CESARET

51 3 4
                                    

Merdivenleri birer ikişer aceleci bir şekilde üst kata,bütün ayak işlerini bana yaptıran Cansu ablanın evine çıktım.Yine ne istiyordu bu kadın?Söylene söylene zile bastım.Parmağımı yaklaşık sekiz saniye boyunca basmaya devam ettim.Kapının arkasından "Geldim,geldim."diyen sesini duyunca parmağımı zilden çektim.Kapı açılınca "Ne basıyorsun uzun süre zile,peşinden atmı koşturuyor be kızım?"deyip arkama baktı."Hayır koşturmuyormuş"dedi ve kendi yaptığı saçma esprisine kahkaha attı.Bana da göz devirip sabır dilemek düştü.

"Yine ne istiyorsun Cansu ablacım?"dedim yüzümde kocaman sahte bir gülücükle."Yine mi?Ne yinesi kızım?Bu gün seni ilk defa çağırdım.Neyse şimdi al sen şu listeyi."deyip elime hiçte küçük olmayan bir kağıt verdi."Bak sana büyük para vericem,sakın düşüreyim deme yoksa ben seni gözümden düşürürüm!" Ahh nerde o günler?İçeri geçip yarım dakika sonra elime elli TL verdi.Bu muydu büyük dediği para?"Eğer para artarsa senin olsun.Kendine su falan alırsın."dedi. kendimi avutuluyormuşum gibi hissettim.

"Allah razı olsun,Allah seni başımızdan eksik etmesin."dedim sinir dolu bir gülüşle.Cansu abla sinirlenerek "Hadi,hadi su gibi git şu gibi gel."dedi."Eyvallah.Hadi ben kaçtım." Hızlı adımlarla apartmandan çıktım.

Allah'tan market caddenin karşısında değildi.Yoksa hayatta markete gidemezdim.Caddelerden çok korkuyordum.Bu yüzden kendimi küçücük evimize haps etmiştim. Bu korku bana iki yıl önce ben ben karşıdan karşıya geçmeye çalışırken oluşmuştu.Bana İzmir'de araba çarpmıştı.İki hafta boyunca komada kaldım.Bu da bende bir çeşit travma etkisi olarak geri döndü.Kaza hakkında pek bir şey hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey kuzenim Damla'nın bağırış sesleri...

İçim birden ürperdi ve tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.Gözlerimi kapatıp kafamı iki yana salladım düşüncelerimden hızlıca çıkıp kendime benim için bu dünyadaki ne pozitif cümleyi söyledim."Bu gün benim için çok güzel bir gün olacak."
Market alışverişini yapmış eve doğru geliyordum. Birden telefonum çaldı. Arayan en yakın arkadaşım Sezin'di.

Telefonu açtım.
-Efendim Sezin?
-Canım be Sezin'in annesiyim. (Sesi ağlamış gibi geliyordu.)
-Efendim Zeynep abla. Kötü bir şey mi oldu?
-Nur,Sezin küçük bir  trafik kazası geçirdi.
-Ne?Nasıl?Nasıl ya?Hani hastanede?(Bir sürü soru dizmiştim.)Zeynep abla hastanenin ismini ve durumunun iyi olduğunu söyledi.
-Tamam, hemen geliyorum.
Telefonu kapatıp elimdeki poşetlerle caddeye gittim.Hemen dolmuşa binip hastaneye gitmem gerekiyordu.Bir dakika durak caddenin karşısındaydı.Peki ben nasıl geçicektim?Elimdeki poşetleri yere bıraktım.Bir şekilde karşıya geçmem gerekiyordu.Ama nasıl?Tek bir seçeneğim vardı oda cesaretimi toplayarak karşıya geçmek.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.Arabalar vızır vızır önümden geçiyordu.Gözümden yaşlar gelmeye başladı.Çaresizce etrafıma bakınmaya başladım.Birden yeşil ışık yandı.Şimdi geçebilirdim.Arabalar durmuştu.Yaklaşık bir dakika boyunca cesaretimi toplamaya çalıştım. En sonunda öne doğru üç beş adım atabildim sadece.Birden kırmızı ışık yandı ve arabalar üstüme doğru gelmeye başladı.Korku tüm bedenimi sarmıştı.Gözlerim karardı,elim ayağım tutmadı.Yere çöktüm.Yanağımın ıslandığını hissettim.Ne ara ağlamaya başlamıştım?Arabalar korna basıyor,kalkmam için bir şeyler söylüyorlardı.Ama ben kalkamadım.

Saniyeler sonra yanıma üç kişi geldi.Beni kolumdan tutup kaldırmaya çalıştılar.İçlerinden en genç olanı bana "Neyiniz var?diye sordu.Ama ben cevap verecek durumda değildim.Onlar beni kaldırmaya çalışıyorlardı.Ama ben bir türlü kalkamıyordum.Yere yapışmıştım sanki.Genç olan bana "Kalkmanız lazım"dedi.Sonra güçte olsa kalkmayı başarmıştım.Poşetleri elime aldım.Beni kollarımda tutarak tanımadığım insanlar yolun karşısına geçirdiler.Onlara ağlayarak teşekkür ettikten sonra dolmuşu beklemeye başladım.

Acaba Sezin nasıldı?Kaza nasıl olmuştu acaba?Dolmuş gelmişti.Dolmuşa aceleyle binip hemen bir yere oturdum.Yol boyunca Sezin için dua edip duruyordum."Lütfen ona bir şey olmasın.O benim tek dostum."Hastaneye ulaşınca dolmuştan inip koşarak hastanenin içine girdim.

Hastanenin koridorunda Zeynep ablayla Ahmet abiyi gördüm.Yanlarına vardığımda Zeynep ablanın gözleri dolu doluydu.Ahmet abi ise üzgün olduğu her halinden belliydi.Onların bu halini görünce biraz daha korkmaya başladım. "Zeynep abla Sezin nasıl ve şuan nerde?"dedim aceleyle"Sezin'in durumu iyi.Küçük sıyrıklarla atlattı çok şükür."dedi.Rahat bir nefes alıp "Çok şükür.Şimdi nerde bir an önce onun yanına gitmek istiyorum."dedim.

Zeynep abla zorda olsa gülümsedi."Soldan ikinci kapıda.Bizde ona yiyecek bir şeyler almaya gidiyorduk."
"Tamam." Yiyecek deyince aklıma Cansu ablanın poşetleri geldi.Neyseki elimdeydiler.Onları buraya gelinceye kadar hiç fark etmemiştim.Eğer poşetleri yolun ortasında bıraksaydım Cansu abladan çekeceğim vardı.Kapıyı çaldım.İçerden ince bir "Gel!"sesi geldi ve içeri girdim."Sezin iyimisin?"deyip boynuna sıkıca sarıldım.

O kadar sıkı sarıldım ki öksürme sesleri gelmeye başladı.Kollarımı serbest bırakınca "Geçmiş olsuna mı yoksa öldürmeye mi geldin karar ver."Yine çemkirmeye başlamıştı canım dostum."Hayır!Ama bana iyi olup olmadığını söylemezsen birazdan öldürücem."

Sezin sözlerimin üstüne gözlerini sonuna kadar açıp gülümsedi."İyiyim.Sen geldin daha iyi oldum.Hem o kadar da abartılacak bir şey yok."dedi."Peki.Nasıl oldu şu kaza anlat bana."
"Tamam anlatıcam.Ama önce sen bana şu sorunun cevabını ver.Sen buraya yalnız mı geldin.?"diye sorunca şaşırdım."Evet.Ne oldu ki?"
"Kimseyle gelmediğine göre sen buraya gelmeyi nasıl başardın?"deyince nasıl bir cevap vereceğimi bilemedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Unutulmuş İzbeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin