Bilmenizi isterim, asla sevgilim olmadı. Rıza'yla konuşuyordum bir tek, onda da asla adımız "sevgili" olmadı. Teklif eden kimseyi kabul etmedim zaten. Konuşmadım bile. Ve de asla bir erkekle buluşmadım. Rıza'yla bulunduğumuz ortam aynıydı sadece.
Dışarı çıktığımda arkadaşlarımla buluşuyordum. Ama annem olabilecek en berbat şeyleri düşünüyordu şuan, aklıma bile gelmeyecek şeyler.
"Ne, ne, nasıl girdin hesabıma?" dedim.
"Açık kalmış işte" dedi.
Konuşmayı tam hatırlamıyorum çünkü panik atağım var ve o an tamamen kendimden geçmiştim.
Tek bildiğim inandırmaya çalışıyordum gerçekten sevgilim olmadığına, buluşma gibi olayların olmadığına.
Konuşmuyordu, cevapları "sana güvenmiştim" tarzı şeylerdi. Ne kadar şey bildiğini de bilmiyordum. Mahfolmuştum. Bir daha da, dışarı çıkmam kesinlikle yasaklanmıştı.
"Zeyneeeep!" diye çağırdı babam.
Hemen anneme dönüp
"Ona ne kadarını söyledin?!" dedim.
Bir şeyler söylemiş olmalıydı çünkü babamın yüzündeki ifadeyi görmüştüm içeri girerken.
Ki babam Facebook hesabımın olmasını bile istemeyen biri. Böyle de muhafazakar ailede yaşıyorum işte.
Babamın yanına gittim.
"Telefonunu ver." dedi.
Yutkundum. İçine bakacak olursa gerçekten tüm hayatım bitmişti.
Telefonumu aldı ama neyseki telefonu alır almaz kapattı.
Oturdum. Odama geçemezdim böyle bir durumda. Arkamdan senaryolar üretirlerdi.
Yüzlerine baktım. Annem de babam da iğrenme ifadesiyle bakıp susuyordu. Bağırın, demek istiyordum. Yüzüme çarpın her şeyi! Emin olun ki bu susmalarından iyi olurdu.
Babam odadan çıktı. Annem ayağa kalkıp dalgın dalgın dolapları düzeltmeye başladı.
O an halen koltuğun üstünde olan telefonun sd kartını ışık hızıyla çıkarttım ve sessizce parçaladım.
İçinde Rıza'nın tüm fotoğrafları vardı.
Daha telefonumun içinde olan Whatsapp mesajlarını nasıl sileceğimi düşünürken annem odadan çıktı.
Nasıl bir cesaretse açtım telefonu, tüm kızabilecekleri fotoğrafları, mesajları ve yazıları sildim.
Rıza'nın mesajları da gitmişti.
Hemen geri kapatıp yerine koydum. Elim ayağım titriyordu.
Neyseki Mete'yle ilgili çok şey söylememiştim. Daha çok arkadaşım "Yakışıklı mı?" "Çıksanız çok güzel olur ya" gibi şeyler yazmıştı.
Bekledim.
Bir şey olmasını bekledim.
Ve babam geldi. Telefonumu eline aldı. Nefesimi tuttum.
"Al ama çok kullanma" dedi.
Annem ne kadarını söylemiş olabilirdi ki? Ve en büyük sorun, her şeyi, her şeyi silmiştim.
Gece boyunca dua ettim ne edeceğimi bile bilmeden.
Ertesi sabah yatağımdan bile kalkmamayı planlıyorken annemin işi yüzünden peşinden gitmek zorunda kaldım.
Beni tek dışarı bırakmamakla birlikte kendi peşinde dolandırmaya karar vermişti herhalde.
Gittiğimiz yerin hemen bitişiğinde giyim mağazası vardı. Annem işlerini hallederken bir gireyim dedim.
Boğuluyor gibiydim. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Sakin olup elbiselere bakmayı denedim.
Neyseki bu mağazada "Buyrun, nasıl bir şeye bakmıştınız?" diye ağzınızın içine kadar grip panik atak krizi geçirmeye bu kadar yakınken atağınızı son safhaya ulaştıran müşteri bilmemneleri yoktu.
O sırada gözüme siyah, kalem bir elbise ilişti. Kaptığım gibi deneme kabinine koştum. Alışverişi sevdiğimden değil, insanlardan uzak kalabilmek içindi koşma sebebim.
Biraz sakinleştikten sonra giydim. Ve ilk defa kendime bir şey yakıştıramıştım.
Ben de satın alıp çıktım -asla elbise alışverişi yapmamama rağmen.
Eve gidiş yolunda arka koltukta oturduğum için annem görmeden telefona gömüldüm. O an mesaj geldi. Mete "selam" yazmıştı.
Kalbim ağzımda atıyordu resmen.
"buyur" dedim mal gibi.
"Akşam 11.30 - 12 gibi oradayım, teyzeme söyle. Telefonu kapalıydı diye ulaşamadım."
Oha dedim. Oha. Bize mi geliyordu? Tam aptal skandalımın üstüne. Vee, benden anneme söylememi istiyordu. Allah kahretsin. Bizde ne işi vardı? Ne kadar kalacaktı? Kahretsin! Çok sevinmem gereken durum şimdi ne hale gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZENİNE AŞIK OLMAK.
RomanceHenüz imkansız bir aşktan kurtulmuşken daha imkansızına kapılmak... Milyonlarca engel gibi diye karşıma çıkan şey: Aileler, çocuğun geçim durumu. Ha bir de kuzenim olması. Hiçbir engel benim umrumda değil. Onunda değil demek isterdim tabi de, en b...