~4~ YENİ YIL

21 3 0
                                    

Yılbaşı, Evde tek başına serisini hunharca pizza yiyerek Efsun ile geçirdiğim bir geceydi. Üzerimde beni sıcacık tutan, pijama takımım ve ayağımda tüylü peluşlarım vardı. Ve tabi benden farkı olmayan Efsun.

Deli kız uyandığım andan beridir -ki neredeyse 16 saat- başımın etini 'lütfen dışarı çıkalım' tarzı cümlelerini ve 'yemin ederim evini ateşe veririm ve bu saçlarından başlar' tehdit içerikli cümlelerini en son kendimi 'bir kız kardeş daha kaybetmek istemiyorum sus ve dizimin dibinde otur' diyerek acındırmış ve ikna etmiştim. Açıkcası birazcık vicdan azabı çekiyor olabilirdim çünkü kurduğum cümleden sonra Efsun'un yüzü hüzünle dalganmış, süratle kollarını boynuma dolayıp 'sen bana abla oldun anne oldun. seni benim yokluğumla asla sınamam' demişti. Ama dediğim gibi biraz-cık..

Artemis'i bugün Baran ve Sılaya bırakmıştık. Tabi ki öncesinde bir planlarının olup olmadıklarını sordum ama ikisi de evde takılıp sıkılacaklarına, Artemis'e gelip burda zaman geçirmenin daha eğlenceli olduğunu belirten cümleler kurdular. Ha bir de yılbaşından dolayı kafede bir parti planlamıştım. Buruk hayatlar (hikaye anlatan çalışanlar) ve diğer çalışanlar için. Bugün kapalıydı onlar için bir şirketten 4 garson istemiştim. Hepsiyle şahsen görüşüp, eğlenmek herkesin hakkı yardımcı olduktan sonra partiye dahil olmalarını istedim. O yüzden Efsun ile kafamız rahattı.

"Biraz Rakılansak mı?"

Gözlerimi kısıp şüpheyle Efsun'u izledim. Bir şey olmalı, çünkü efsun rakı içecek biri değil hatta içki içecek biri değil.

"Neden?"

"Biliyorsun.. Sanırım biraz konuşmaya ihtiyacım var" deyince şüpheyle kıstığım gözlerimi güven verircesine kırpıp gülümsedim. Benden beklediği onayı alan Efsun mutfağa giderken bende elimde kalan son pizza dilimini bitirip, pizza kutularını topladım. Kısa sürede bir kaç meze ve 50'lik rakı ile masayı hazırlamıştı.

"Çarpsın istemiyorum, şunları giyelim terasa çıkalım" diyen Efsun elindeki hırkalardan birini bana uzatıp diğerini giydi.

"Geç sen geliyorum hemen" dedim hırkayı üzerime geçirirken. Hızla pizza kutularını ve diğer çöpleri mutfak tezgahına bıraktım ve elime Zeki Müren plağı alıp pikaba yerleştirdim. Çalmaya başladığında terasa, Efsun'un yanına gittim. Elindeki sigarasını içiyordu, ucu görünmeyen gökyüzünü hüzünle izlerken. Bir derdi vardı belliydi.

Yanına gidip masaya oturdum ve gecenin son sorusunu sorup son konuşmamı yaptırmıştı.

Neden ve ne sorusunun cevaplarına gelecek olursak.. Nedeni, bu gece o konuşacaktı ben dinleyecektim.

Sorusu ise..

"Yarıya kadar  mı? Yara'ya  kadar mı?" olmuştu.

Cevabım " Yaraya" olduğunda Efsun, bardağın yarısından fazlasını doldurduğunda elimle durmasını işaret ettim ve bir miktar su ekledim.

Kendi bardağınıda benimki kadar doldurup suyunuda ekleyip gözlerimin içine bakmıştı. Bu gece uzun bir gece olucaktı. Yılbaşı olduğundan değil de benim minik Efsun'umun gönül yarası olduğundan..

"Yaraya" deyip bardaklarımızı tokuşturduk ve ben ilk yudumu almak üzere bardağı kaldırıp dudaklarımla buluşturmak üzereyken, onun bardağını masaya bir kere vurmasıyla elim yarıda durmuştu. 'Umarım kalbinin ekmeģini yemek ona nasip olur' diye geçirdim içimden ilk yudumumu alırken.

Velhasıl kelam o da ilk yudumunu aldığında saatler 00:00 gösterdiği için göle bakan terasımızdan görkemli havai fişek gösterisi başlamıştı.

ÖnizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin