"Aynı koğuşta olmak için birkaç bin çıkmak zorunda kaldım."
"Peder bey duysa otomobili altından keser, biliyorsun."
İç çekse de çektiği sıkıntının meseleden uzak olduğunu biliyordu. Altını çizdiği satırlar üzerinde döndürdüğü kalemi parmakları arasından yuvarlandı, düştü masaya. Henüz nezaretten çıkmış adama evinde kalmayı teklif edemezdi elbet, başka ihtimali olsaydı yani.
Onun kıvranmalarını farkeden adamın göz kırpışında bakımlı saçlarına kaydı gözleri. İki gece nezaret gördüğüne kimse inamazdı çıkar çıkmaz değiştirdiği ütülü kıyafetlerine aldanarak.
"De hadi de.." diye koluna dokununca ardına yaslandı.
"Sehun seni biri ile görmüş."
Canı derdinde iken ukala zengin bozuntusu bir adam umurunda değildi hiç.
"Önemsiz biri. Alakam yoktur." diye geçiştirdiyse de diğerinin imalı gülüşü ardından karıştırdıkları dedikodu kazanının fokurtusunu taşıyordu kulaklarına, çınlayan sol kulağını ovdu.
"Bir kaza sonucu küçük bir münasebetten öte bir şey değil Baekhyun."
"Küçük bir münasebete binaen adam seni fakülteye kadar getirdi otomobili ile ve sen binaya girene kadar da bekledi öyle mi KyungSoo?"
KyungSoo'nun kaşları çatıldı, utanç verici durumu ne şekilde açıklasa diğerinin bunu başka bir şeye çekeceği şekilde ayağına dolayarak kaçamayacak hale getireceğini biliyordu. O sebepten doğrudan asıl meseleye girdi.
"Başka sorunlar var dostum. İnan bana ukala bir herif aklından geçen şekilde düşüneceğim en son şey bile değil."
Baekhyun unutmadığını belirtir şekilde elini salladı havada kararsızlıkla, "babanla mı atıştınız?"
"Sıradan bir konuşma yürütmemiz mümkün değil. Fakat.."
Mahcup bakışlarını eğdi. Yakınlıklarından doğan bazı teklifsizlikleri olsa da Baekhyun da şu zenginlerdendi ve ailesi ile uyumsuz bir şekilde mütevazıydı. Hesapsız harcadığı parası, pahalı takımları, Ford marka arabası, taşlı yüzükleri ile değil de konuşan kim olursa olsun, miyavlayan bir kedi bile, durur gözlerinin içine bakar ve sanki dünyadaki tek ses tek nefes sizinkiymiş gibi dinlerdi. Ailesine aykırı duran bir sağduyusu vardı ki dilini bağlayan da ardında kalan o insanlarıydı.
"Bugün bende kalabilirsin."
Devamını beklemeden dökülen sözlerle başını eğdi. Nemlenen gözlerini gizledi. Pantolonuna bir şey düşmüş gibi üzerinde aranırken, "hakkını ödeyemem.." dedi alçacık bir sesle.
"Koca ev zaten. Misafir odası bugün boştu. Bizimkilerin bu ara misafirleri eksik değildi. Hayret doğrusu. Senin kısmetinmişse demekki."
KyungSoo onun kadere bu kadar düşkün oluşuna gülmeden edemedi.
"Baban adaylığını koyacak mı?"
Baekhyun ilgisizlikle omuzlarını silkti.
"Çok istiyor ama oyalıyorlar onu. Bunu da hiç kabul etmiyor. Adamlar nüfuzu için yanlarında tutuyorlar onu resmen."
KyungSoo gergin omuzlarını düşürürken "sen de kullanıyorsun.." dedi, ikisi de güldü.
"Ah dostum! Güzidemle başbaşa iki gün nezarette kaldık."
"Orda olay çıkardığını söyledi Sehun."
Baekhyun surat asarak "Sehun da hemen yetişiriyor maşallah ülkenin telgraf hizmetinden hızlı." söylendi,
"Adamın gazetecilik okuduğunu unutuyorsun ya da onu hiç gazeteci olarak görmedin.." kınadı KyungSoo, fincanının dibinde kalan yaprakları azıcık suyu ile salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Öyle Sevdalık İşler
FanfictionAlo. Santral. KyungSoo Bey'in kalbine bağlar mısınız?