1

198 17 5
                                    

"Üzgünüm Bayan Park, fakat oğlunuz Jimin'e daha fazla katlanamayacağım. O, o gerçekten-"

"Yaramaz öyle değil mi?"

"E-evet, evet öyle. Demem o ki ben gerçekten dayanamıyorum. Öğretmenleri sürekli şikayet ediyorlar. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bakımı gerçekten çok zor. Verdiğiniz para da az hani."

Güzel Bayan, bakışlarını diktiği içki bardağından kaldırdı ve aşağılayıcı şekilde kadının gözlerinin içine baktı.

Kadın bir an nefes alamadığını sanmıştı. Yutkunmaya çalışsa da boğazındaki yumru izin vermiyordu. Bakışları çok korkutucu ve tanıdıktı.
Onun gibi bakıyordu.
Jimin gibi.

Parlak, kara gözlere onaylamazca çatan kaşlar ve hafifçe sağa sola sallanan baş eşlik etmişti.

"Tch tch..
Bayan Hiroomi, Jimin için yeterince para gönderdiğimi düşünüyorum ayrıca Bay Hiroomi'yi tatmin etmek için ve eviniz için de ek para yolluyorum eh Jimin'e bakmanızın ücretini saymıyorum bile. Sizce de size gereğinden çok para ödemiyor muyum?
Azaltmam mı gerek yada belki Jimin'i daha güvenli bir aileye  vermeliyim hım?
E malum eşiniz içki bağımlısı ve sizde onun arkasından iş çeviren dolandırıcı bir bayansınız. Eminim ek gelirlerden haberi vardır eşinizin değil mi?"

"Ba-bağışlayın hanımefendim. Jimin'e, Jimin'imize en iyi-"

"Ona böyle seslenme. Sana son uyarım bir daha bu veya herhangi saçma bir nedenden dolayı sakın yanıma geleyim deme. Eşin ve sana bu zamana kadar iyi davranıp korumam sizi sevdiğimden değil biliyorsun. Jimin'ime iyi bak."

Kadın zorlukla yutkundu ve başını salladı. Bu sözler gerçekten gururunu kırıyordu. Her ne kadar gurursuz gibi görünse de onun da bir kalbi vardı ve bu sözler ona dokunmuştu.

"Seni uzun zaman görmemeyi diliyorum. Biliyorsun ki her zaman gölgeniz olacağım. Şimdi çıkabilirsin."

"Peki hanımefendim."

Başını eğdi ve yere bakarak arkasını dönüp pahalı olduğu kapısının kulpuna kadar belli olan evden çıktı.

Bu kadın cadalozun tekiydi. Ünü için oğlunu iki yabancıya emanet etmişti.

Dışarıdan çocuğu sevmiyor gibi görünse de seviyordu ve bir yandan da acıyordu. Ne babası belliydi ne de annesi onu istiyordu.

Gerçi ona katlanmak zordu. Belki kim olsa ondan bıkardı fakat aynı zamanda çok anlayışlı ve sevimli bir çocuktu. İleride çok can yakacak gibiydi ve bunu iyi şekilde değerlendirebilirdi. Tabii uyuz annesi olmasaydı.

Düşünceleri araba durduğunda son bulmuştu.

Hanımefendinin onu bırakması için görevlendirdiği aracın sürücüsü, baya genç görünüyordu, arkasına döndü ve

"Geldik efendim. Mahallelilerin farketmemesi için 2 sokak geride durdum şimdi izninizle hanımefendim çok oyalanmamamı söyledi."

Kadın tebessümle bakarken gence söyledikleriyle yüzü bariz şekilde bozulmuştu. Gerçekten nasıl bir şeydi bu? Efendim diye seslendikten sonra bir başkası için arabadan inmesini söylemişti.

Evet araba emrinde olduğu bayanın olabilirdi ama neden efendim diyip havaya sokuyordu veya böyle kaba konuşuyordu.

Resmen kovuyordu yahu!

Bir şey söylemeden arabadan indi ve kapıyı sertçe çarptı, binerken çok dikkat etmişti halbuki pahalı güzel arabaya zarar gelmesin diye.

Kapıyı çarpmıştı çarpmasına ama yine olan ona olmuştu. Adam umursamadan gaza basıp gitmiş ve kadının üzerine bir toz bulutu göndermişti lastikleri.

Japanese  // myg.pjm //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin