développement

338 70 28
                                    

"Sehun! Dur" Derin bir iç çekişten sonra gözlerini on katlı binanın tepesinden aşağı çevirdi tekrardan. Korkuyordu. Ölümden korkuyordu ama Jongin'in nişanını görmek, onun evleneceği düşüncesi Sehun'a ölümden daha korkunç gelmişti.

Jongin'in mutlu olmasını herkesten çok istiyordu belki de ama onun evleneceği gerçeğini değiştirmiyordu. Evlendiğinde çok mutlu olacaktı bundan emindi ama bunu kaldırabileceğinden emin değildi.

Yavaş adımlarla daha çok yaklaştı Sehun'a. "Sehun yapma. Sen daha küçüksün. Ölmek için küçüksün sen. Yaşayacak çok şeyin var yapma Sehun."

Ellerini yaklaşma dercesine Jongin'e doğru uzattı Sehun. Gözlerini ona çevirdi. "Ben küçük değilim hyung, on dokuz yaşındayım. Ben ne istediğimi şu saatten sonra daha iyi anladım."

Gözyaşları aralıksız akarken tekrardan ağzını araladı Jongin. "Sehun yapma. Lütfen yapma. Bak gel konuşalım abi-kardeş gibi. Yalvarırım yapma."

Histerik kahkahasını tutamamış ve kafasını yan çevirip Jongin''e baktı."Abi-kardeş mi? Hala neden burda olduğumu anlamadın mı Jongin?"
Yüzünü tekrar önüne, ışıklılarla parıldayan şehre döndürdü. "Seni seviyorum" Gökyüzüne doğru kaldırdığı yüzünden bir kaç damla düşmüştü.

"Tanrı şahidim olsun ki seni çok seviyorum." Bu sefer ise bağırarak şehri inletti.

Birazdan, çok değil bir kaç dakika sonra bu lanet şehir, on dokuz yaşında bir gencin ölümüne tanık olacaktı.

"Bende seni seviyorum ufaklık. Gel lütfen. Atlama. Ölmeni istemiyorum!" Sakin bir ses tonuyla başlayıp bağırarak cümlesini bitirmişti. Ölmesini gerçekten istemiyordu.

Tüm bedenini Jongin'e doğru çevirdi yeni saçlarını siyaha boyatmış olan çocuk. "Hyung aptal olma lütfen. Sana aşık olduğumu biliyorsun."

Jongin, Sehun'un onu sevdiğini bilmiyordu. Kalın dudakları şaşkınlıkla araladı. "Sehun beni seviyorsun diye mi ölümü göze aldın? Saçmalıyorsun. Gel hadi, yapma."

Çatallaşmış sesiyle Sehun, "Seni sevdiğim hergün ben öldüm hyung. Senin Jennie'yi sevdiğin her dakika öldüm ben. Beni farketmediğin her saniye ömrümden ömür gitti. O yüzden buradan atlasam çok bir şey ifade etmiyor benim için" gözünden akan yaşla bitirdi.

Saçlarını sağa sola savuran rüzgarı kaleye almadı ve gözlerini iki saat önce nişanlanan Jongin'in parmağında ki yüzüğüne dikti.

"Onu seviyor musun hyung?" Gözlerini yüzükten ayırıp kısa bir süreliğine sevdiğine baktı.

"Jennie'yi seviyor olmam neyi değiştirecek Sehun?"

Gözlerini bu sefer tamamen Jongin'e dikti Sehun. Gözünden bir yaşın daha firar etmesine karşı koyamadı. "Soruma cevap ver. Jennie'yi seviyor musun?"

Jongin yere dizlerinin üzerine düştü. "Evet seviyorum ama konumuz bu değil. Sehun lütfen gel artık yanıma. Gitme. Gitmeni istemiyorum Sehun."

Sehun'un suratında hafif bir gülümseme oluşmuştu. Gitmesini istemiyordu sevdiği adam. "Hyung, evimde masanın üzerinde seni bekleyen bir hediyem olacak. Onu almanı istiyorum."

Sehun hafifçe elini kaldırdı Jongin'e doğru. Gözünden tekrar bir yaş düştü.
"Seni seviyorum Şarap."

Jongin ayağa kalkıp koşsa da Sehun'a doğru, Sehun kendini geriye doğru bırakmıştı çoktan. Geç kalmıştı. Sehun'a yetişememişti.

Acı çığlıklar eşliğinde Jongin dizlerinin üzerine düştü. Onun ufaklığı gitmişti...

Ve o gece, o şehir, on dokuz yaşında ki genç Sehun'un ölümüne şahit olmuş, cesedine kollarını açmıştı.

senin gökyüzünde, benim yerim yoktu :; sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin