Tükenmiş nefeslerimizi dinlendirmek için ormanlık alanda bir ağacın dibine oturmuştuk. Küçük kardeşimin astımı vardı biliyordum. Annem bunun için beni çok uyarmıştı oyun oynarken onu yormamam için. Ama şuan yorulması gerekiyordu yoksa o bıyıklı çirkin adam bizi yakalayacaktı. Sesleri yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Kardeşim dolu dolu olan gözleriyle bana baktığında ona ilacını verdim ve dibinde oturduğumuz ağaca tırmanması için ona yardım ettim.
"Abla-"
"Şşşş."
Sonunda Mert'i ağaca çakardıktan sonra kendim tırmanmaya başladım. Ayağım kaydığında daha fazla uğraşmayıp tırmanmayı bıraktım. Bana korkuyla bakan kardeşime rahatlatıcı bir tebessüm gönderdim ve ona sessiz olmasını işaret edip koşmaya başladım. Adamların beni farkettiğini anladığımda iyice hızlandım. Onları kardeşimden uzaklaştırmalıydım. Ağaçlık alan bittiğinde bir araba geçmesi ve bize yardım etmeleri için dua ediyordum ama kardeşimin sesini duyduğumda olduğum yerde kalakaldım.
"Ablaa! Abla buldular beni kaç-" sesi boğuklaşmıştı.
Hayır olamaz yakalanmıştı işte. Ondan sadece sessiz olmasını istemiştim. Neden? neden? neden? Onu burada bırakmak istemiyordum ama kaçmak zorundaydım. Kaçarken bir yandan da onu bulacağıma dair kendime yeminler ediyordum. Karşı tarafa geçtiğimde hızımı arttırdım ve görüş açılarından çıktım. İlerledikçe karşıda bir göl gördüm ama ben yüzme bilmiyordum. Umursamayıp sessizce göle girdim ve hareketsiz bi şekilde köşede bekledim. Nefesim yetmemeye başladığı sırada suyun yüzeyinde birkaç kişi gördüm. Defolun şuradan nefes alamıyorum! Adamlar sonunda gittiğinde bayılmak üzereydim. Kendimi fazla zorlamıştım. Sudan hafifçe çıkmaya çalıştım ama vücudumun yarısı sudayken bilincimi yitirmiştim bile.
Ծ‸Ծ
Gözlerimi açtığımda karşımda duran tahta tavandan yüzüme su damlıyordu. Aniden kalkmamla başıma giren ağrıyla inledim. Etrafa baktığımda kulübe tarzı bir yerde olduğumu anladım ama buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. İçeriye giren adamla irkildim. Bana gülümseyerek bakan 30'lu yaşlardaki adam yavaşça yanıma gelip kendini tanıttı.
"Merhaba, ben Ilgaz Çakır. Senin ismin nedir tatlı kız."
Tatlı kız mı?
"İsmim.. İsmim şey.."
Adam düşünceli bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı.
"İsmini hatırlayamıyormusun?"
Evet lanet olsun ki hiçbir şey hatırlamıyordum.Ben cevap vermeyince adam tekrar konuşmaya başladı.
"Anladığım kadarıyla hatırlamıyorsun. Şimdi biraz rahatlamak için duşa gir daha sonra sana bu konuda yardımcı olmaya çalışacağım."dedikten sonra odaya havlu ve kıyafet bırakıp beni yanlız bıraktı.
Ayağa kalktığım sırada kapının ardından bana seslendi.
"Kapının üzerinde kilit var istersen kilitle." dedikten sonra uzaklaşan adım seslerini duydum ve kapıyı kilitledim.
Duştan çıkıp kıyafetleri giydikten sonra kapıyı açtım ve içeriye doğru ilerledim. Ilgaz abi mutfakta birşeyler hazırlıyordu. Geldiğimi görünce bana gülümsedi. Ne çok gülümsüyordu bu adam. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim.
"Hadi otur masaya.Patates kızarttım severmisin?"
"Emin değilim ama sanırım severim."
Patatesleri yemeye başlarken konuşmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/174287851-288-k30543.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolmuş Sokaklar
Ficțiune adolescențiKüçük kardeşiyle birlikte kaçırılan küçük kız tanımadığı bir adam tarafından büyütüldü. Babası olarak gördüğü bu adamdan insan psikolojisini öğrenen bu kız, insanlarla oynamayı ve onları kandırmayı huy edindi.Tabi ya! Kızın birde kardeşi vardı değil...