Geçmiş, Bölüm İki

1K 119 6
                                    

Kızıl kahverengi saçlar. Ela gözler. Sıcakkanlı gülümseme.

Olabilirmiydi?

Hayır, bu imkansız.

Ama o... "Nick?" olmalı

-

Herkesi kenara ittirdim ve çemberin merkezine fırladım ve o insanla yüz yüze geldim.

Gözleri, saçı, ve gülümsemesi Nick'in ki ile aynıydı, ama burnu daha eğri, ve gözlükleri yoktu. Ayrıca, daha uzun gözüküyor. Bu o değil.

Yine de, *parmaklarımı çaprazlıyorum.

"Üzgünüm, sanırım beni kuzenim Nick sandın." dedi, ve kalbim ağırlaştı. Onun Nick olmadığını söyleyebildiğim halde, onun bunu demesi incitti.

Devam etti, "Eğer ona bakarsan, o... şimdi burda değil. Bu arada, ben Logan. Logan Forrester, Bu okulda yeniyim."

Tokalaştık, ve kalabalık uzaklaştı. Muhtemelen arkadaşça bir tanışmayı izlemeyi istemiyorlardır.

Cevapladım, "Ember Johnson. EMber, AMber değil. Sakın bana Amber demeye kalkışma veya seni dağıtırım."

Güldüğünde, pat diye söyledim, "Şaka yapmıyorum."

Gülmeyi bıraktı.

"Bir dakika," zorlukla nefes aldı. "sen Em, değil misin?"

Yavaşça kafamı salladım.

Logan sırıttı. "Nick senden bahsetti. Senden çok fazla bahsetti, bilirsin."

Kızarmamaya çalıştım. aşağıya **high tops'larıma baktım.

"Oh. oh, iyi. Hiç Savannah dan bahsetti mi bu arada?"

"Savannah kim? Savannah dan hiç söz etmedi."

"Garip. Şey, Logan seninle tanıştığıma memnun oldum, ama gitmeliyim. Seni görürmüyüm?"

Döndüm, ama eli bana bir kağıt yaprağı uzattı. "İşte e-mail'im. Her zaman mesaj gönderebilirsin. Bye."

Ve sonra ayrıldı, bense tüm benliğimle ölmüş en iyi arkadaşımın kuzeninin e-mail'iyle burda dikiliyordum.

Hayatın size ne verdiği komik, değil mi? Aslında, komik doğru kelime değil, değil mi?

---

*cross fingers, şans dilemek, işin şansa kaldığını anlatır.

**high tops, adidas'ın bir ayakkabı türü.

epilogue ➸ translationHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin