyiydi işte. Mutfağa girip kendime birşeyler hazırlamaya karar verdim. Mutfağa girdiğim zaman karşımda dağınık bir mekan duruyordu. Tam tahmin ettiğim gibi bu dağınıklığın sebebi Ural beydi. Karşımda durmuş tost hazırlıyordu.
"Ne yapıyorsun sen burada? Ortalığı darmadağın etmişsin, şimdi kim toplayacak buraları?!"
"Normal insanlar gibi bende acıkabiliyorum, acıkan biri de açlığını yemek yiyerek dindirir, o yüzden bende öyle yapıyorum. Hem ortalık fazla dağınık değil. Biraz fazla abartıyorsun, kim toplayacak konusuna gelince, ben tostları hazırladım, eee artık sende bir zahmet toplarsın. Bari bunu yap, şu tabaktaki tostu sen alırsın."
"Birincisi ben abartmıyorum. Burası gerçekten de çok dağınık. İkincisi benim senin yaptığın o tostu yiyeceğimi nereden çıkardın? Ben kendi yiyeceğim şeyi kendim hazırlayabilirim. Bu konuda sana ihtiyacım yok."
"Peki, öyle olsun. Sen yemek yemiyorsan yeme. Bende o zaman salonda bu tostları yemeye gideyim. Sen zaten buraları toplarsın."
"Bir dakika ya, senin dağınıklığını neden ben toplayayım? Alnımda enayi mi yazıyor? Beni saf buldun herhalde. Kendi kirini kendin topla."
"Bir bakalım, Esin'in alnında enayi yazıyor mu? Yok yazmıyor. Evet evet, öyle birşey yazmıyor. Ama bu iyilik yapmayacağını göstermez. Zaten ben yapmasam dahi yarın gittiğimde illa yapan biri olur. Yani ben yapmaktan kurtulurum. Şimdi ister gönüllü, ister zorunlu olarak yapmaya başla sen."
"Senden nefret ediyorum, sen çok gıcık birisin. Karşındaki insanlara böyle davranma hakkın yok. Gideceğin zamanı iple çekiyorum. Yarın senden kurtuluyorum ya, dünyalar benim oluyor."
"O kadar emin olma. Daha bunun şirketi var. Yani beni daha çok çekeceksin. Bu konuda senin için çok üzgünüm."
"Merak etme, zaten başka bir iş aramaya da başlayacağım. Yani senin şirketindeki maceram çok uzun sürmeyecek. "
"Ne yaparsan yap. Ama sana şunuda söyleyeyim, sen o özgeçmiş ile kolay kolay iş bulamazsın."
"Sen öyle san. Orhan bey bana özgeçmişimin iyi olduğunu söyledi."
"Acaba Orhan beye böyle demesini kim söyledi? Ne sanıyorsun? Çok güzel bir geçmiş dosyan yoktu. Orhan beye bunu söylemesini ben söyledim. Seninle tanışmadan önce buraya iş görüşmesi için geleceğini biliyordum. O yüzden Orhan'la çoktan konuşup işini ayarlamıştım. Yani senin benim şirketimden çıkıp iş bulman biraz zor."
"Ne diyorsun sen ya? Sen mi bu yalanı uydurdun yani? Ya ben artık sana inanamıyorum. Hayatın resmen yalandan ibaret. Bir de iyi birşey yapmış gibi anlatıyorsun. Aklın sıra bana yardım ettiğini sanıyorsun. Ama gerçek öyle değil. İyilik yaptın sanıp bunu sürekli başımıza kakıyorsun. Böyle yaparak kendini güçlü mü sanıyorsun? Hayır, eğer öyle sanıyorsan yanlış düşünüyorsun, iyilik yüze vurularak yapılmaz Ural Erdinç. Bunu ne kadar erken öğrenirsen o kadar hızlı yüzleşirsin gerçeklerle."
"Of, tamam anladık. Ancak bunları konuşuyorsun sende, başka laflar türet artık. Bak Esin, beni boş laflarla germe. Gerçekten iyiliğin için beni yorma!"
"Bak anlamıyorum ve şu an ben. Beni kandırmak için madem bu kadar oyun oynadın, bende senin bu oyununu bozarım o zaman. Senin şirketine gelmeyeceğim. Ben kendime bugün olmasa da yarın iş bulurum. Senin işine ihtiyacım yok benim, kendi başımın çaresine bakarım. Hem bu işe senin sandığın kadar ihtiyacım yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA BOZUNTUSU
Teen FictionADAM KARANLIK KIZ MASUM PEKI KIZ MASUMLUĞUYLA ADAMIN KARANLIĞINI AYDINLIĞA ÇIKARABİLECEK Mİ?