0.3

446 48 8
                                    

Bazen herkesin kaçmak istediği zamanlar olur. Hiçbir şeyi umursamadan, her şeyi arkasında bırakarak çekip gitmek ister insanlar. Çünkü nefes alamadıklarını hissederler. İçlerinde birikmiş olan o amansız acı onların nefes almasını öyle bir engeller ki insanlar acılardan kurtulmak için her şeyden kurtulmaya çalışır.

Belki Jeno'nun şu an yaptığı da tam olarak buydu. Öyle bir bunalmıştı ki hayatından kaçıp kurtulmak istiyordu her şeyden. Belki bir ihtimal mutlu olmak pahasına her şeyini arkasında bırakabilirdi çünkü.

Ayna karşısında kendine bakarken tam olarak hissettikleri buydu Jeno'nun. Aynadaki yansıması onu hiç hoşnut etmiyordu. Gözlerindeki bıkkın bakış bütün yüzünde de aynı etkinin oluşmasını sağlamıştı. Bir türlü aşağıya bükülmekten vazgeçmeyen dudakları da yüzündeki o iğrenç görüntüye destek oluyordu.

Derince bir nefes çekti içine. Aynanın karşısında yavaşça uzaklaşarak hazırlamış olduğu sırt çantasını kollarından geçirerek sırtına taktı. Son olarak bütün pencerelerin  kapalı olduğuna emin olduktan sonra sessiz bir şekilde kapıya ilerledi.

Onu gittiği yerde neyin beklediğinden emin değildi. Sıradan bir insan olsaydı oraya giderse başına bir şey gelebileceğinden endişe ederek gitmezdi büyük ihtimalle.

Ama Jeno normal bir insan değildi. Ona göre oraya gittiği gibi evine geri dönecekti çünkü orada hiçbir şey olmamış olacaktı ve mektubu birisinin ona şaka yapmak için oraya koyduğunu anlamış olacaktı. Yine de sonuç ne olursa olsun bakmaya değerdi.

Kapının yanına ulaştığında ayakkabılarını giydi ve dışarı çıktı. Kapıyı kilitledikten sonra arkasına döndü ve evinden uzaklaşmaya başladı.

Gyeonbokgung Sarayı'na gitmek için trene binmesi gerekiyodu. Yarım saat kadar süren tren yolculuğundan sonra ise oraya yürüyerek ulaşabilecekti.

Tren garına doğru yürümeye başladı. Gar evine yakın olduğu için çok yürümesine gerek yoktu. Trenin kalkmasına daha zaman olduğu için yavaş yavaş yürüyordu. Etraftaki insanların dramatik davranışlarını izlerken yüzünü buruşturmaktan kendini alıkoyamadı.

Sonunda tren garına ulaştığında bineceği treninin olduğu perona doğru yürüdü. Sonunda trenin yanına vardığında derin bir nefes aldı ve koltuğunun bulunduğu bölüme geçip yerine oturdu.

Çantasını ayaklarının yanına koyarken ellerinin titrediğini farketti. Ne olursa olsun oraya gidince ne olacağını merak ediyordu ve orası ile olan mesafe azaldıkça daha da gerildiğini hissediyordu. Gerginliğini azaltması için çantasının yanındaki şişesinden su içti.

Biletine bakmaya gelen kondüktöre biletini gösterdikten sonra koltuğuna iyice gömüldü. Tren hareket etmeye başlarken Jeno da camdan dışarısını seyrederek düşünce havuzuna dalış yaptı. Ve düşündüğü tek şey ise oraya gittiği zaman ne ile karşılaşacağıydı.


Y/N: Hepinize merhabaa~~

Belki kafanız karışabilir diye düşünerek birkaç şeye açıklık getirmek istiyorum.
Jeno bu hikaye de 20 yaşında. Ayrıca trende gösterdiği bilet mektuptan çıkan bilet değil. Kendisi oraya gidebilmek için tren bileti alıyor.

Biraz saçmaladım şuan sanırım xkxldlss

Her neyse kısa kesiyorum. Umarım okumaktan zevk alırsınız. Görüşürüzz~~

New Life Ticket ♤ nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin