🌙

788 96 29
                                    

Donghyuck tüm mektupları ve bilekliği siyah kutunun içine yerleştirdi. Kutunun üzerinde 'Mark Lee'ye' yazıyordu.

Telefonunu çıkarıp Mark'a mesaj attı. Belki ölmeden önce onu görebilirdi.

Donghyuck: Ölmeden önce seni görmek istiyorum Mark Lee. Erkek duşlarından birincisinde olacağım. Umarım gelirsin.

Mesaj anında iki tik olduğunda telefonu bir yere fırlatıp cebinden ölümüne sebep olacak aleti çıkardı. Direk iki bileğine de acımadan bastırdı keskin bıçağı.

Kanlar her yere yayılırken derin nefesler aldı Donghyuck.

Mark mesajı görür görmez tüm gücüyle koşarak Donghyuck'un dediği yere ilerlemeye başladı.

Bunu gerçekten yapmış olamazdı değil mi? Kendi canına kıymayacaktı değil mi?

Mark'ın zihni uyuşmaya başlamıştı. Eğer yeterince çabuk giderse buna engel olabilirdi.

Duşların olduğu odaya girip birinci duşun kapısını açtı. Mark gerçekten içinde bileklerinden durmaksızın kan aktığı halde ona bakan bir Donghyuck beklemiyordu.

Donghyuck Mark'ı gördüğünde gülümsedi. Gerçekten gelmişti. Ölmeden önce göreceği şey gerçekten de Mark olacaktı.

"Hyuck! Ne yaptın? Hayır ulan nasıl yaptın bunu kendine?" Mark uzanıp Donghyuck'un elini tuttu.

Elleri temas ettiğinde Donghyuck'un durmak üzere olan kalbi tekledi. Mark'ın gözlerinden yaşlar akarken yardım istemek için çığlık atıyordu.

"Mark, ağlama. Gülümse... Mutlu öleyim." Donghyuck oldukça zorlanarak cümlesini kurdu. Mark Donghyuck'a sıkıca sarıldı.

Son gücüyle kollarını Mark'ın omzuna koydu Donghyuck. Ardından kolları yere düştü ve başı geriye yaslandı.

Mark onun öldüğünü anladığında boğazı yırtılırcasına çığlık atmaya başladı. Donghyuck'tan ayrılıp onu sarmaya başladı.

"Ölmedin. Hayır Hyuck ölmedin! Bunu yapmadın! Canına kıymadın! Beni bırakıp gidemezsin! Kendine bunu yapamazsın! Bana bunu yapamazsın."

Mark hıçkırarak ağlamaya başladı. İçeriye giren öğretmenler Mark'ı Donghyuck'tan zorla ayırdılar.

Mark gitmemek için çırpınırken yerde duran üstünde adı yazılı kutuyu gördü. Onu eline aldı ve öğretmenlerden kurtuldu. Koşup tekrar Donghyuck'a sarıldığında öğretmenler onu çekiştiriyordu.

Mark kalbinin çürüdüğünü hissediyordu.

Ruhu buna dayanamayacak kadar acı çekiyordu.

***

Ağlayarak yazdığım bir fic. 6 bölümü iki saat içinde yazdım ne kadar güzel olmuştur bilemem.

Ruhum acı çekiyor.

Mark'ın mektupları okuduğu bölümü çok yakında yayımlayacağım.

Mutlu kalın 💛

The End |MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin