1700'lü yıllarda, Kore'de güllük gülistanlık yaşayan bir halk ile adaletli bir kral varmış. Bu kral, halkına değer verir, haksızlığa asla göz yummaz, herkese adaletli davranırmış. Halk da onlara sevgiyle yaklaşan krallarını çok ama çok severmiş. Kral, ara sıra dışarı çıkar, sokakları denetler, esnafla sohbet eder hatta çocuklara hediyeler alırmış. Bu kralın, kişiliği ondan tamamen farklı olan bir oğlu varmış. Oğlu, babasının aksine sanki lanetlenmiş gibi nefret dolu, kibirli ve kötü bir kalbe sahipmiş. Kalbindeki nedensiz nefret ve kin, oğlanın gözlerini kör edecek raddeye getirmiş. Zavallı kral, oğlunun neden böyle olduğunu bir türlü anlayamamış. Hatta bu mevzu için sarayına türlü türlü büyücüler getirtmiş ama nafile. Hiçbiri bu derde derman olamamış. Sonra bir gün, namı dillere destan olan son büyücüye danışmış son çare olarak. Yaşlı büyücü, teklifin kraldan gelmesine rağmen saraya zar zor adımını atmış. Gerekli ritüelleri gerçekleştirdikten sonra ifadesiz gözlerini ilk defa bir korku kaplamış ve krala şu sözleri söylemiş:
'Kurtul bu çocuktan! Çok, çok kötü birine dönüşecek..."
Kulaklarına inanamayan kral, büyücüye çok öfkelenmiş. Ona göre onun oğlu kötü biri olamazmış. Hareketleri her ne kadar tersini gösterse de oğlunun düzeleceğine kalpten inanan kral, beklemediği bu şok edici sözler yüzünden büyücüyü sürgüne göndermiş.
Sonra bir gün, oğlu aşık olmuş. Bir su perisine. Bu su perisinin, alnını tamamıyla örten kahverengi saçları, burnuna ve yanaklarına yayılan çilleriyle beraber çok güzel bir yüzü, naif ve zarif bir vücudu varmış. İsmi Kyungsoo imiş. Eşsiz gözleri, cam gibi mavi bir renge sahipmiş. Pas pas parlarmış ve görenleri etkisi altına alacak kadar harikaymış. Diyarında az türleriyle beraber mutlu mesut yaşayan su perisi, birden bire kendisini sarayda mahkum edilirken bulmuş. Kralın kötü oğlunun esiri olan zavallı peri, başına neler geleceğini elbette henüz bilmiyormuş. Oğlanın aşkı, onu tam aksine daha da kötü birine dönüştürmüş. Kötü ve saplantılı. Diyardaki diğer su perilerini bir bir katletmiş. Kyungsoo'yu bir odaya, ruhunun ilacı olan gücünü de kristal şişeye hapsetmiş. Şişeyi, sarayın en ücra ve karanlık yerine saklamış, orayı muhafızlarla beraber sıkı bir koruma altına almış. Peri, gücü ruhundan çekildiği zaman yatağa düşmüş. Ölmüyormuş, ama ölümü her gün tadıyor gibiymiş sanki. Çilleri yok olmuş, saçlarındaki kahverengilik çok soluk bir renk almış, eski canlılığından eser kalmamış. Cam gibi mavi gözleri, siyaha dönüşmüş. Vücudu, hasta bir çocuğunki gibi güçsüz kalmış. Zar zor konuşabiliyormuş artık.
Bir gün, ülkenin ünlü tüccarı Kim Jongin, kralın sarayını ziyarete gelmiş. Kral, çok sevdiği tüccarı görünce sevinçten deliye dönmüş. Çünkü bu tüccar, başarıları sayesinde adından çokça bahsettiren güçlü biriymiş ve krala karşı çok saygılıymış. Kral, misafirini sarayda birkaç gün ağırlamak istemiş.
Ve Kim Jongin, bu ziyarette su perisiyle karşılaşmış.
💐💐💐
Merhaba! #gungecmezguzeli etkinliğine katılıp bu fici yazmaya karar verdim. Bizler için güzel bir yolculuk olacağına inanıyorum. Aşkına gönülden inandığım iki adam hakkında bir şeyler yazmak bana her zaman iyi geldiği için ben de bu serüvene ortak oldum. Umarım okurken keyif alacağınız bir hikaye olur. Sizleri seviyorum, kendinize iyi bakın. Görüşmek üzereeeee~🖤🖤
-BayanKaiSooShipper
