Büyüleyen gözler...
Mum ışıkları aydınlatıyordu karanlık geceyi. Dairesel bir şekilde oturmuş on üç kişi, hepsinin önünde bir kırmızı mum. Kutsal günde gelecek olan karanlık prenslerini bekliyordu hepsi...
Saat gece yarısını gösterdiğinde diz çöküp saygıyla başlarını öne eğdiler. Mumlar sırayla söndü ve oda tamamen karanlığa gömüldü birkaç saniyeliğine, ardından dairenin içinde muhteşem bir varlık belirdi. Ateş gibi gözleri vardı, adeta yanıyordu baktığı herkes ve o büyüleyici gözlerinin önüne gelen siyah bukleli saçları, ona bakan her varlık kendini kolaylıkla kaybedebilirdi. Kelimelerle tarif edilemeyecek kadar kusursuz ve etkileyici hatları olan bir yüzü vardı. Ne bir yara izi nede en ufak bir çizik yoktu vücudunda. Üstünde siyah dar bir kot ve siyah bir tişört vardı sadece. Havanın soğuk olmasına rağmen üşümüyor gibiydi.
Yüzüne bakan asla onun insan olduğunu düşünemezdi, belki bir melek olduğunu düşünmek gibi farkında olmadan aşağılardı eşsiz olan bu varlığı.
Önünde diz çökmüş olarak duran seçkinlerine baktı hoşlanmamıştı önünde diz çökmelerinden.
'Lütfen, rahat edin ben seçkinlerimin önümde diz çökerek beni yüceltmelerini değil beni bir dost olarak görmelerini istiyorum. Bana gösterebileceğiniz en büyük saygı bana olan gerçek duygularınızı göstermenizdir, ben sizden böyle bir saygı duymanızı istemiyorum, benimle olan ilişkilerinizde bana davranmak istediğiniz gibi davranmanızı istiyorum. Benim seçkinlerim özel olanlardır aciz kullar olarak görülmekten zevk alanlar değil sizin gibi üstünlüğünün farkında olanlardır.'
İç çeker 'Şimdi seçkinlerim ayağa kalkın ve güçlü olduğunuzu gösterin bana.' Başta kahin kalktıktan sonra tüm seçkinler ayağı kalkar, yaşayacakları şoktan habersiz.
'Anlaştığımıza göre artık yaşayacağım yere gidebiliriz değil mi?' Sanki habersiz gibiydi ayin de edilmesi gereken yeminlerden ve verilmesi gereken sözlerden.
Alev şok içinde konuşmaya başlar 'Tabii ki siz istiyorsanız gideriz fakat biz yeminlerimizi edecektik size.'
Kahkaha atarak gülmeye başlar 'Benim yeminlere ihtiyacım yok, benim etmeyi düşündüğünüz yeminleri uygulamanıza ihtiyacım var. Tabii birde eğlenmeye bir amaç için gelmiş olsamda eğleneceğim kaldığım süre içerisinde. Şimdi nerde kalacaksam oraya gidip yarın yapacağınız partiye hazırlanacağım. Sonuçta gelişimi kutlayacaksınızdır. Yoksa beni üzecek misiniz yani? Beni üzmezsiniz değil mi?'
Hepsi yaşadıkları şoktan bakakaldı... Alev kendine geldiğinde herkesin evlerine gitmesini söyleyip Ateş'i de kendi evine götürdü. Dünyaya uyum sağlayana kadar Alev'in yanında kalması gerekiyordu. Ve bir de yarın yapmak zorunda olduğu parti var. Onun gibi asil bir varlığı üzmek yapmak isteyeceği en son şeydi...
Gerçek hayallerden bile daha çılgın olabilir. Önemli olan o çılgınlıkta mutlu olmayı bilmektir. Çünkü her gerçek bitmeye mahkumdur. Geçen zamanı geri alamayız ama yeni zamanlarda mutlu anlar yaratabiliriz. Mutlu olmak bizim elimizdedir biz istemedikçe kim olursa olsun bizi mutlu edemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN'IN OĞLU
FantasyŞeytan oğlunu dünyaya yollar öğretisini yayması için ve şeytanın oğlu olan Ateş kahinine aşık olur . Hem görevi hemde aşkı bazı dertleri meydana getirir . Aynı zamanda hem çılgın hemde romantik . Tabii birazda psikopat .