+ plus

113 11 1
                                    

Gözlerim kapanıyor yavaştan.

Nefesimin çekildiğini hissediyorum.

Dominic kendisini tatmin etmeye çalışıyordu. Beyaz duvar ona o kadar karanlıktı ki. Titreyen elleriyle duvara dokunmaya çalışıyordu. Elini çekip durdu ve kurumuş gözyaşlarının bulanıklığıyla duvara anlamsız bakmaya başladı. Ardından güçlü bir çığlık koparmasıyla hemşirenin yanında bitmesi bir oldu. "B-b-ben" kuruluktan beyazlayan dudaklarından bir iki kelime çıktı. "B-ben ölmek ist-istiyorum!" Diye bağırdı aniden. Ellerini yanaklarına geçirdi. Hemşire ise telaşa kapılmış ona şaşkınca bakıyordu. Son anda aklı başına geldi ve odadan çıktı.

Seni sevmek istiyorum, ömrümün sonuna kadar.

Seni üzmek istiyorum, benim gibi acılar içinde kıvranmanı.

Doktor elinde birkaç iğneyle odaya giriş yapınca Dominic ayaklandı. Kapının ardından bir iki kişi daha gelince dikleşti, onlara bakmaya başladı. "İstemiyor-yorum artık!" Diye bağırdı ardından. Giren kişiler onu kolundan yakalayıp yatağa çekmeye başlamıştı bile. "Beni n-ne-den anla-mıyorsun, d-do-doktor?" Sesi kısık çıkmıştı bu sefer. Doktor onu dinlemiyor, iğneye ilacı ekleyip onu bir an önce sakinleştirmeyi amaçlıyordu.

Dominic kollarını tutan kişilerin boşladığını fark ederek ellerini bir hızla çekti ve yataktan kalkarak odadan çıktı. Arkasına bakmadan merdivenlere koşuyor çarptığı kişilere özür dilemeyi unutmuyordu.

Beni ne hale soktun, sevgilim?

Benim ne eksiğim vardı?

Kapının kolunu kendine doğru çekerek soğuk havanın vücuduna işlemesine izin verdi. Çatıya çıkmanın bir yolunu bulmuştu. Hastanenin manzarası harikaydı. Bütün o şehir kargaşasını görebiliyordu. Histerik bir şekilde kahkaha attı. Titriyordu tekrardan. Dizleri onu tutamadı ve yere çöktü Dominic. Ellerini saçlarının arasından geçirdi, onları çekmeye başladı.

Bana yalan söyledin.

Beni hiç sevmedin.

Kendimi hiç sevmedim.

Soğuğun verdiği ürpertiyle ayağa kalmaya çalıştı birkaç dakika. Kalktığında ise biraz daha ilerledi ve aşağıya göz gezdirdi. Boyası akmış ve parçalanmış sarı duvarlara yaslanan insanların parçalanmış yüzlerine acıdı. Nasıl bir dünyada yaşıyordu? İstediği dünya kesinlikle bu değildi. Kapının açılma sesiyle irkildi.

Beni yaşatmaya çalışıyorlar, sevgilim.

Beni kurtarmayacak mısın?

"Dominic, bu tarafa gel." Doktorun sert sesi onu zerre korkutmamıştı. Dominic sadece güldü. "O ilaç-açlar ben-ni kurta-rmay-acak." Dedi normal sesiyle. Dominic hiç olmadığı kadar güçlü hissetmişti bir anda. Vücudunu doktorun olduğu tarafa verdi, sırtını koca şehire. Geri bir adım attı. Uzatmanın anlamı yoktu, diye geçirdi aklından.

Beni kurtaramadın, hayatım.

Sana kızgınım.

Ama en çok da kendime kızgınım.

Dominic kendini hızla aşağı bıraktı. Ve uçuşan saçlarını izledi. Yıldızlar ne kadar parlaktı bu akşam. Yüzünde bir tebessüm, kendini mutlu hissediyordu.

Merhaba okuyanım pek yok ama okuyanlara da teşekkür ederim. Bonus bir şeyler yazarım demiştim, yazdım. İlgilenen yok fakat içimdeki kini bir türlü atamıyorum.

Digital Daggers- Paper Bag Princess

none of your business bitch face Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin