Ela KARAMAN'dan
Derin bir nefes alıp dans hareketlerini tekrar yapmaya çalıştım. Ama bir türlü olmuyordu. En az iki saattir spor salonunda, lanet dansı yapmaya çalışıyordum ama sonuç sıfırdı.
Kendimi yorgun bir şekilde yere bırakırken soluklandım. Deniz ablanın bugün bir işi çıktığı için prova ertelenmişti. Ben de dünkü azardan bir ders çıkarmış ve tek başıma salonda çalışıyordum. Normalde sakin kalmazdım ama karşımdaki hem büyüktü hem de artık değişmeye başlamıştım.
Bizim tayfa kalmak istesede, ben yapamayınca sinirleniyordum ve onlara patlamak istemiyordum o yüzden onları göndermiştim.
Neyse deyip ayağa kalktım bence bugünlük yeterdi. Eşyalarımı toparlayayıp lavaboya gittim. Kendime çeki düzen verip okuldan çıktım. Bugün okula Efe ile geldiğim için yürümeye zorundaydım.
Çantamdan kulaklığımı çıkartırken ileride duyduğum kız sesleriyle kaşlarımı çatarak adımlarımı durdurdum.
"Kızım seni elimden kimse alamaz, yemin ederim-"
"Simge bıktım artık, elimdeki her şeyi aldın ama onu sana bırakmam." yüzümü buruşturdum yine mi bu kızdı? Oflayarak o tarafa doğru ilerledim. Köşede kalan duvar dibinde oturmuş Sima, karşısındaki kıza bıkmış bir şekilde bakıyordu. Sesimi çıkarmadan köşeden onları izledim.
"Sen kendini ne zannediyorsun ya! O çocuk sana bakar mı sence! Şu tipine bak ya. Erkek gibisin, önüne geleni tersliyorsun, kavga ediyorsun. Ve şimdi karşıma geçip Kaan'ı elimden alacağını mı söylüyorsun! Gerçekten komiksin Sima!" Sima'nın karşındaki kız ağzına geleni söylerken, Sima sinirle ayağa kalktı ve kızı ittirdi.
"En azından senin gibi kaltak değilim!"
Onlar arasındaki çekişmeyi, ellerim göğsümde bağlı duvara yaslı bir şekilde izliyordum ve beni görüp görmemelerini umursamıyorum.
Düşünmeden edemiyordum ama ben de Sima gibiydim fakat Ediz bana bakıyordu. Derin bir nefes alıp neyse dedim ve onları izlemeye devam ettim.
"Sen kime kaltak diyorsun be!" o cırtlak sesiyle birlikte bir tokat sesi duydum. Kaşlarım havalanırken Sima'dan gelecek atağı bekliyordum. Sonuçta tokat yemişti ben olsam kızı öldürürdüm. Beklediğim gibi olmadı ve kız Sima'yı omuzlarından ittirip son sözlerini söyledi ve omzuma çarparak yanımdan geçip gitti.
"Kaan'dan uzak dur o senin gibi birine asla bakmaz!"
Ben hâlâ Sima'ya bakarken yavaşça kafasını kaldırdı. Ama bu sefer sinirli değilde yorgun bakıyordu bana. Yavaşça yanına gidip oturdum.
"Kaan kim?" dedim neden onunla konuştuğumu bilmeyerek.
"Barış Kaan... Sevdiğim çocuk." bana cevap vermesine şaşırdım ama belli etmeden konuşmaya devam ettim.
"O kız kim peki?"
"Aile dostumuzun kızı ve bizim okulda, ailemde dahil her şeyimi elimden aldı ve şimdi sevdiğim çocuğu almaya çalışıyor..." yorgun sesiyle ona döndüm.
Şöyle bakınca yapı bakımından benziyorduk ama dış görünüş olarak asla. O benim aksime açık kahve gözlere sahipti ya da bir başka örnek saçları omuzlarının biraz aşağısında ve dalgalıydı. Kirpikleri ise uzun ve kıvırcıktı, saçlarının rengi açıktı ve burnu tam yüzüne göre hafif bir diklikteydi. Aslında güzel kızdı ama o da benim gibi bakım yapmıyordu sanırım tek ortak noktamız buydu?
"Sima neden yorgun duruyorsun?" dediğimde bana döndü ve o an gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm.
"Neden mi yorgun duruyorum?!" derken sinirle bakıyordu ama sanki siniri bana değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZİM SAĞ OLSUN 2
AlteleİKİZİM SAĞ OLSUN' nun devamı... Küçük bir aksilikten dolayı hesabım silindi. Yani bu kitabı okumadan önce 'DGEGH123' profilinden kitabı okuyun sonra burdan devam edin...