1.Bölüm

472 50 61
                                    

KaDiDay'imiz kutlu olsun! Nice KaDiDay'ler görelim inşallah. 🙏 Allah'ın manyağı Kim Jongin hala ortalarda olmasa da tabii. Sinirlenmeyeceğim ama sinirlendim. Neyse...

İlk bölüm olduğundan ötürü kısa yani benim bir an önce yayımlamak için acele ettiğimden falan değil asdfghj Koca bir yıl boyunca hiçbir şey yazmadığımı fark ettim. Kalemimim iyice körleşmiş olması mümkün. 🤦‍♀️ Yine de yazmaya devam edeceğim çünkü banane... 🤷‍♀️

Hadi iyi okumalar~ 💕

Aralarda yorum görmeyi severim, onu da belirteyim. 😂

- - -

Vakit akşam saatlerine varmak üzereydi. Ufuklar, güller kadar kırmızı iken güneş, Han Nehri'ne yansıttığı solgun ışınları ile güne vedasına çoktan hazırdı. Genç Prens işte bu manzaraya hayrandı. Hatta belki de aşıktı.

Yıllanmış ahşap köprünün kıyısına birkaç adımla daha yaklaşıp nehrin üzerindeki salınan ışıklara daha net bakabilmeyi amaçladı. Arkada bağladığı ellerini ağırca çözerek sağlamlığından şüphe duyduğu korkuluklara tedirginlikle dayadı. Herhangi bir salsılma olmadığında ağırlığının bir kısmını korkuluklara verdi ve nehri izlemeye devam etti. Burası yalnız kalabildiği tek yerdi. Bazı şeyleri düşünebileceği, kafasını dinleyeceği yegane yeriydi. Hele ki bu saatlerde kimsecikler uğramıyordu buraya. Bu sebeple rahattı. Bir Prens olarak yüklendiği sorumluluklarını, kısa bir süre için de olsa üstünden atabiliyordu.

Bir süre daha bulunduğu yerde manzarayı hayranlıkla izledi. Şimdi 'vahşi' denilen lakin sevgi gösterilince yoldaş olan dostlarını besleme vaktiydi. Dayandığı korkuluktan doğruldu ve ormana doğru ilerlemeye başladı. Çoğunlukla akşamın sakinliğinde ortaya çıkıyor ve kendisini bekliyorlardı. Bekliyorlardı çünkü artık malum ziyerete alışmışlardı. Genç Prens onlu yaşlarının başından itibaren bu ziyerete onları alıştırmıştı.

Genç Prens bu bekleyişin farkındalığı ile içindeki hoş kımıltılarla ormana girdi. Çoğu kimsenin bilmediği bir açıklık barındırıyordu orman. Buluşma yerleri işte tam da orasıydı. Açıklığa geldiğinde kendisine dönen ürkek başlarla gülümsedi. Bir yandan dostlarına yürümeye devam ediyordu. Kendisine ilk ilerleyen ceylanlardı. Ellerini uzatıp şevkatle başlarını okşadığında, başlarını kendisine bastırmalarıyla kıkırdadı. Her birini okşayarak ortada bir yere oturdu. O elbisesine sakladığı çeşit çeşit besini çıkarırken sabırla onu izlediler ve çevresinde bir halka oluşturdular. Minik sincap ailesi, gittikçe kalabalıklaşan tavşan ailesi, ceylanlar ve rengarenk kuşlar... Hepsine merhamet dolu bakışlar atarken herhangi bir şekilde ürkmemeleri için ağır hareketlerle yiyecekleri sahiplerine ulaştırıyordu.

Bir müddet minik canlıların yemekleri tüketişini izlemesiyle geçti. Yemeğini bitiren küçük bir ceylan yanına gelerek kucağına yerleşti. Hareketi minnettarlığının bir göstergesi gibiydi. Genç Prens de onu geri çevirmeyerek başını okşadı.

 Genç Prens de onu geri çevirmeyerek başını okşadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bütün Gece Ağladım, Yosun Tuttu GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin