Tik.Tak.Tik.Tak.Ayağımla saatle birlikte ritim tutarken bir yandan da dakikaları sayıyorum.Sadece 3 dakika kalmıştı Kimya dersinden kurtulmamıza.Hayretler içinde tahtada ki soruyu çözen öğrenciye bakıyorum.Bir insan o kadar formül ezberleyebilir mi?Ben hala elementlerinin yirmi tanesini bilmiyorum.Hidrojen,Helyum,Lityum,Berilyum,Karbon,Azot,Oksijen...Aslında bu da bir başarı değil mi sonuçta benden de kötüleri vardı dimi?Hadi ama Çığıl kimi kandırıyorsun 11.sınıfsın ve hala bir bok bildiğin yok neyine güveniyorsun.İç sesim beni azarlarken başımı sıraya biraz daha gömdüm.Sayısal derslerden nefret ediyordum.Zaten bir bok anladığım , bir hedef yada meslek edinmek için okuduğum söylenemezdi.Sadece annemin zoruyla desem yeridir.Tek çocuk olduğum için ilerde holding kesin bana kalır bu yüzden hiç kasmıyordum.Yani anlayacağınız baba parası yemekten başka bir bok yapmıyordum.Zilin o kurtarıcı çığlığıyla kafamı sıradan kaldırdım.Her zamanki gibi koridordaki nefret,kıskançlık ve korku dolu bakışlar yine beni bulmuştu.Neyi ima ediyorsun derseniz.Şöyle ki: Parlak bir geçmişim olmadı bu okulda,parlak bir geleceğimin olacağını da düşünmüyorum zaten.Her zamanki okula aykırı kıyafetimle koridorda yürümeye başladım. İnsanlar neden erkek pantolonu giydiğimi merak ederler.Kızlar etek giymek zorundaydı.Kısa bir kumaş parçasıyla nasıl rahat olmamı beklerler ki?İdare ise babamın okula yaptığı katkılar yüzünden buna bir şey demiyorlar.Bu da birazcık özel hissetmeme sebep oluyor açıkçası. Etrafta bana sinsi sinsi bakan gözlere aldırmadan her zamanki yerime gittim. Her zengin piçin böyle mekanları vardır değil mi?Cebimden sigara paketini çıkardım. Aslında hiç içmek istemiyorum. Tekrar cebime koydum. Kantinde çok sıra vardı. Ama kahve almazsam okulun geri kalan kısmını uyuyarak geçirecektim ki bu da en sevdiğim derslere yazık etmek olurdu. Boş dersler her zaman sevilir. İngilizceci hamileydi ve izine ayrılmıştı. O gelene kadar kimi ayarlayacaklar umurumda bile değil yeter ki boş olsun. Kahve almak için sıranın ön kısmına geçtim. Bir şey söylemek için açılan ağızlar - ki büyük ihtimalle küfür için- ben bakış atınca geri kapandı. Kahvemi aldım tam dönüp gidecekken arkadan bir isyan sesi duyuldu. 'bu kız kendini ne zannediyor ki? Neden kimse sesini çıkaramıyor buna?!' arkamı dönmeden yürümeye devam ettim.Arkamdaki ses kesilmemişti ama umursamadı. Her zamanki mekanıma geldim. Okulun arkasındaki bank. Benden başka kimse buraya gelmez. Zaten o yüzden buradayım ya. Okulun arka tarafı eski bir sokağa bakıyor. Her gün burada kavgalar olur ve bende oturup izlerim. Erkek kavgaları eğlencelidir ama favorim kız kavgaları. Erkekler yüzünden kavgaya gelen kızlar çok var. Bir keresinde kızın birini levyeyle dövdüklerine şahidim. Feci dayak yemişti ama zavallım ''ben ondan vazgeçmem. Öldürseniz de onu seveceğim' diye bağırıyordu. Sonra siren sesleri duyuldu. Hayatta mı bilmem. Ne kadar saçma! Aşk yüzünden dayak yemek. Tamam kabul dayak yemişliğim var ama aşk için değil. Sanırım insanlarda değişik duygular uyandırıyorum. Havalı şıllık dedikleri falan oluyor yani. Aslında bunlar az bile. Ben bunları düşünürken zilin çaldığını duymadım. Saate bakınca 5 dakika geç kaldığımı anladım. Ayakkabımın bağcıklarını bağladım, tam ayağa kalkarken sesler duydum. Kalabalık sesi geliyordu. Normalde umurumda olmaz ama bu sefer adımı duyunca duraksadım. Kimse buraya gelmez ki. Bunlar neden geliyordu ve neden benim adım söyleniyordu. Kalkıp az ilerdeki iki kirişin arasına girdim. "Hey hani buradaydı?" dedi bir kız sesi. "Burada olmalı. İçeri girdiğini görmedik." "Nerden biliyorsun ki." "Kapıda bekliyorduk onu" Hadi canım, gerçekten beni mi bekliyorlardı? Şakasın. "Hey konu ben miyim? Ah ne güzel." Diyerek saklandığım yerden çıktım. "Burada mıydın?" dedi sarışın kız. Sanki bir yerden tanıyorum ama... "Malum sigarayı gizlice içmek zorundayız değil mi." Diye yanıtladım. 2 kişiydiler. Sarışın ve kumral. "Eee sorun ne?" dedim. Bakıştılar. "Bugün işin var mı? Okuldan sonra mesela boş musun?" dedi sarışın. "Zaten dersim boş. Söyleyin ne söyleyeceksiniz?" "Şey.. Seni beğenen bir çocuk var. Senden çok utandığı için açılamıyor da onun yerine biz geldik." " Ciddi misiniz! Ne yani böyle işler devam ediyor mu? Madem cesareti yok, o zaman yol alsın." "Ah ne saçmalıyorsun. Okuldaki bütün yakışıklıları ayarttığını biliyoruz.dedi "Biriyle çıkmak onu ayartmak oluyormuş demek.Üzgünüm kızlar ama sizi o konuda geçemem.Hem arkadaşınızın cesareti bana açılmayacak kadar azsa telepatiyle mi benimle çıkmayı düşünüyor." Diyerek yürümeye başladım. Bu da ne! Şakasınız herhalde. Bu zamana kadar Tess Gerritsen kitaplarıyla büyümüş biri olarak cinayetten suçlansam gam yemem. Çünkü katil kapasitesi var bende, kabul. Ama orospuluk. Ah yapmayın ama.İşsizliğinde bu kadarını görmedim. Sınıfa hızlı ve sinirli bir giriş yaptım. Sınıftakilerden biri ayaktaydı. "Hey geç kaldın. Başkan olarak görevimi yapıp yok yazmak zorundayım."dedi. Sesimi çıkartmadım. Çantamı alıp sınıftan çıktım. Okuldan kaçıp küçük ama sevimli bir kafeye girdim. Sevimli bir kafede cinayet romanları okumak tam benim tarzım. "Dur tahmin edeyim yine Cerrah mı okuyorsun Çığıl."Dedi garson yanıma gelince. "Merhaba Şafak.Evet yine Cerrah." Bu çocuğu severim. Dobra bir insandır. Tabi müşterilerine karşı değil. Birde küçükken birlikte büyüdüğümüzü varsayarsak hayatımdaki tek yakın erkek Şafaktır. "Sıkılmadın mı Çığıl?Artık her repliği ezberlemişsindir.Senin Çırağa bile ihtiyacın yok sadece,bir Jane Rizzoli bulman gerek tatlım." "İncelenmeyen bir hayat yaşamaya değmez Warren Hoyt." (Cerrah kitabı baş katil Warren Hoyt.) "Ahh benim küçük Cerrah'ım,biliyorsun senin Rizzoli'n ben olurum. "Şimdiye kadar sen benim Rizzoli'imdin.Fakat yeni bir kurban bulmam gerektiğine hemfikiriz. " "Pabucum dama atıldı desene sen buna,neyse önemli olan şu kavga konusu.Ne oldu bir ilerleme var mı?" "Şuana kadar bir sorun yok gibi olsa Batuhan'dan ses gelirdi." "Demek ki Arcan Savur ilk defa bir kıza karşı yenilgiyi kabul etti.Fakat,olanlardan sonra sesiz kalması iyi bir şey değil Çığıl bunu sende biliyorsun.Hem Batuhan'a yardım etmeyi de bırakman lazım sonunda kuyruğunu bir yerde sıkıştıracaklar." "Biliyorum Şafak onun rahat duracağını sanmıyorum.. Ama kimseye söyleyemeyiz. Suç benimdi. Eğer bir şey olurda polisler seni bulursa her suçu bana yık. Zaten gerçek de bu şekilde değil mi sen sadece yanımda durdun. Çocuğun işini ben hallettim.Ben değil param ve birkaç arkadaş desek yeridir." Şafak o iri mavi gözlerini şaşırmışçasına daha da büyüttü. "Tüm işi sana bırakmam söz konusu bile olamaz.Alt tarafı Arcan Savur'un birkaç adamını ölesiye dövdük diye bizi öldürmez.Aslında ondan her şey beklenir ama neyse.Hem ben varken sana ne oluyor?Bu işe beraber girdik seni korumak benim görevim."Dedi ve arkasına yaslandı.Tamam Şafak benim en değerlilerimden ama bana bebek bakıcılığı yapmasından sıkıldım. "Artık çocuk değiliz Şafak. Beni kardeşin gibi gördüğünü biliyorum. Ama artık küçüklük oyunlarımızdaki gibi beni korumana ihtiyacım yok. Saklambaç oynarken beni gördüğün halde ebelemezdin, birine vursam suçumu üstlenirdin biliyorum ama artık oyun oynamıyoruz Şafak. Bu bir cinayet bile olabilir. Sadece her zamanki aptallığımı yaptım.Şu merakıma yenik düşüp bu işlere bulaştım."Dedim.O kadar hızlı konuşmuştum ki ciğerlerim patlayacakmış gibi hissediyordum. "Çığıl bak-." "Hayır! Bu konuşma burada bitti. Kitap okumaya geldim ben. Senle konuşmaya değil. Hadi işine." "Ama Çığ-." "Hayır dedim. Heyy bakar mısınız?! Garsonunuz siparişimi almıyor! Şikayet edebilir miyim!" Diye bağırınca hemen yerinden kalktı. Her zamanki gibi sert bir Türk Kahvesi ile kitabımı okumaya başladım. Bilmem kaçıncı kez okuduğum kitabın son 20 sayfası kalmıştı zaten. Kahveyle birlik de kitabı da bitirdim. Böyle olmaz. Durumu düzeltmek için bir yol bulmalıyım ve Şafak bu işe karışmamalı. Sonuçta benim hatam.Merakımdan dolayı Batuhan'a yardıma başlamıştım.İlk başta küçük işlerdi,içinde olduğumuz çeteye karşı olanlarla başlamıştı fakat gitgide daha önemli kişilerle devam etti.Korkutmak,elindeki arsaları veya kulüpleri kapatmak,dövmek ve en kötüsü öldürmek.Aslında ben sadece işin korkutmak veya dövme bölümündeydim.Ben ve birkaç arkadaş bize verilen kişileri korkutur döveriz.Fakat bu seferki iş biraz zordu.Arcan Savur'un adamlarından birkaç tanesini dövmekti fakat biraz ileri gittiğimiz doğruydu.Bu yüzden polise gitmiş olabilme ihtimaline karışı dikkatli olmamız gerekiyordu.Olayın olduğu ara sokağa girdim. İleri bakınca bir şapka dikkatimi çekti.Hassiktir bu Ömer'in şapkasıydı.Onu oradan almam gerekiyordu.Ama nasıl? İlerideki mağazaya girip etrafa bakındım. Kimseye çaktırmadan şapkayı almalıydım.Ama buradan poşet alıp çıkmalıyım. Şapkayı koynuma koyamam. Sonunda yüz kremi ve canlandırıcı tonik aldıktan sonra çıkabildim. Etraf da ki kameralara göz gezdirdim. Sokağın ucunda bir kamera vardı. Tahminlerime göre şapkayı çekmezdi ama oraya doğru girdiğimi gösterirdi. Yavaşça yürümeye başladım. Telefonumu çıkardım.telefona bakarken yana doğru yaklaştım. Poşetimi elimden düşürmüş gibi yaptım. Şans eseri içindekiler de yere saçıldı. Kremle birlik de şapkayı da poşetime koydum. Güneş gözlüğümü indirdim. Etrafa bakındım. Karşı kaldırımda kapüşonlu uzun boylu bir genç vardı. Acaba Arcan'nin adamlarından mıydı?İlerlemeye devam ettim. Ne olursa olsun buradan bir daha geçmeliydim. Elimdekilerle hızla o sokaktan ayrıldım.Ve taksiye binip bizim kulübün yolunu tuttum.Taksiciye parayı uzatıp.İçeriye girdim.Merdivenlerden ikişer ikişer çıkıp Ömer'in odasına daldım.Aniden şaşırıp bana döndü. "Çığıl hayırdır?Niye buradasın okulda olman gerekmiyor muydu?"Dedi.Gerçekten sinirden deliye dönmüştüm.Arkamdan şapkayı ona uzattım. "Ahh şapkamın sende ne işi var ki?Bende onu arıyordum." "Bende bir işi yoktu Ömer,asıl senin şapkan yüzünden beklide yakalanmış olabilirdik!"Gözlerimden ateş çıkmadığı kalmıştı.Bir işi de doğru düzgün yapsalar. "Ama sen bulmuşsun Çığıl sorun ortadan kalkmış boş yere bağırmana gerek yok."Dedi. "Boş yere bağırmak mı?Allah aşkına o aklın uçkurun yerine şu işleri yapmakta olsa az!Senin yüzünden yakalanabilirdik diyorum." Kapı bir anda açıldı içeri Batuhan ve Derya girdi.Onlarda bu işlerde bizdeydi.Fakat en azından Ömer kadar umursamaz değildiler. "Sorun ne çocuklar neden yine birbirinize girdiniz?"Dedi Derya ve gözleri bizden bir cevap bekliyordu. "Sorun ne mi Derya?Sorun Ömer'in umursamaz tavrı bakın bakalım dün ki olayın olduğu yerde ne buldum?Ömer'in şapkası onun yüzünden beklide yakalanabilirdik ama bazıları bunu dalgaya verip geçiyor."Elimdeki şapkayı masaya attım. "Çok abartmıyor musun Çığıl bulmuşsun sonuçta."Yine kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu Ömer. "Oğlum senin de arkanı toplamaktan bıktık düzgünce bir işi halledelim be."İmdadıma Batuhan gelmişti.Bir kere olan bir olay olsa neyse ama her işte bir bokluk çıkarıyor.Arkasını toplamaktan sıkıldım. "Alt tarafı bir şapka Batu sırf şu küçüğün demesiyle mi yakalanacaktık." "Boşver senden bir bok olmayacağını herkes biliyor,her seferinde arkanı toplamaktan bezdim bu çetemi her ne boksa çıkıyorum artık size kolay gelsin."Kapıyı hızla çarpıp odadan çıktım.Her sefer onla uğraşmaktansa bu işleri bırakmak daha iyi hem zaten her gece dışarı çıkıp bunların pisliklerini temizlemek istemiyorum.Kulaklıklarımı takıp Sia-Chandelier'ı son ses açıp yürümeye başladım.Belkide artık kafamı toplamam gerek bu işlerden uzaklaşmak bana da iyi gelir.Eve geldiğimde bizimkiler yoktu.Odama geçip üstümü değiştim.Hemen kendimi uykuya teslim ettim. ... "Hadi uyan Çığıl biliyorsun çok sevdiğin okulun bir buçuk saat sonra başlayacak ve senin hazırlanman lazım." Annemin o hep pozitif haliyle güne 'Merhaba' dedim.Ne demezsin anne.Hiç bir öğrenci okulu sevmez.Kahvaltıda ağzıma bir şeyler tıkıp hemen evden kaçtım.Okula geldiğimde hemencecik benim yerime geçtim sigara içmem gerekiyordu.Banka oturup bir tane yaktım dumanın ciğerlerime nüfus edişini hissettiğimde huzuru bulmuş gibi oldum. "Demek Arcan Savur'un adamlarını haklayan sizmişsiniz."Dedi.Bir ses yana döndüğümde okulda hiç tanımadığım biri yanımdaydı...
Selam arkadaşlar bu benim ilk hikayem :) Kuzenimle birlikte yazıyoruz.İlk bölümler biraz sade olmuş olabilir fakat ileri ki bölümlerde heyecan komedi vb. konulara yer vericeğiz.Yazım hatalarını mazur görün :D :D .Okuduğunuz için teşekürler ^^ :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prenses
ActionBoyundan büyük işlere kalkışan fakat özgüven patlaması yaşayan bir genç kız. Geçmişi karanlığın derinliklerinde olup,bundan vazgeçen bir genç adam. Ve ikisini birbirine bağlayan birinin geçmişi ve diğerinin geleceğiydi.