5• Sevdalık İşler

720 73 45
                                    

Ofisinin jaluzilerinden diğerini izlediği penceresinde önceki gece koynuna dolanan bacakların uzaklara attığı adımların kendine dönmesini, boynuna sarılıp sıkıca öpmesini, saçlarını dağıtmasını öyle istiyordu ki masanın üzerinde biriken evraklara göz atmak için fikri fazla dağınıktı. Aynı yerde çalışmaya uzun zaman direnmesine şimdi hak veriyordu. Gece aynı yatağa girdiği adamla sıradan bir iş ilişkisi yürütmek çok zordu. Ona bu kadar aşıkken dokunmadan, sarılmadan birkaç dosya hakkında konuşmak hayatının imtihanıydı âdeta.

Dayanamayıp ofisten çıktı. Yeleğinin kıvrılan uçlarını düzelterek beraberindeki birkaç dosyayı Minhwan Bey'in masasına bırakırken renk gelen yüzünün aslında biraz kilo almasından olduğunu farketti. Eşi KyungSoo'nun teklifi ile işe aldığı bu eski iş arkadaşı ilk zamanlar gerçekten hayattan kopuk ama zamana kurulmuş bir makine gibi çalışıyordu. Aylar sonra çökmüş avurduna dolgunluk, soluk benzine renk gelmişti. Saçları daha özenli, bakışları daha sıcaktı "belki  hayattan daha umutludur." demişti KyungSoo. Kendisinden daha fazla şüpheleri olsa da daha az tedbirli oluşunu merhametine veriyor ve kalbi eşi için gururlanıyordu. Çünkü bu merhametten en fazla payı olan kendisi ve annesiydi. Annesi KyungSoo'yu biliyordu, birlikte uyuduklarını, Allah'a kendileri adına tövbe ettiğine emindi. Yine de ona oğlu gibi sarılıp bir fincan ballı ıhlamur çayı ikram ediyor, en sevdiği yemeklerden yapıyordu. KyungSoo da  eklem ağrıları için ona masaj yapıyor ve aktarlardan topladığı değişik otların yağlarını sürüyordu. İşe yaradığından emin değildi ama annesi daha iyi hissettiğini söylüyordu. Belki de o yağlardan ağrım var diyerek kaçındığı sevişmelerinde en özel yerlerine sürmeyi deneyebilirdi.

Annesine de düşkün olmasına rağmen kendi babasına henüz adım atmamış olan bu adam üvey kardeşleri için iyi bir okul ayarlamaktan geri kalmamış, büyük olanı yatılıya vermesi için üvey annesini ikna etmişti. Ona merhameti eksik olsa da kendi evlatlarına yufka yüreklidir diyordu. Kadın hakikaten de büyük oğlunu yatılı okula vermeye razı olmuştu.

Jongin onu hiçbir şeye mecbur bırakmadan ya da zorlamadan etrafında dolanmasına müsaade ediyordu. Bazı geceler ayrı uyumak istemesine içi kan ağlasa bile. Çünkü şu Amerika rüyası için biriktirdiği parası hala kasasında duruyoru. Hükümet elinden beslenen bankalara güveni yoktu. Kendisi de güveniyor değildi fakat çevresindekilerin dikkatini çekmemek adına önemli bir miktarı oralara yatırmıştı.

Chanyel bu işe, bir akşam yemeği için buluştukları her seferde hanımefendi çizgisini(!) aşarak küfürler eder, Baekhyun da hamile eşini yatıştırmak için hanımcılık çıtasını arşınlarla yükseltirdi. Esasen eşinin sinirli hallerini seksi bulduğunu söylerken işitmişti KyungSoo ile dertleşirlerken, ama bebek için endişeli olduğu belliydi. Kimi zaman fabrikadaki işini gücünü bırakıyor Chanyeol ah dese vah demeden imdadına yetişiyordu. Bebeği kendisi taşısa daha az zahmet çekerdi. Yine de uslanmaz adam şimdiden ikincinin hayalini kuruyordu.

Çocukları olmayacağına üzülüp üzülmediğini seçememişti KyungSoo'nun. Ne zaman konusunu açsa dünyanın çocuk sahibi olmak için ne pislik bir yer olduğuna lanet okuyordu. Yetimhaneyi bağışçı olarak ziyaret ettikleri bir seferde ismi Kai olan dört yaşında esmer güzeli bir çocuğa kanı kaynamış, gün sonuna kadar bir an olsun ayrılmamışlardı. KyungSoo bildiği ne varsa ona anlatmak, hayata hazırlamak için can atıyordu. Zaman zaman bahsini açıyor yetimhaneye biraz daha bağış yapmayı teklif ediyordu.

Jongin bir süredir Kai'yi koruyucu aile olarak alıp alamayacağını araştırıyordu. Resmi işlerde hiçbir zorluk görünmüyordu. Çünkü Japon dölü olarak görülen onun gibi çocuklara bir ekmek uzatmaya bile imtina eden insan çoktu. KyungSoo'nun da tereddüt yaşayacağından korkmuyor değildi. Fakat Kai'den bahsederken gözlerindeki ışıltı bu kuşkusunu siliyordu.

"Çıkıyor musun?" paltosunu giyinirken aralık kapıdan kendisine seslenen eşine döndü.

"Hımm.. dışarda halledilmesi gereken birkaç iş var."

"Seninle gelmemi ister misin?" bu beklenmedik teklife şaşkın gülüşünü çabucak toparladı Jongin. Sürprizinin bozulmasını istemiyordu. Ya da belki de bu işte beraber olmalıydılar.

KyungSoo kapıyı kilitleyip boynuna sarıldığında her şeyi bülbül gibi ötmeye hazırdı. O daha ötemeden dudaklarına sarılan dudaklarla kalbi bir kez daha erimişti sıcaklığına.

"Benden ne saklıyorsunuz Jongin Bey?"

"Allah belâmı versin. Sadece sürpriz yapmak istiyordum."

"Yani?"

"Kai. O artık bizimle yaşayabilecek. Evrak işlerini tertemiz hallettim."

Boynuna daha sıkı dolanan kollarla Jongin ona çekildi.

"Seni nasıl buldum, nasıl? Bana verilmen için vazgeçilmiş bir cennetim olmalı. Fakat yemin olsun ki seni amansızca seven kalbimden başka bir şeyim yoktur."

Sıcacık yanağından, boynundan öptü Jongin. 

"Seni bulan bendim. Ama kalbimde."

KyungSoo gülüşleri arasında onu çenesinden ısırınca Jongin'in dudaklarından bir inilti koptu.

"Adamım, yetimhaneye ıslak gönderme beni. Bizim gibi ahlaksızlara çocuk vermekten vazgeçebilirler."

"Ben de geliyorum."

KyungSoo ondan ayrılarak odadan çıktı. Jongin açık kalan kapıdan hızlı hızlı gidişini, kabanı alelacele koluna atışını, şapkasını başına özensizce takışını izlerken derin derin nefeslendi. Sonra ofisini kilitleyip sekreterine birtakım talimatlar vererek o da çıktı.

Yetimhaneye giden yolun ne kadar uzun olduğundan şikayet eden sabırsız eşine, önlerinde uzanan hayatın bundan çok daha uzun olduğunu hatırlatıyordu.

🍊 Evet, bu da tatlı servisi olsun. Ve hikaye tamamlanmış olsun. KaiSoo gününde tamamlayamamış olsam bile bize her gün KaiSoo diyerek KyungSoo ve Jongin beylerin doğum günlerini kutlar, daha nice seneler birlikte mutlu ve huzurlu olmalarını dilerim. Çünkü çocuklarım bu ikisinin huzursuzluğu bizim huzurumuzu daha çok kaçırıyor. Sağlıcakla kalın. Ben de turuncuya ıslanmış diğer hikâyelerime bir bakayım, kıvamını bulmuşlar mı?

🍊24.01.2019*2

Yok Öyle Sevdalık İşler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin