Kabus kahramanı , Umut

23 4 0
                                    

Eniştem kapıdaki çocuğa şaşkınlıkla bakarken elim ile kocaman açılan ağzımı kapattım.Kumral tenini kapatan deri ceketi ve boynuna doladığı atkısı ile soğuktan donmuş gibi gözüküyordu.Çocuk botlarını çıkartıp içeriye bir adım attı ve iri vücudu ile tekerlikli sandalyemin yanına ulaştı.Teyzem bulaşık önlüğüne sildiği elini çocuğa uzatıp " Erken geleceğini bilmiyorduk , Umut " dedi.Şaşkınlıkla bir teyzeme bir de çocuğa bakıyordum.Çocuk iri eli ile teyzemin elini sıkıp " Leyla Hanım , ben dün gece ani bir kararla yola çıktım" dedi.Teyzem gülümseyip " Annenin de haberi yok öyleyse " dedi.Biri bana neler olduğunu açıklıyabilir mi ? diye  bağırmak üzereyken eniştem " Umut , teyzenin yakın bir dostunun oğlu " diye fısıldadı.Teyzem de onaylarcasına bir bakış atarken çocuğun gözleri tekerlikli sandalyeme takılınca yanaklarıma ağır bir kan torbası  oturdu.Ellerimi tekerliğin demirlerine yerleştirip yavaşca döndürdüm ve tümsektekten çıkmaya çalıştım.İlk denememde bir kademe ilerlemiş olsamda hala odama gitmek için tümseyi geçememiştim.Eniştem sandalyemi itip bana yardım edince çocuk başını yere eğdi.Odamın kapısını açıp içeri girdim ve kapıyı sertçe kapattım.Göz yaşlarım neden bu kadar derin bir şekilde canımı yakıyordu.Bacaklarım yüzünden miydi ? 

                     Teyzem topuklu ayakkabılarını  kiraz ağacı parkede basa basa odamın kapısının önünde durdu  ve kapımı aralayıp " Hazan  sana habervermediğim için üzgünüm kızım " dedi ve bedenini tamamen kapının aralığından içeri soktu.Teyzeme bakmadan çalışma masamdaki kağıda bir şeyler karaladım.Teyzem sandalyemi kendime çevirip " Evde birinin olması seni rahatsız mı ediyor ?" dedi.Evet ediyor.İki bacağını kullanabilen her genç beni rahatsız ediyor .Dudağı büzüp " Tanımadığımız biri bizimle ne kadar kalıcak teyze ?" diye sordum.Teyzem kaşlarını çatıp " Hazan , o benim ilk okul arkadaşımın oğlu . Daha yeni babasını kaybetti . Yapa..mam , onu sokağa ata..mam." dedi.Sandalyemi masaya doğru çevirip " Onu etrafımda istemiyorum" dedim.Duygularım karma karışıktı.Benimde kaybım vardı ama ...buna izin veremezdim.Benimle aynı evde olmasına müsade edemezdim , beni her gördüğünde bana acımasına dayanamazdım.Keşke teyzemde bunu anlayabilse.

                                    Kapı sertçe kapandı ve koridorda iki ses , fısıldayarak tartışmaya başladı.Biri teyzeme aitti , diğeri ise Umut'a .Kapıya doğru yaklaşıp onları dinlemeye çalışsamda sesleri kısık kısık geliyordu. " Leyla Teyze , üvey annem ile yaşayamam .Babam boşanma davasını başlatmıştı ama o ...öldü.Sadece dava sonuçlana kadar burda kalmama izin verin.Babam benim için en güvenli yerin burası olduğundan bahsetmese , otelde de kalırdım." diye yavaşca konuştu.Sesleri bir anda kesildi ve sert bir kaç adım odamın önünden merdivenlere doğru yöneldi.Sanırım kalmasına izin verilmişti.Tekerlekleri hafifce geri doğru çekip kapımı açtım.Teyzem elinde valizler ile yukarı çıkıyordu.Ne yani ona yukardaki odayı mı  verdiler.Bana en yakın olan odayı .Merdivenlerin hemen altında olan oda bendim.Teyzemler ise üst katta ki misafir odasından yarım metre uzaktaydılar.Tanrım.Ne güzel bacaklarım yüzünden mutsuzdum.Ne diye bana bir ağır yük daha verirsin ki ? Beni her gördüğünde acıyacak gibi bakan bir çocukla nasıl aynı eve koyarsın beni ya ?

                                       Nerdeyse 1 saattir odamdan dışarı çıkmamıştım.Hafifce kapımı açıp kendimi dışarı attım.Teyzemin yaptığı yemeğin kokusu burnuma dolarken kahkalar tüm salonda yankılanıyordu.Salona ulaştığımda mutfaktaki yeni çocukla , teyzemin yemek yaptığını gördüm.Ne güzel beni yerim çoktan dolmuştu.Avuç içlerimi sandalyenin kenarlarına bastırdım ve kapıya doğru ilerledim.Paltomu almam için teyzeme seslenmem lazımdı.Nedense üşüyeceğimi düşünmüyordum.Dolaptan şalımı çıkarıp dizlerime örttüm ve kapıyı açtım.

                                      Sonbaharda dökülen turuncu yapraklar tekerleklerimin  altında ezildikçe huzur verici ses çıkarıyordu.Günlerdir dışarı çıkmıyordum.Bu parkı , koşu yapan insanları , topunu yola kaçıran çocukları , yapay göldeki kazlara simit atan teyzeleri  ve en çokta akıl hastası Ezra ' yı özlemiştim.Belkide bugünde karşılaşırdık.Doğru ya onun gidecek bir yeri yoktu.Bu parktan başka.Tekerleklerimi daha hızlı çevirip her zaman oturduğumuz parka yöneldim.Ordaydı işte.Gri paltosunun içine sakladığı ince vücudu bankla bütünleşmişti.İnce bacaklarını bacak bacak üstüne atmış ellerini paltosuna sokmuştu.Önüne gelen uzun sarı saçlarının  berbere ihtiyacı vardı.Yanına yaklaşıp " Ezra ?" diye seslendim.Sanki uykudan uyanmış gibi sercemce " Ha..zan , Sen..ölmedin mi ?" dedi.Beni hatırlaması hoşdu ama öldüğümü düşünmesi gerçekten acı veriyordu.Elimi dizine koyup " Neden öleyim ki ?" diye mırıldandım.Soğuktan donmuş kırmızı burnunu kırıştırıp " Görünmüyordun , öldün sanmakta haklıyım " dedi.Doğru günlerdir tedavi için şehire gidip geliyorduk.Küçük bir kasaba için saatler alan bir yoldu.Tedavi sonrası bacaklarımın sıcakta kalması önemliydi.Bu yüzden günlerce evdeydim .Eğilip turuncu yapraktan bir tane aldım ve şalın üzerine koydum.Turuncu ve sarı renkler ile buluşmuş yaprak kırılmaya mahkumdu.Ezra yaprağı avuçlarının içine alıp " Sonbahar geldi , düşünüyorumda artık zamanım daralmış gibi geliyor.Mevsimler geçtikçe bende mevsimler gibi gelip geçiyorum " diye konuştu.Sesi boğuk boğuk olsada ona ayrı bir hava katıyordu.Avcunun üstüne elimi bastırıp yaprağı aramızda bıraktım.Gözlerimi ilk önce morarmış dudaklarına sonra ela gözlerine yönelttim. Soğuktan kurumuş dudaklarımı oyantıp " Biz mevsim gibiyiz , uzun zaman kalamayız Ezra , bu kaderimiz.Kuşlar göç edebilir , kanatları var ama ben mevsimden mevsime koşamam çünkü benim bacaklarım yok." diye soğuk bir şekilde konuştum.Ezra parmaklarını parmakalrıma kenetleyip yaprağı iyice ezdi. Odaklandığım mor dudakları yavaşca kımıldadı " Bıraksınlar da  mevsimizi yaşayalım o zaman Hazan  , gelip geçsin .Bizde gelip geçelim " dedi.Gözleri hafifce kızarırken parmaklarımı hafifce sıkıp paltosunun cebine soktu.

Gizemli CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin