"Dolunay, iyi misin?" kafamı masadan kaldırdım ve yanımda oturan Barış'a baktım. "Evet, sadece pek uyuyamadım dün." dedim ve yeniden kafamı gömdüm. Geç yatma huyumdan vazgeçmeliydim...
"Sana bir şeyler almamı ister misin?" yeniden kafamı kaldırdım düşünürcesine yüzüne baktım ve başımı salladım. Gülümsedi ve tahminen kantine doğru gitti. Onun gitmesinden ve sınıfta kimse olmamasından yararlanıp çantasından telefonunu aldım. Eğer yazan kişi o ise bir şekilde sim kartı buralarda olmalıydı. Numarası kayıtlıydı fakat dediği gibi yeni bir hat almak zor değildi. Hem görünüşe bakılırsa zeki birine benziyordu. Olay yaşanırken etrafta görgü tanığı olmadığına emindik.
Whatsapp'a girdim. Sadece birkaç grup, kişi ve ben vardım. Konuşmaya girdiğimde en son dün gece şeyler vardı. Çantasına da biraz baktığım da bir şey bulamadım. Umutsuzca çantasını yerine koydum. Telefonumdan gelen titreşimle telefonumu cebimden çıkardım. Ares'ten gelmişti. Ben en son mesaj atma dediğimi hatırlıyordum. Aslında tamam mesaj atması daha çok işime gelmişti.
Ares
Özür dilerim.
Sana korkak dediğim için.Telefonunu bir başkası ele geçirdi herhalde.
Dolunay
İyi misin?
Bu sen misin?Ares
Evet benim.
Yalnızca senin ne kadar güçlü olduğunu görememişim.
Lütfen affet beni.Bu nasıl bir çelişki yiğidim.
Dolunay
Ne?
Ne demek bu? (gönderilemedi)
Ah harika şimdi de interneti kapadın. (gönderilemedi)
Mükemmel! (gönderilemedi)Sınıfa kapısında gördüğüm hareketlilikle kafamı kaldırdım. Barış yanında Girayla beraber sınıfa girmişti. Barış'ın elinde gördüğüm muzlu sütle gülümsemeye başladım. Çikolatadansa muzlu olan her zaman tercihim olmuştu.
"Teşekkür ederim." dedim. Elinden aldığım muzlu sütün pipetini çıkarıp yerine yerleştirdim. İçmeye başlayıp minnettar olduğumu belli edecek bir şekilde gülümsedim. Becermiş olmalıyım ki Barış da gülümsedi.
"Biz Girayla dışarı çıkıyoruz gelmek ister misin?" bu olanları anlatmam için bir şanstı.
"Aslında olabilir. Benim de size sormam ve anlatmam gereken şeyler var." dedim ve ayağa kalktım. Okulun bahçesine çıkarken kısaca sohbet ettik ve ardından herhangi bir kamelyaya oturduk. Muzlu sütümü ağzımdan çıkardım ve konuşmaya başladım.
"Birisi var. Şu kaza gününü gören." diye direkt konuya girdim. İkisi de şaşkınca yüzüme bakıyorlardı. Ciddi bir tavır takındım.
"Ama o gün," dedi ve duraksadı Barış.
"Sadece biz vardık." diye tamamladı Giray. İkisi dönüp birbirlerine şaşkınca bakmaya başladılar.
"Evet ama birisi görmüş ve bana yazıyor." şaşkınlıkları daha da artarken telefonumdan whatsapp'ı açıp onlara uzattım. Giray aldı ve beraber okumaya başladılar.
"Şey, aslında tam emin değilim ama..." Giray'ın sesi bir şeylerden şüphelendiğini belli ediyordu.
"Ama?" diye bir soru yönelttiğimde gerildiğinden eliyle kafasını kaşımaya başladı.
"Aktuğ olabilir."
Gidişattan şu anlık memnunum hadi bakalım.
Yorumlarınız önemli sevgili okurlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm afraid
Teen Fiction"Korkaksın." bu kelimenin anlamını ilk başta anlasaydı her şey aynı olmayabilirdi. Dolunay, normal bir günde aldığı mesajla 6 ay önce ölen sevgilisinin arasında bir bağ olduğunu fark eder. Bunun üzerine arkadaşı Barışla bunu araştırmaya ve üzeri kap...